ABD’de bilim insanlarının, DNA örneklerinin yıkanılan sudan, havaya karışan nefesten veya kumsaldaki ayak izinden bile toplanabilmesini konu alan buluşunu değerlendiren Genetik Uzmanı Prof. Dr. Korkut Ulucan, gelişmenin güzel ancak hangi amaçla kullanılacağının önemli olduğunu söyledi. Ulucan, havadan toplanan DNA’lardan istenilen düzeyde sağlıklı sonuçlar elde edilebilmesi için toplanan örnekte belli bir düzeyin üzerinde DNA olması gerektiğini kaydetti. Prof. Dr. Ulucan, DNA ile bireylerin veya toplumların izlenmesi endişesine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.
ABD’de bilim insanlarının yaptığı araştırma; bir insanın DNA'sına ait bilgilerin artık, sahilde bırakılan ayak izlerinden, bir odada solunan havadan veya okyanusta yüzerken bırakılan tükürük benzeri atıklardan tespit edilebileceğini ortaya koyan bir buluşa imza attı.
Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nden Prof. Dr. Korkut Ulucan, Florida Üniversitesinden bir grup araştırmacının yürüttüğü ve Nature Ecology & Evolution isimli bilimsel dergide sonuçları yayımlanan araştırmayı ve sonuçlarını değerlendirdi.
“DNA toplanabilmesi için doku gerekli”
Yapılan yeni bir keşfe göre, DNA örneklerinin yıkanılan sudan, havaya karışan nefesten veya kumsaldaki ayak izinden toplanabileceği çalışmalarını değerlendiren Prof. Dr. Korkut Ulucan, “Güzel bir gelişme tabi ama hangi amaçla kullanılacağına bağlı.” dedi.
DNA örneklerinin hücrenin olduğu tüm dokulardan elde edilebileceğini hatırlatan Ulucan, “Bazı hücrelerde DNA olmuyor veya istediğimiz kalitede olamayabiliyor. Mesela saç teli, kökündeki hücre olacak. Saç telinin ucundan bir örnek bizim işimize yaramıyor. Tükürük içinde ağız içi epitel hücrelerimiz var. Kan zaten birçok hücre barındıran bir doku. Mesela ben bir yudum su içtim, benim epitel hücrelerim bardağa yapıştı. Buradan o örnekleri toplayıp benim DNA’ma erişebilirsiniz. Yeter ki bir doku olsun… O dokudan DNA izole edilerek toplama işlemi gerçekleştirilebilir.” diye konuştu.
“Hücrelerimiz bulunduğumuz ortamda havada dolaşıyor”
Verilen nefesten kimlik tayini üzerine 2007-2008 yıllarında çalışmalar yapıldığına değinen Ulucan, “O zamanki teknoloji çok daha pahalı ve özel işlemler için bunu mümkün kılıyordu. Bulunduğumuz ortamda bizim hücrelerimiz var, tükürükte bulunan hücreler. Covid zamanında da bunu çok tartıştık. Hücrelerimiz havada dolaşıyor. Buraya vakumlu bir hava filtresi sistemi getirsek bu hücreler çok rahat toplanıp analiz edilebilir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Bir zamanlar kanda DNA olup olmadığı tartışılırdı”
90’lı yılların sonunda ‘İnsan kanında DNA var mı?’ sorusunun tartışıldığını dile getiren Ulucan, “Şu anda kandaki DNA sayesinde hamilelerden kromozom analizi veya çocuktaki olası hastalıklarla ilgili bilgiyi toplayabiliyoruz. Belki bir süre sonra amniyosentez sentez, kordo sentez gibi metotlar tarihe karışacak. Aynı şekilde ‘nefesten kimlik tayini’ dendiğinde ‘Allah Allah, acaba DNA’lar mı uçuşuyor havada?’ diye düşünürdük. Artık ‘Havada DNA olur mu?’ diye iddialı konuşamıyorum. Çünkü ‘kanda olur mu’ derdik karşımıza geldi. Ama tabi büyük DNA’lar değil belki minik DNA fragmanları olabilir.” diye konuştu.
“Toplanan örnekte belli bir düzeyin üzerinde DNA olması gerekli”
Havadan toplanan DNA’lardan istenilen düzeyde sağlıklı sonuçlar elde edilemeyebileceğini kaydeden Prof. Dr. Korkut Ulucan, “Bu çok tartışılacak bir nokta. Mesela kumsaldaki ayak izinden DNA toplama konusu var. Ancak orada sadece insanın değil birçok canlının DNA’sı, belki virüs, bakteri gibi organizmalar da olacak. Onları iyi ayrıştıran metotlar var şu anda. Ama sağlıklı sonuç elde edebilmek için belli bir düzeyin üzerinde o DNA’nın olması lazım.” dedi.
Gerekli aletin bulunması halinde DNA’ların havadan toplanmasının mümkün olabileceğini de sözlerine ekleyen Ulucan, “Zaten ondan sonrası bizim de laboratuvarda yaptığımız biyolojik, moleküler yöntemler. Hücrelerden veya toplanan preparattan belli metotlarla hücreler bir şekilde parçalanıp içindeki DNA elde edilebiliyor, her yerde yapılan rutin şeyler.” ifadelerini kullandı.
“DNA sayesinde genetik bir hastalığın etkisini azaltabilir ya da öteleyebiliriz”
DNA’nın neden önemli olduğuna açıklık getiren Ulucan, “Bazı hastalıkların temel nedeni DNA’dır. Bizler bunu genetik klinikte çok kullanıyoruz. Hekimler, bulgularını desteklemek amacıyla bizlere örneklerini gönderiyorlar. Biz de yaptığımız analizlerin sonucunu kendilerine iletiyoruz. Birçok DNA verisi klinik verileri destekler. Bazen de genetik yatkınlıklarla ilgili çok önemli bilgiler veriyor.” dedi.
DNA’nın genetik hastalıkların belirlenip bunların önlenmesinde etkili olduğunu vurgulayan Ulucan, sözlerine şöyle devam etti:
“Bir hastalık eğer genlerle kalıtılıyorsa o hastalık er ya da geç gelebilir. Ancak biz bunun etkisini azaltabilir, belki de normal hayat süresinde karşımıza çıkmayacak şekilde öteleyebiliriz. Yeter ki önlemini alalım. Mesela ben kendimle ilgili bütün analizlerimi yapıyorum. Birçok hastalığın temelinde erken tanı tahmin ettiğiniz üzere çok önemli.”
“Spekülatif durumlara bakarsak bilimde bir arpa boyu yol alamayız”
Keşfedilen yeni DNA toplama yöntemiyle mahremiyet ihlalleri, konum izleme, veri toplama, bireylerin veya toplumların genetik takibi gibi konuların tartışmaya açıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Korkut Ulucan, “Bir hedefe giderken mutlaka bunun yanında sıkıntı çıkarabilecek durumlar vardır. Bir işe kalkışıldığında avantajlar ve dezavantajlar yazılır. Avantaj kısmı yüksekse bazı dezavantajlar göz önüne alınıp en azından ‘biz bekliyorduk, böyle geçiştireceğiz’ denebilir. Bu konu da böyle bir konu. Çünkü net bilgi yok hala bizde de. Metabolizma hakkında çok az bir bilgiye sahibiz. Eskiden ‘tamam genleri çözdük’ diyorduk şimdi de epigenetik diye bir şey çıktı. İnsanın içinde bulunduğu durumlara göre genlerin çalışma hızının değişebildiğini gördük. Aynı gen varyasyonunu taşıyan iki kişide o genin neden olduğu durum bozukluğu farklı zamanlarda ortaya çıkabiliyor. Aynı gen varyasyonu var ama kişilerin yaşam tarzları farklı. İşte epigenetik bunları araştırıyor. O yüzden de evet, bu bilgiler çok önemli. Bunun yanında tabi ki de spekülatif şeyler olacak ama biz bu spekülatif durumlara bakarsak bilimde bir arpa boyu yol alamayız.” dedi.
DNA ile bireylerin veya toplumların izlenmesi endişesine teknolojiyi örnek gösteren Ulucan sözlerini şöyle tamamladı:
“Şu anda bilgisayar, cep telefonu ve internet sayesinde zaten beni izliyorlar nereye gittiğimi biliyorlar, DNA’ma gerek yok. Ama benim genetik yapımla ilgili bana karşı bir şey çıkabilir mi? Bu her zaman olabilir. Sadece genetik yapıyla değil, artık yapay zeka öyle bir noktaya geldi ki isteyen birçok veriyi elde edebiliyor. DNA’ya o aşamada gerek yok ama tabi DNA en net bilgiyi verecek. Bu çok büyük bir atılım ve çok büyük bir proje.” ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Eylül ayı ihracatı %2,8 artışla 22,6 milyar dolara yükselerek tarihin en yüksek Eylül ayı ihracatı gerçekleşti. Üçüncü çeyrekte turizm geliri %3,9 artışla 24,3 milyar dolar oldu.
PwC’nin ‘Efsane Cuma Dosyası 2025’ araştırması tüketici davranışlarına mercek tutuyor
Walmart, Wayfair ve Coupang gibi küresel pazaryerleriyle yapılan stratejik görüşmeler, Türk firmalarının e-ihracat kapasitesini artırmayı hedefliyor.
Kahramanmaraş'ta düzenlenen Deprem Bölgesi Değerlendirme Toplantısı'nda konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 11 ilde 2.380 kişi hakkında ceza soruşturması başlatıldığını açıkladı.
Bakan Yılmaz Tunç, Besni Adalet Sarayı'nın açılışında deprem davalarında yüzde 72'lik çözüm oranına ulaşıldığını açıklarken, terörsüz Türkiye inşası konusunda Meclis'te geniş mutabakat olduğunu belirtti.
Kayseri Büyükşehir Belediyesi, tarihi Kayseri Kalesi'nde enerji tasarruflu LED aydınlatma sistemine geçerek bakım ve onarım çalışmalarını tamamladı.
Büyükkılıç, Talas'ta düzenlenen Türk Dünyası Yazar ve Şairleri Buluşması'nda kalemin gücüne ve kültürel birliğe vurgu yaptı.
Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi, 2025 yılı yatırım programı kapsamında Ekinözü ilçesinin ulaşım altyapısını güçlendirmek için yaklaşık 50 milyon TL'lik yatırım gerçekleştiriyor.
Mersin Büyükşehir Belediyesi'nin dar gelirli ailelere yönelik Halk Kart uygulaması kapsamında Ekim ayı tutarları 7 bin 99 kişiye ulaştı
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul'da sürücünün önünü kesen M.D.'nin yakalandığını açıkladı. Yeni Trafik Kanunu'na göre yol kesenlere 180 bin lira para cezası, 60 gün ehliyet ve araç trafikten men cezası uygulanacak.
Eyyübiye Belediye Başkanı Mehmet Kuş, Dedeosman Mahallesi'ndeki yetim aileleri ve ihtiyaç sahiplerini gece boyunca ziyaret ederek yardımları bizzat ulaştırdı.
Tunceli İl Emniyet Müdürlüğü, çocukların zihinsel gelişimini desteklemek amacıyla Diyap Ağa İlkokulu'nda Akıl ve Zekâ Oyunları Kursu başlattı.
Nilüfer İlçe Jandarma Komutanı Jandarma Üsteğmen Çağlar Önderışık, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir'i makamında ziyaret etti. Ziyarette, yerel yönetim ve kolluk kuvvetleri arasındaki iş birliği ve koordinasyon ele alındı.
Büyükşehir Belediyesi, üniversite adayları için 11 ilçede eş zamanlı düzenlenen TYT deneme sınavıyla 10 bin gence sınav deneyimi sundu
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medyada gündem olan kırmızı ışık ihlali videosuyla ilgili açıklama yaptı. 2024'te kırmızı ışık ihlali nedeniyle 137 kişi hayatını kaybetti.
Bitlis Emniyet Müdürlüğü, sosyal medya üzerinden halkla iletişimi güçlendiren bir paylaşım yaptı.
Pendik Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü, Kasım ayında Atatürk Arboretumu'nda orta seviye doğa yürüyüşü etkinliği gerçekleştirecek. 18-50 yaş aralığındaki 25 kişilik kontenjan için kayıtlar 4 Kasım'da başlayacak.
Kent Estetiği Dairesi tarafından düzenlenen hayırda, merhum Başkan Ferdi Zeyrek ve görev sırasında vefat eden çalışanlar anıldı, 2026 çalışma yılının kazasız geçmesi için dualar edildi.
Yalova Belediyesi, tarımsal üretimi desteklemek amacıyla 14 ton sertifikalı Albaşak buğday tohumunu üreticilere ücretsiz dağıttı.