Tarih: 22.05.2025 13:47

Bir Albümde İki Miras: Tehlike Altındaki Kuşlar ve Unutulmuş Çalgılar

Facebook Twitter Linked-in

 

Türkiye’de bir ilk, dünyada ise eşi benzeri olmayan bir albüm: 22 Mayıs Dünya Biyoçeşitlilik Günü’nde yayınlanan Miras isimli albüm, nesli tehlike altındaki kuşların seslerini kaybolmaya yüz tutmuş geleneksel çalgılarla bir araya getiriyor. Kuş Kolektifi’nin bu albümü, doğanın seslerini kültürel mirasla buluşturarak hem biyolojik çeşitliliğe hem de müzik tarihine sesli bir kayıt düşüyor.

22 Mayıs, 2025

Yaz Güvendi'nin yürüttüğü ve Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı desteğiyle hayata geçen ‘Miras’ albümünde, Türkiye’nin beş farklı habitatında yaşayan tehdit altındaki 31 kuş türünün sesi kullanıldı. Urkeklik, elmabaş patka ve dikkuyruk gibi türlerin çağrıları; çeng, ruzba, kam davulu gibi geleneksel çalgılarla buluşarak özgün besteler haline geldi.

Doğayla Sanat Arasında Bir Köprü

Beş parçadan oluşan albüm, Türkiye’nin ormanlarından dağlarına, bozkırlarından sulak alanlarına ve denizlerine uzanan beş farklı habitatı seslerle anlatıyor. Her parça bir kuşun çağrısıyla başlıyor; ve bu çağrı, geleneksel bir çalgının sesinde karşılık buluyor. Miras, yalnızca bir müzik albümü değil; doğa ile kültür arasında kurulan, işitsel bir köprü.

Bir albüm, beş parça, tek bir yolculuk: Ormanın kalbinden denize uzanan bir ses haritası

Akın Orbay, Can Saka, Kerem Feyzi, Murat Küçükarslan ve Turgut Mavuk’un bestelediği parçalar ardı ardına, bir doğa yolculuğunun adımlarını izliyor. Albüm, “Patika” parçasıyla ormanlarda başlıyor, “Urkekliğin Yankısı” ile 3.000 metredeki zirvelere çıkıyor, “Bozkırın Kanatları” ile düzlüklerde geziniyor, “Elmabaşın Rüyası” ile sulak alanlara varıyor ve “Yelkovanın Yolu” ile denizle buluşup gökyüzüne karışan bir yolculuk ile sona eriyor.

Albümün lansmanında konuşan Kuş Kolektifi’nin Kurucusu ve projenin yöneticisi Yaz Güvendi, Miras'ın sadece bir albüm değil aynı zamanda bir doğa yolculuğu olduğuna dikkat çekti: “Miras albümünü kurgularken sadece sesleri değil, habitatları da bir araya getirdik. Albümümüz, nesli tehlike altındaki kuşların seslerinden ve unutulmaya yüz tutmuş çalgılardan oluşan beş parçalık bir doğa yolculuğu. Albümdeki her parça bir ekosistemi temsil ediyor ve parçalar birbirine bağlanarak bizi ormandan dağlara, bozkırlardan sulak alanlara ve en sonunda deniz kıyılarına ulaştırıyor.”

Albüme iletişim desteği veren Doğa Derneği, Roots and Shoots Türkiye, WWF-Türkiye ve Yuvam Dünya’ya teşekkür eden Güvendi sözlerine “Miras, yalnızca işitsel bir deneyim değil; hem ekolojik hem de kültürel mirasımıza sahip çıkma çağrısı. Doğa koruma çabalarına sanat aracılığıyla yaratıcı ve kolektif bir katkı sunan bu albüm, Kuş Kolektifi diye yeni bir oluşumu hayata geçirdi. Kuş Kolektifi ile, doğayı ve biyolojik çeşitliliği sanat yoluyla görünür kılmayı; kuşların sesini daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyoruz. Bu sesler etrafında bir farkındalık ve dayanışma ağı örmek için kuş gözlemcileri ile sanatçıları bir araya getiriyoruz.” diye devam etti.

Bugün dünya üzerinde 11 binden fazla kuş türü var ve bunların yaklaşık yüzde 12’si küresel ölçekte tehdit altında

Proje kapsamında kuş araştırmacısı olarak görev alan Biyolog ve Kuş Gözlemcisi Kerem Ali Boyla da bu albümün yok oluş sürecinde çok önemli bir anlamı olduğunu dile getirdi: “Bugün dünya üzerinde 11 binden fazla kuş türü var ve bunların yaklaşık %12’si küresel ölçekte tehdit altında. Eskiden binlerce bireyden oluşan sürülerle gökyüzünü dolduran bazı türler, artık yalnızca birkaç birey olarak gözlenebiliyor. Türkiye’nin beş farklı biyomunda kaydedilen bu seslerin, yalnızca belgelenmesi değil, hafızamızda da yer etmesi gerekiyor. Doğal çevrenin akustik hafızasını korumak, yok oluş sürecine tanıklık ettiğimiz bu çağda hayati bir anlam taşıyor. Bu proje, hem biyolojik hem de kültürel çeşitliliği ses aracılığıyla kayıt altına alarak önemli bir boşluğu dolduruyor.”

Kolektif Bir Üretim Süreci: Albüm, kuş gözlemcileri, ses mühendisleri ve müzisyenlerin kolektif emeğiyle hayata geçti

Projede çalgı yapımcılarının ve müzik araştırmacılarının çabalarıyla günümüze kadar ulaşabilmiş, kimi zaman unutulma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış geleneksel çalgılardan bir seçki hazırladıklarını ifade eden Müzik Araştırmacısı Murat Küçükarslan süreci “Bu enstrümanları, onları en yalın ve geleneksel biçimde icra eden müzisyenlerle buluşturmaya özen gösterdik. Çeng, kopuz, rebab, kam davulu ve ruzba gibi köklü çalgılarla, kuş seslerini yan yana getirerek her biri ayrı bir kültürel hafızayı taşıyan besteler ortaya çıkardık” sözleriyle anlattı.

Kuşların ses kayıtları ile bu enstrümanları buluşturan besteciler, her parçaya farklı bir anlatı katmanı ekledi.

Albümde Yelkovanın Yolu adlı parçanın bestecisiAkın Orbay ise kendi sürecini şöyle anlattı: “Parçamda, yavrusunu beslemek için binlerce kilometre yol kat eden Yelkovan kuşunun göç yolculuğunu müzikle anlatmaya çalıştım. Bir Yelkovan’ın Ege açıklarındaki kayalık yuvasından havalanıp İstanbul üzerinden geçerek Romanya kıyılarına uzanan, orada beslenip aynı rotayı geri dönerek yavrusunu doyurduğu bir akışı sahne sahne besteye yansıtmaya çalıştım. Sadece deniz üstünde yaşayan bir kuşun geçtiği yerlerde ne hissedebileceğini, hangi kuşlarla karşılabileceğini de düşünerek bir anlatı kurdum. Çalışma sürecinde geleneksel çalgılarla tanışma fırsatım oldu. Umarım bu proje, hem bu kuşları hem de bu çalgıları toplumsal hafızadan günümüz kültürel bilincine taşıyabilir.”

“Miras” albümü, 22 Mayıs Dünya Biyoçeşitlilik Günü’nde tüm dijital müzik platformlarında yayına girdi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —