15 EYLÜL DÜNYA LENFOMA FARKINDALIK GÜNÜ
“Lenfoma hastalarında genellikle başka bir nedene bağlı olmayan 3-4 günlük ateşli dönemi takip eden ve yine 3-4 gün süren ateşsiz bir dönemin gözlendiği özel bir ateş tipi vardır. Geceleri 2-3 kıyafet değiştirecek kadar olan terleme ve kontrolsüz kilo kaybı önemli semptomlardır.” diyen Liv Hospital Hematoloji Uzmanı, Doç. Dr. Rafet Eren, Lenf bezi büyümesinin en sık başvuru nedeni olan Lenfoma kanserinin tiplerini, hastalık şikayetlerini, altta yatan nedeninin olup olmadığını, tanısının nasıl konulduğunu 15 Eylül Dünya Lenfoma Farkındalık Günü özelinde anlattı.
En sık rastlanan hematolojik kanser türü
Lenfomalar, vücudumuzun bağışıklık ağının en önemli sistemi olan lenfatik sistemden kaynaklanan kanserlerdir. En sık başvuru nedeni lenf nodu büyümesidir. Lenfatik sistemi oluşturan organlar lenf bezleri, dalak, kemik iliği ve timustur. Lenf kanserleri çoğunlukla bu lenfatik sistem organlarından kaynaklanır, ancak meme, beyin, mide, testis ve kemik gibi lenfatik sistem dışı organlardan da kaynaklanabilmektedir.
Lenfomaların birçok alt tipi mevcuttur
Bu alt tipler Hodgkin lenfoma ve non-Hodgkin lenfoma olarak iki ana gruba ayrılır. Hodgkin lenfomalar, hastaların %10’unu oluşturur ve en sık 15-40 yaş arası gençlerde ve 55 yaş üstünde izlenir. Lenfomaların %90’ını oluşturan Non-Hodgkin lenfomalar ise her yaşta izlenebilmekle birlikte çoğunlukla 65 yaş üstü bireylerde görülür.
Hastaların en sık başvuru şikayeti ağrısız lenf bezi büyümesidir
Nadiren Hodgkin lenfomalarda alkol kullanımı sonrası lenf bezlerinde ağrı olabilir. Ateş, sık görülen bir başka başvuru sebebidir. Lenfoma hastalarında genellikle başka bir nedene bağlı olmayan 3-4 günlük ateşli dönemi takip eden ve yine 3-4 gün süren ateşsiz bir dönemin gözlendiği özel bir ateş tipi vardır. Geceleri 2-3 kıyafet değiştirecek kadar olan terleme ve kontrolsüz kilo kaybı ise diğer önemli semptomlardır. Ayrıca lenfoma hastalarında halsizlik, erken yorulma, iştahsızlık, kaşıntı, göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi şikayetler de olabilir.
Lenfoma hastalarının çoğunda altta yatan neden bilinmemekte
Yapılan çalışmalar radyasyon, benzen gibi kimyasal maddeler, HIV ve EBV gibi virüsler ve vücut bağışıklığını düşüren ilaç kullanımının lenfoma riskini arttırdığını göstermiştir.
Lenfoma tanısı nasıl konulur?
Lenfoma tanısı, şikayet, muayene ve laboratuvar tetkikleri ile lenfoma şüphesi oluşan bireylerden alınan eksizyonel lenf nodu biyopsisi (büyüyen lenf nodunun tamamen çıkartılması) ile konur. Biyopsi tanıda altın standarttır. Biyopsi olmadan hiçbir laboratuvar tetkiki veya görüntüleme yöntemi ile lenfoma tanısı konulamaz. PET-BT görüntülemesi, tanı konan hastalarda hastalığın evresini belirleme ve tedavi sürecinde yanıtı değerlendirmede kullanılır.
Lenf kanserleri günümüzde yüksek oranda tamamen tedavi edilebilen hastalıklardır. Tedavi; hastalığın alt tipine, evresine, hastanın yaşına ve eşlik eden hastalıklarına göre bireyselleştirilir. Günümüzde kemoterapi ve immünoterapi tedavinin ana seçeneklerini oluşturmaktadır. Bazı lenfoma alt tiplerinde radyoterapi ve otolog kök hücre nakli de tedavi seçenekleri arasındadır.
Son yıllarda kanser tedavilerinde yaşanan gelişmelerle özellikle girişimsel onkoloji kavramı ön plana çıkmaya başladı.
Antalya’da gerçekleştirilen Tıbbi Cihaz Yönetişim Zirvesi, kamu otoriteleri ile sektör temsilcilerini bir araya getirdi.
Kanser vakalarının dünya genelinde giderek artmasıyla, halk arasında doğru bilinen yanlışlar da hızla artış gösteriyor
Ülkemizdeki yaygın ve yanlış algının aksine, süt sadece çocuklar için değil yetişkinler için de oldukça önemli bir besin kaynağı. Süt ve süt ürünleri, her yaşta ihtiyaç duyulan kalsiyumu sağlar
Bağışıklık sistemi hastalıklarının görülme oranı tüm dünyada belirgin bir şekilde artıyor. Bu artışın nedenleri arasında; hava kirliliği, kronik stres ve işlenmiş gıda tüketimi gibi giderek yaygınlaşan çevresel faktörler yer alıyo
İlk Yardım Uygulama Turnuvası’nda zamanla yarıştılar
31 Mayıs Dünya Tütüne Hayır Günü Tütün kullanımı her nefeste kansere yaklaştırıyor
“Sağlıklı Bir Fikrim Var” Proje Yarışması Başvuruları Başladı!
Ayakkabı seçiminde dikkat edilmesi gereken 6 nokta
Koç Üniversitesi Hastanesi’nde görev yapan ve girişimsel kardiyoloji alanında uzmanlaşmış olan Doç. Dr. Erol Gürsoy, New York’un en büyük ve en yüksek işlem kapasitesine sahip sağlık kuruluşlarından Mount Sinai Hastanesi’ne gözlem
Zamana Meydan Okuyan Ciltler İçin Kolajenden Gelen Güç
Hemşireler Haftası’nda “Dönüşümün Kalbinde Hemşirelik Sempozyumu”