On binlerce köy okulu ve öğretmen lojmanı, yıllar önce taşımalı eğitime geçilmesiyle birlikte kaderine terk edildi. Oysa bu okullar yalnızca birer eğitim kurumu değil; köy yaşamının kalbini oluşturan, toplumsal birlikteliği ve aydınlanmayı sağlayan merkezlerdi. Okulların kapatılmasıyla birlikte sadece çocuklar eğitim hakkından mahrum kalmadı; köylerden kentlere göç hızlandı, tarım üretimi azaldı, kırsal yaşam zayıfladı ve köylerdeki sosyal doku çözülmeye başladı.
Köylüler, yıllardır sessiz sedasız çürümeye bırakılan okullarının yeniden açılmasını bekliyor. Sabahları okul bahçesinden yükselen İstiklal Marşı'nı duymak, çocuklarını kendi köylerinde güvenle okutmak istiyorlar. Eğitimin yokluğuyla birlikte, köylerdeki üretim kültürü ve komşuluk ilişkileri de zayıfladı. Artık sadece okulları değil, aynı zamanda köylerin yaşam damarlarını da yeniden canlandırmak gerekiyor.
Kırsal bölgelerde eğitimi yeniden başlatmak, sadece çocuklar için değil; tüm toplum için yeni bir başlangıç olacaktır. Köy okullarının açılmasıyla birlikte ziraat ve gıda mühendislerinin bu bölgelere yönlendirilmesi, hem üretimde verimliliği artıracak hem de yerel kalkınmayı destekleyecektir. Bilimsel bilgiyle desteklenen tarım, ülkemizin gıda güvenliği açısından da stratejik bir önem taşımaktadır.
Ayrıca, köylerde genç kadınlar ve kız çocukları için meslek edindirme kursları düzenlenmesi, toplumsal cinsiyet eşitliği açısından önemli bir adımdır. Kadınların üretime ve istihdama katılması, kırsal kalkınmanın sürdürülebilirliğini sağlayacaktır.
İçinde bulunduğumuz ekonomik krizi aşmak için toplumun tüm kesimlerini kapsayan, yerelden başlayan bir seferberliğe ihtiyacımız var. Eski ve işlevini yitirmiş modelleri tekrar etmek yerine; çağın gerekliliklerine uygun, kapsayıcı ve sürdürülebilir politikalar üretmeliyiz.
Köy okullarının yeniden açılması, yalnızca bir eğitim meselesi değil; aynı zamanda ülkenin geleceğine yapılan uzun vadeli bir yatırımdır. Bugün atacağımız adımlar, yarının güçlü, üretken ve bilinçli toplumunu inşa edecektir.
(Osman Dost)