Tarih: 22.08.2025 13:24

Zayıflama iğneleri kalıcı bir çözüm mü?

Facebook Twitter Linked-in

 

Son dönemde popülaritesi artan zayıflama iğneleri, obezite ve fazla kiloyla mücadelede yeni bir umut kaynağı. Ancak bu tedavi yöntemini anlamak ve doğru şekilde kullanmak, sağlık açısından çok önemli. Zayıflama iğnelerinin, vücutta yemek yedikten sonra salgılanan ve kan şekerini düzenleyen GLP-1 hormonunun etkilerini taklit ettiğini açıklayan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi'nden Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Fulya Akın, "Bu ilaçlar, şekerli ve yağlı yiyecekleri yeme isteğini azaltarak vücut ağırlığı ve yağ kütlesini düşürür. Aynı zamanda; beyindeki iştah merkezini etkileyerek tokluk hissini artırır ve açlığı bastırır. Midenin boşalma hızını yavaşlatarak yiyeceklerin midede daha uzun süre kalmasını sağlar böylece tokluk süresi uzar ve daha az yiyecek tüketilir. Ayrıca kan şekerindeki ani dalgalanmaları önleyerek tatlı krizlerini de azaltabilir" dedi.

 

Zayıflama iğneleri bazı hastalar için uygun olmakla birlikte mutlaka bir doktor kontrolüne ihtiyaç duyar. Potansiyel yan etkiler arasında; mide bulantısı, kusma, ishal veya kabızlık, karın ağrısı, hazımsızlık, baş ağrısı ve yorgunluk olduğunu ifade eden Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi'nden Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Fulya Akın, "Bu ilaçlar, yan etkileri dışında kullanım hatasına bağlı olarak da ciddi problemlere yol açabilir. Yanlış doz, riskli gruplar tarafından kullanım ya da merdiven altı yerlerden temin edilen ilaçlar gibi faktörler nedeniyle hayatı tehdit edebilen hassas bir konudur. Üstelik zayıflama iğneleriyle verilen kiloların kalıcılığının, eş zamanlı yaşam tarzı değişikliklerine bağlı olduğunu unutmamak gerekir. İlaç bırakıldıktan sonra iştah kontrolü mekanizması ortadan kalkacağı için yeniden kilo alımı riski yüksektir" dedi.

 

İlaçlarla birlikte alışkanlıklar da değiştirilmeli

Prof. Dr. Akın, "Çalışmalar, ilacı bırakan kişilerin önemli bir kısmının verdiği kiloları geri aldığını gösterir. Bu nedenle, kullanım süresi boyunca sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz gibi yaşam tarzı değişikliklerinin benimsenmesi, kalıcı kilo kontrolü için kritik. Tek başına enjeksiyon, bir miktar kilo kaybı sağlayabilir ancak sürdürülebilir ve sağlıklı bir kilo yönetimi için yeterli değildir. Bu ilaçların, iştah eksikliğiyle beraber tokluk hissini artırarak yaşam tarzı değişikliklerini kolaylaştıracağına odaklanmak gerekir. Kalıcı başarı içinse sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıkları kazanmak, porsiyon kontrolü yapmak ve düzenli fiziksel aktiviteyi hayatın bir parçası haline getirmek şarttır. Aksi takdirde, verilen kiloların geri alınması kaçınılmaz" dedi.

 

Emzirme döneminde uzak durulmalı

Özellikle hamilelik veya emzirme döneminde uzak durulması gereken bir yöntem olduğunu dile getiren Prof. Dr. Akın, "Bu ilaçlar, tiroid kanseri, şiddetli böbrek veya karaciğer yetmezliği, pankreas iltihabı, ciddi kalp hastalıkları ve bazı sindirim sistemi rahatsızlıkları gibi durumlarda da oluşturacağı riskler nedeniyle tercih edilmez. Genellikle; vücut kitle indeksi 30 ve üzerinde olan obez bireyler ve vücut kitle indeksi 27 üzerinde olup obeziteyle ilişkili en az bir ek sağlık sorunu bulunanlarda faydalanılır" ifadelerini kullandı.

 

 

Kısa sürede verilen kilolar çoğunlukla geri alınıyor

Sosyal medyada karşılaşılan 'mucize' sonuçların gerçeği yansıtmadığını söyleyen Prof. Dr. Akın, "Bu tür paylaşımlar; kısa vadeli sonuçlar içeren ve kişisel farklılıkların göz ardı edildiği çarpıtılmış bir tablo sunar. Oysa kilo kaybı hızı kişiden kişiye değişir. Genetik, başlangıç kilosu, metabolizma hızı, eşlik eden hastalıklar ve yaşam tarzı değişikliklerine uyum gibi faktörler kilo verme hızını etkiler. Kısa sürede verilen aşırı kilolar genellikle sürdürülebilir değildir ve hızla geri alınabilir. Sağlıklı kilo kaybı, yavaş ve istikrarlı bir süreçtir. Doktor ve diyetisyen gözetiminde, kişinin genel sağlık durumu ve ihtiyaçları doğrultusunda planlanan kişiye özel bir yaklaşımla mümkündür. Unutulmamalıdır ki, obezite ve fazla kilo tedavisine başlarken gerçekçi beklentilere sahip olmak ve bilimsel verilere dayalı uzman görüşlerini dikkate almak esastır" dedi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —