Tümör boyutunun meme kanserinin evreleri ve tedavisinde oldukça önem taşıdığını belirten Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Neşet Köksal, “Ne kadar erken ve tümör ne kadar küçük boyutlarda meme kanseri tanısı konursa tedaviden beklentimiz o kadar fazla oluyor. Erken tanı konduğunda tedavi oranı neredeyse yüzde 100’dür. Bununla birlikte günümüzde ilerleyen meme kanseri tedavi oranı da oldukça yüksektir. Organ yayılımı yapmamış lokal İleri meme kanserinde, yüzde 90’a varan tedavi mümkündür.” Dedi.
Meme kanserinin dünyada her yıl bir milyon kadını etkilediğini hatırlatan Genel Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Neşet Köksal, dünya genelinde her platformda meme kanseri farkındalık ve bilinçlendirme çalışmalarıyla amacın kitle oluşmadan meme kanseri tanısını koyabilmek olduğunu hatırlattı.
Günümüzde hala hastaların sıklıkla kitle tespit edildikten sonra hekime başvurduğunu söyleyen Prof. Dr. Köksal, “Bu hastalarda kitle saptandıktan sonra kitlenin boyutunun tedaviyi nasıl etkilediğini öğrenmek istiyor, bu konuda bir araştırmaya giriyor” diye konuştu.
“MEME KANSERİNDE ÇOĞALMA HIZI GENELLİKLE 6 AY KADARDIR”
Meme kanserinde tümör boyutunun hem meme kanseri evresini hem de tedavisini çok yakından etkileyen bir durum olduğunun altını çizen Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Köksal, “Meme kanserinde tanı esnasındaki tümör boyutu ne kadar küçükse ve ne kadar erken tanı konmuşsa, hem tedaviden beklentimiz o kadar fazla oluyor hem de hasta normal yaşamına o kadar hızlı dönebiliyor” diye konuştu. Kanser hücrelerinin çoğalmasının normal hücre yapısından farklı olduğunu ve kanser hücrelerinin kontrolsüz olarak çoğalmaya devam ettiğini söyleyen Prof. Dr. Köksal sözlerine şöyle devam etti: “Farklı kanser türlerinde bu büyüme ve çoğalma hızları farklıdır. Bazı kanser türlerinde daha hızlı, bazılarında daha yavaş. Bu çoğalma hızını belirtmek amacıyla double time ya da ikilenme zamanı dediğimiz bir deyim kullanırız. Bundan anlaşılan bir kanserin boyutunun ikiye katlanması için geçen zamandır. Yani bir hücrenin 2 hücre olması, ya da bir santimetrelik bir tümörün iki santimetreye ulaşması için geçen zaman. Meme kanserinde büyüme hızını etkileyen çeşitli faktörler olsa da bu süre ortalama 6 ay civarındadır. Meme kanserinde tümörün yaklaşık bir santimetrelik boyuta ulaşması için geçen süre 2-5 yıl arasında değişmektedir.”
“MEME KANSERİNİN SEYRİNDE DE YAŞ FAKTÖRÜ ÖNEMLİ”
Kanserin büyüme hızını etkileyen birçok faktör olduğuna değinen Prof. Dr. Neşet Köksal sözlerine şöyle devam etti: “Bu faktörlerin başında yaş geliyor. Örneğin, 40 yaşın altında ortaya çıkan meme kanserleri daha hızlı büyüyor ve daha agresif oluyor. Yine menopoz öncesi oluşan meme kanserlerinin daha hızlı büyüdüğü biliniyor. Ailesinde meme kanseri hikayesi olan kişilerde de, menopoz sonrası hormon tedavisi gören kişilerde de büyüme daha hızlı. Tümörün patolojik değerlendirilmesinde, çoğalma hızı konusunda bizlere bilgi sağlayan bazı parametrelere de bakılmaktadır. Kanser hücrelerindeki farklılaşma ya da çoğalma indeksinin yüksek olduğu durumlarda meme kanseri daha hızlı büyümektedir.”
“TÜMÖR BOYUTU ARTTIKÇA BÖLGESEL LENF BEZLERİNE YAYILIMIN ARTTIĞI KABUL EDİLİR”
Dolayısıyla meme kanserinde erken tanının hayati önemi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Neşet Köksal, meme kanserinde erken evrede tedavi şansının neredeyse yüzde 100 olduğunun altını çizdi. Prof. Dr. Köksal, konuyla ilgili sözlerine şöyle devam etti:
“Tümör boyutunun 2 santimin altında olduğu meme kanserlerini koltuk altı lenf bezlerine yayılım olsa da erken evre olarak tanımlarız. Tümör boyutu 2-5 santim arasında ise koltuk altı lenf bezlerinin durumu önem kazanır. Lenf bezlerinde hastalık yoksa hastalığı yine erken evre olarak kabul ederiz. Ancak tümörün boyutu 2-5 santim arası ve lenf bezlerinde yayılım varsa, ya da tümör boyutu 5 santimin üzerinde ise lenf bezlerinin durumuna bakmadan hastalığın bir adım öteye geçtiğini anlarız ve hastalığı lokal ileri meme kanseri olarak tanımlarız. Karaciğer ya da akciğer gibi organ yayılımı varsa tümör boyutuna bakmadan artık bunu metastatik yani yayılmış meme kanseri olarak kabul ediyoruz.”
Tümör boyutu arttıkça bölgesel lenf bezlerine yayılımın ya da organ metastazlarının arttığı kabul edilmektedir diyen Prof. Dr. Köksal, “Yapılan bazı çalışmalarda; boyutu 1cm ve altındaki meme kanserlerinde koltuk altı lenf bezlerine yayılma ihtimali yüzde 10 civarında iken bu oran 5cm’nin üstünde olan kanserlerde yüzde 70’e kadar çıkmaktadır. Ancak tümör boyutu ile koltuk lenf bezlerindeki yayılım ilişkisi doğru oranlı olarak artmamaktadır. Bu da tümör boyutu yanında yayılımları etkileyen, moleküler özellikler gibi başka faktörlerde olduğunu göstermektedir” diye konuştu.
TÜMÖRÜN BOYUTU TEDAVİYİ DE ŞEKİLLENDİRİYOR
Meme kanseri tedavisinde kullandığımız yöntemleri üç grupta toplanıyor. Cerrahi tedavi, kemoterapi, hormonoterapi ve akıllı ilaç denilen ilaç tedavileri ve ışın tedavisi olarak bilinen radyoterapi. Cerrahi tedavi ve radyoterapi hastalığın lokal kontrolünü sağlarken ilaç tedavileri ile sistemik tedavinin hedeflendiğini hatırlatan Prof. Dr. Köksal, erken evrenin tedaviyi nasıl etkilediğini şöyle anlattı: “Uygulanan her bir tedavinin yaşam konforunu bozabilecek ve istenmeyen yan etkileri olabilir. Meme kanseri ne kadar küçük boyut da ve erken aşamada saptanırsa lokal kontrolü sağlayan cerrahi tedavi ve radyoterapi yeterli olabilir. Örneğin 1cm’in altında saptanan meme kanserlerinin büyük çoğunluğunda kemoterapi gereksinimi olmayabilir ve tedavinin yan etkilerinden kurtulur. Lokal tedavilerin yanında hormon duyarlı ise hormon tedavisi, akıllı ilaçtan yarar görecek bir hasta ise akıllı ilaç tedavisi eklenir.”
“HASTALAR UYGUNSA MEMEYİ KORUMAYI TERCİH EDİYORUZ”
Cerrahi tedavinin meme kanseri tedavisinde oldukça önemli bir yer tuttuğunun altını çizen Prof. Dr. Neşet Köksal sözlerine şöyle devam etti: “Genellikle memenin cerrahi tedavisini uygularken memeyi olabildiğince korumaya çalışıyoruz. Çünkü hastalar ilk başta, meme kanseri tanısı alınca kanserli memesinin alınmasını ve bu sayede hastalıktan kurtulacağı gibi bir kanı içinde oluyorlar. Ama yapılan çalışmalarda, memenin korunduğu meme koruyucu cerrahi ile memenin alındığı mastektomi arasında nüks ya da sağ kalım açısından bir fark ortaya konmamış.”
“AMACIMIZ HEM HASTANIN TEDAVİSİNİ PLANLAMAK HEM DE YAŞAM KALİTESİNİ KORUMAK”
“Meme kanserinin cerrahi tedavisini planlarken bir taraftan kanserini tedavi ederken diğer taraftan da hastanın yaşam kalitesini korumaya çalışırız.” Diyen Prof. Dr. Köksal, sözlerine şöyle devam etti: “Memenin kadınlar için önemli bir organ olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir. Meme kanseri cerrahisinde uygun hastalarda memeyi koruduğumuz, tümörlü kısmı etraf meme dokusu ile birlikte çıkardığımız meme koruyucu cerrahi tedavi yöntemlerini tercih etmekteyiz. Ancak bu işlemi yaparken ortaya çıkacak kozmetik sonuçlar da kabul edilebilir olmalıdır. Meme koruyucu cerrahi için tümör boyutu kadar memenin kendi hacmi de önemlidir. Küçük bir memede 3 santimlik bir tümör için yapılacak meme koruyucu cerrahi iyi bir kozmetik sonuç vermeyebilirken, büyük bir memede 5 santimlik bir tümör için yapılacak meme koruyucu cerrahi iyi bir kozmetik sonuç verebilir. Tümör boyutu küçük olsa da bazen meme içinde birden fazla yerde tümör olabilir. Bu tür tümörlerde meme koruyucu cerrahi yerine mümkünse meme başının ve meme derisinin korunarak meme dokusunun tamamının alındığı subkutanöz mastektomi ve arkasında değişik yöntemlerle meme rekonstriksiyonunun yapılmasını tercih etmekteyiz. Günümüzde meme kanserininin cerrahi tedavisinde onkoplastik cerrahi olarak tanımladığımız, kanserin tedavisi ile birlikte hastanın yaşam konforunu bozmayacak yöntemler daha fazla kullanılmaktadır.”
“BOYUT UYGULANAN TEDAVİYİ DİREKT ETKİLER”
Tümör boyutunun koltuk altı cerrahisini etkilediğinin altını çizen Prof. Dr. Neşet Köksal, “Gerektiğinde yapılmak zorunda olunsa da meme cerrahisi sonrası hasta konforunu en fazla bozan durum koltuk altı lenf bezlerinin temizlenmesi sonrası oluşan kol ödemidir ve bunlara çözüm bulmak da oldukça zordur. Bu nedenle meme kanseri cerrahisi esnasında olabildiğince koltuk altı lenf bezlerini korumak isteriz. Küçük boyutlarda genellikle koltuk altı lenf bezlerindeki yayılmayı daha az görüyoruz ve bu hastalarda bekçi lenf bezi biyopsisi dediğimiz işaretlenmiş 2-3 koltuk altı lenf bezini çıkarmakla yetiniyoruz. Günümüzde meme koruyucu cerrahi yapılmış hastalarda bekçi lenf bezlerinden bir ya da ikisinde lenf bezi dışına çıkmamış yayılım olsa da bu hastalarda koltuk altı lenf bezlerinin çıkarılmasından kaçınıyoruz. Boyut arttıkça koltuk altındaki lenf bezleri tutulumu daha fazla oluyor. Bu yüzden boyut, koltuk altı lenf bezlerine uyguladığımız cerrahiyi direkt etkileyen bir faktördür” diye konuştu.
“TEDAVİNİN NASIL VE NEREDE BAŞLAYACAĞI ÇOK ÖNEMLİDİR”
Hastalara tanı koyulduktan sonra önce bununla yüzleştiklerini belirten Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Neşet Köksal, “Hastalar için başlangıçta biraz ürkütücü ve korkunç olabiliyor. Bunu kabullendikten sonra ‘bu hastalıkla ne yapmak lazım, nasıl bir tedavi uygulamak lazım, nerede bu tedaviyi uygulamak lazım’ arayışı içine giriyorlar. Meme kanser tanısı konduktan sonra hastanın yaşı, menopoz durumu, aile hikayesi, genetik farklılıkların olup olmaması, hastalığın evresi, tümörün boyutu, tek ya da birden fazla olması, meme başı ile yakınlığı, meme yapısı ve tümörün moleküler özellikleri değerlendirildikten sonra tedavi planlaması yapılır. Bu planlama genel cerrahi uzmanı, medikal onkoloji uzmanı, radyasyon onkoloğu, radyolog, patolog dan oluşan bir konsey tarafından değerlendirildikten sonra belirlenir. Bu planlama yapılırken hasta ile konuşulur ve alınacak karara onun da dahil olması istenir. Bu şekilde tedaviye cerrahi ile mi ya da kemoterapi ya da akıllı ilaçla mı başlanacağı, cerrahi ile başlanacaksa nasıl bir cerrahi tedavi uygulanacağına, koltuk altı lenf bezleri için nasıl bir işlem yapılacağına hasta ile konuşarak birlikte karar verilmelidir. Hastanın bu konularda doğru bir şekilde bilgilendirilmesi, iyi bir merkeze ve doğru adreslere müracaat etmesi önemlidir. Unutulmaması gereken erken tanı konmuş meme kanserinin tedavisi neredeyse yüzde 100’e yakın, lokal ilerlemiş meme kanserlerinde %85 civarındadır. Hastalar çok uzun yıllar, sorunsuz, hastalıksız bir yaşam sürüyorlar” açıklamasını yaptı.
Tümör boyutunun meme kanserinin evreleri ve tedavisinde oldukça önem taşıdığını belirten Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Neşet Köksal, “Ne kadar erken ve tümör ne kadar küçük boyutlarda meme kanseri tanısı konursa tedaviden beklentimiz o kadar fazla oluyor. Erken tanı konduğunda tedavi oranı neredeyse yüzde 100’dür. Bununla birlikte günümüzde ilerleyen meme kanseri tedavi oranı da oldukça yüksektir. Organ yayılımı yapmamış lokal İleri meme kanserinde, yüzde 90’a varan tedavi mümkündür.” Dedi.
Meme kanserinin dünyada her yıl bir milyon kadını etkilediğini hatırlatan Genel Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Neşet Köksal, dünya genelinde her platformda meme kanseri farkındalık ve bilinçlendirme çalışmalarıyla amacın kitle oluşmadan meme kanseri tanısını koyabilmek olduğunu hatırlattı.
Günümüzde hala hastaların sıklıkla kitle tespit edildikten sonra hekime başvurduğunu söyleyen Prof. Dr. Köksal, “Bu hastalarda kitle saptandıktan sonra kitlenin boyutunun tedaviyi nasıl etkilediğini öğrenmek istiyor, bu konuda bir araştırmaya giriyor” diye konuştu.
“MEME KANSERİNDE ÇOĞALMA HIZI GENELLİKLE 6 AY KADARDIR”
Meme kanserinde tümör boyutunun hem meme kanseri evresini hem de tedavisini çok yakından etkileyen bir durum olduğunun altını çizen Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Köksal, “Meme kanserinde tanı esnasındaki tümör boyutu ne kadar küçükse ve ne kadar erken tanı konmuşsa, hem tedaviden beklentimiz o kadar fazla oluyor hem de hasta normal yaşamına o kadar hızlı dönebiliyor” diye konuştu. Kanser hücrelerinin çoğalmasının normal hücre yapısından farklı olduğunu ve kanser hücrelerinin kontrolsüz olarak çoğalmaya devam ettiğini söyleyen Prof. Dr. Köksal sözlerine şöyle devam etti: “Farklı kanser türlerinde bu büyüme ve çoğalma hızları farklıdır. Bazı kanser türlerinde daha hızlı, bazılarında daha yavaş. Bu çoğalma hızını belirtmek amacıyla double time ya da ikilenme zamanı dediğimiz bir deyim kullanırız. Bundan anlaşılan bir kanserin boyutunun ikiye katlanması için geçen zamandır. Yani bir hücrenin 2 hücre olması, ya da bir santimetrelik bir tümörün iki santimetreye ulaşması için geçen zaman. Meme kanserinde büyüme hızını etkileyen çeşitli faktörler olsa da bu süre ortalama 6 ay civarındadır. Meme kanserinde tümörün yaklaşık bir santimetrelik boyuta ulaşması için geçen süre 2-5 yıl arasında değişmektedir.”
“MEME KANSERİNİN SEYRİNDE DE YAŞ FAKTÖRÜ ÖNEMLİ”
Kanserin büyüme hızını etkileyen birçok faktör olduğuna değinen Prof. Dr. Neşet Köksal sözlerine şöyle devam etti: “Bu faktörlerin başında yaş geliyor. Örneğin, 40 yaşın altında ortaya çıkan meme kanserleri daha hızlı büyüyor ve daha agresif oluyor. Yine menopoz öncesi oluşan meme kanserlerinin daha hızlı büyüdüğü biliniyor. Ailesinde meme kanseri hikayesi olan kişilerde de, menopoz sonrası hormon tedavisi gören kişilerde de büyüme daha hızlı. Tümörün patolojik değerlendirilmesinde, çoğalma hızı konusunda bizlere bilgi sağlayan bazı parametrelere de bakılmaktadır. Kanser hücrelerindeki farklılaşma ya da çoğalma indeksinin yüksek olduğu durumlarda meme kanseri daha hızlı büyümektedir.”
“TÜMÖR BOYUTU ARTTIKÇA BÖLGESEL LENF BEZLERİNE YAYILIMIN ARTTIĞI KABUL EDİLİR”
Dolayısıyla meme kanserinde erken tanının hayati önemi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Neşet Köksal, meme kanserinde erken evrede tedavi şansının neredeyse yüzde 100 olduğunun altını çizdi. Prof. Dr. Köksal, konuyla ilgili sözlerine şöyle devam etti:
“Tümör boyutunun 2 santimin altında olduğu meme kanserlerini koltuk altı lenf bezlerine yayılım olsa da erken evre olarak tanımlarız. Tümör boyutu 2-5 santim arasında ise koltuk altı lenf bezlerinin durumu önem kazanır. Lenf bezlerinde hastalık yoksa hastalığı yine erken evre olarak kabul ederiz. Ancak tümörün boyutu 2-5 santim arası ve lenf bezlerinde yayılım varsa, ya da tümör boyutu 5 santimin üzerinde ise lenf bezlerinin durumuna bakmadan hastalığın bir adım öteye geçtiğini anlarız ve hastalığı lokal ileri meme kanseri olarak tanımlarız. Karaciğer ya da akciğer gibi organ yayılımı varsa tümör boyutuna bakmadan artık bunu metastatik yani yayılmış meme kanseri olarak kabul ediyoruz.”
Tümör boyutu arttıkça bölgesel lenf bezlerine yayılımın ya da organ metastazlarının arttığı kabul edilmektedir diyen Prof. Dr. Köksal, “Yapılan bazı çalışmalarda; boyutu 1cm ve altındaki meme kanserlerinde koltuk altı lenf bezlerine yayılma ihtimali yüzde 10 civarında iken bu oran 5cm’nin üstünde olan kanserlerde yüzde 70’e kadar çıkmaktadır. Ancak tümör boyutu ile koltuk lenf bezlerindeki yayılım ilişkisi doğru oranlı olarak artmamaktadır. Bu da tümör boyutu yanında yayılımları etkileyen, moleküler özellikler gibi başka faktörlerde olduğunu göstermektedir” diye konuştu.
TÜMÖRÜN BOYUTU TEDAVİYİ DE ŞEKİLLENDİRİYOR
Meme kanseri tedavisinde kullandığımız yöntemleri üç grupta toplanıyor. Cerrahi tedavi, kemoterapi, hormonoterapi ve akıllı ilaç denilen ilaç tedavileri ve ışın tedavisi olarak bilinen radyoterapi. Cerrahi tedavi ve radyoterapi hastalığın lokal kontrolünü sağlarken ilaç tedavileri ile sistemik tedavinin hedeflendiğini hatırlatan Prof. Dr. Köksal, erken evrenin tedaviyi nasıl etkilediğini şöyle anlattı: “Uygulanan her bir tedavinin yaşam konforunu bozabilecek ve istenmeyen yan etkileri olabilir. Meme kanseri ne kadar küçük boyut da ve erken aşamada saptanırsa lokal kontrolü sağlayan cerrahi tedavi ve radyoterapi yeterli olabilir. Örneğin 1cm’in altında saptanan meme kanserlerinin büyük çoğunluğunda kemoterapi gereksinimi olmayabilir ve tedavinin yan etkilerinden kurtulur. Lokal tedavilerin yanında hormon duyarlı ise hormon tedavisi, akıllı ilaçtan yarar görecek bir hasta ise akıllı ilaç tedavisi eklenir.”
“HASTALAR UYGUNSA MEMEYİ KORUMAYI TERCİH EDİYORUZ”
Cerrahi tedavinin meme kanseri tedavisinde oldukça önemli bir yer tuttuğunun altını çizen Prof. Dr. Neşet Köksal sözlerine şöyle devam etti: “Genellikle memenin cerrahi tedavisini uygularken memeyi olabildiğince korumaya çalışıyoruz. Çünkü hastalar ilk başta, meme kanseri tanısı alınca kanserli memesinin alınmasını ve bu sayede hastalıktan kurtulacağı gibi bir kanı içinde oluyorlar. Ama yapılan çalışmalarda, memenin korunduğu meme koruyucu cerrahi ile memenin alındığı mastektomi arasında nüks ya da sağ kalım açısından bir fark ortaya konmamış.”
“AMACIMIZ HEM HASTANIN TEDAVİSİNİ PLANLAMAK HEM DE YAŞAM KALİTESİNİ KORUMAK”
“Meme kanserinin cerrahi tedavisini planlarken bir taraftan kanserini tedavi ederken diğer taraftan da hastanın yaşam kalitesini korumaya çalışırız.” Diyen Prof. Dr. Köksal, sözlerine şöyle devam etti: “Memenin kadınlar için önemli bir organ olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir. Meme kanseri cerrahisinde uygun hastalarda memeyi koruduğumuz, tümörlü kısmı etraf meme dokusu ile birlikte çıkardığımız meme koruyucu cerrahi tedavi yöntemlerini tercih etmekteyiz. Ancak bu işlemi yaparken ortaya çıkacak kozmetik sonuçlar da kabul edilebilir olmalıdır. Meme koruyucu cerrahi için tümör boyutu kadar memenin kendi hacmi de önemlidir. Küçük bir memede 3 santimlik bir tümör için yapılacak meme koruyucu cerrahi iyi bir kozmetik sonuç vermeyebilirken, büyük bir memede 5 santimlik bir tümör için yapılacak meme koruyucu cerrahi iyi bir kozmetik sonuç verebilir. Tümör boyutu küçük olsa da bazen meme içinde birden fazla yerde tümör olabilir. Bu tür tümörlerde meme koruyucu cerrahi yerine mümkünse meme başının ve meme derisinin korunarak meme dokusunun tamamının alındığı subkutanöz mastektomi ve arkasında değişik yöntemlerle meme rekonstriksiyonunun yapılmasını tercih etmekteyiz. Günümüzde meme kanserininin cerrahi tedavisinde onkoplastik cerrahi olarak tanımladığımız, kanserin tedavisi ile birlikte hastanın yaşam konforunu bozmayacak yöntemler daha fazla kullanılmaktadır.”
“BOYUT UYGULANAN TEDAVİYİ DİREKT ETKİLER”
Tümör boyutunun koltuk altı cerrahisini etkilediğinin altını çizen Prof. Dr. Neşet Köksal, “Gerektiğinde yapılmak zorunda olunsa da meme cerrahisi sonrası hasta konforunu en fazla bozan durum koltuk altı lenf bezlerinin temizlenmesi sonrası oluşan kol ödemidir ve bunlara çözüm bulmak da oldukça zordur. Bu nedenle meme kanseri cerrahisi esnasında olabildiğince koltuk altı lenf bezlerini korumak isteriz. Küçük boyutlarda genellikle koltuk altı lenf bezlerindeki yayılmayı daha az görüyoruz ve bu hastalarda bekçi lenf bezi biyopsisi dediğimiz işaretlenmiş 2-3 koltuk altı lenf bezini çıkarmakla yetiniyoruz. Günümüzde meme koruyucu cerrahi yapılmış hastalarda bekçi lenf bezlerinden bir ya da ikisinde lenf bezi dışına çıkmamış yayılım olsa da bu hastalarda koltuk altı lenf bezlerinin çıkarılmasından kaçınıyoruz. Boyut arttıkça koltuk altındaki lenf bezleri tutulumu daha fazla oluyor. Bu yüzden boyut, koltuk altı lenf bezlerine uyguladığımız cerrahiyi direkt etkileyen bir faktördür” diye konuştu.
“TEDAVİNİN NASIL VE NEREDE BAŞLAYACAĞI ÇOK ÖNEMLİDİR”
Hastalara tanı koyulduktan sonra önce bununla yüzleştiklerini belirten Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Neşet Köksal, “Hastalar için başlangıçta biraz ürkütücü ve korkunç olabiliyor. Bunu kabullendikten sonra ‘bu hastalıkla ne yapmak lazım, nasıl bir tedavi uygulamak lazım, nerede bu tedaviyi uygulamak lazım’ arayışı içine giriyorlar. Meme kanser tanısı konduktan sonra hastanın yaşı, menopoz durumu, aile hikayesi, genetik farklılıkların olup olmaması, hastalığın evresi, tümörün boyutu, tek ya da birden fazla olması, meme başı ile yakınlığı, meme yapısı ve tümörün moleküler özellikleri değerlendirildikten sonra tedavi planlaması yapılır. Bu planlama genel cerrahi uzmanı, medikal onkoloji uzmanı, radyasyon onkoloğu, radyolog, patolog dan oluşan bir konsey tarafından değerlendirildikten sonra belirlenir. Bu planlama yapılırken hasta ile konuşulur ve alınacak karara onun da dahil olması istenir. Bu şekilde tedaviye cerrahi ile mi ya da kemoterapi ya da akıllı ilaçla mı başlanacağı, cerrahi ile başlanacaksa nasıl bir cerrahi tedavi uygulanacağına, koltuk altı lenf bezleri için nasıl bir işlem yapılacağına hasta ile konuşarak birlikte karar verilmelidir. Hastanın bu konularda doğru bir şekilde bilgilendirilmesi, iyi bir merkeze ve doğru adreslere müracaat etmesi önemlidir. Unutulmaması gereken erken tanı konmuş meme kanserinin tedavisi neredeyse yüzde 100’e yakın, lokal ilerlemiş meme kanserlerinde %85 civarındadır. Hastalar çok uzun yıllar, sorunsuz, hastalıksız bir yaşam sürüyorlar” açıklamasını yaptı.
17 okuldan öğrencilerin katıldığı şenlikte 28 atölye, planetaryum gösterileri ve bilim şovları düzenlendi
Mersin Spor Kulübü, geleceğin basketbolcularını yetiştirmek amacıyla MSK Basketbol Akademi'nin basın lansmanını düzenledi. Lansmanda kulüp yetkilileri ve spor camiasından isimler projenin detaylarını paylaştı.
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç ve Vali Gökmen Çiçek, Ankara Devlet Tiyatrosu'nun 'Aşık Veysel' oyununu Kayseri Devlet Tiyatrosu'nda izledi.
AK Parti İl Danışma Meclisi'nde konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, ulaşımdan altyapıya, spordan kültüre kadar birçok alanda hayata geçirilen projeleri anlattı.
Talas viyadük bölgesinde uçuruma düşen keçi, itfaiye ekiplerinin titiz operasyonuyla kurtarılarak sahibine teslim edildi.
Büyükşehir Belediyesi, kent merkezi ve kırsal mahallelerde yürüttüğü koruyucu sağlık hizmetlerine hepatit testini dahil etti. Ekim 2024'ten bu yana 42 mahallede 10 bin kişiye sağlık taraması yapıldı.
Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin Kızılay Zafer Meydanı'nda açtığı 6. Genç Akademi, 3 bin metrekare alanda 500 kişi kapasiteli modern çalışma ortamı sunuyor.
Konya Büyükşehir Belediyesi'nin Beyşehir Yaka Manastır Tabiat Parkı'nda yürüttüğü çevre düzenleme çalışmaları son aşamaya geldi. Restoran ve bungalov evlerin bahar ayında hizmete girmesi planlanıyor.
Konya Büyükşehir Belediyespor judocusu Sinem Oruç, Moldova'nın Kişinev kentinde düzenlenen U23 Avrupa Judo Şampiyonası'nda bronz madalya elde ederek üst üste dördüncü kez Avrupa ve dünya şampiyonalarında madalya kazandı.
AKOM'da düzenlenen masa başı tatbikatında, şiddetli yağış senaryosu üzerinden müdahale süreçleri ve ekipler arası koordinasyon test edildi
Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ve Kısas Kültürünü Yaşatma Derneği iş birliğinde gerçekleştirilen 17. Aşure Şenliği'nde yüzlerce kişi bir araya geldi.
Fransa'da düzenlenen Gençler Bocce Dünya Şampiyonası'nda mücadele eden Nazmiye Ak, raffa disiplininde dünya üçüncüsü olarak kürsüye çıktı.
Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin Kültür Fabrikası etkinlikleri kapsamında düzenlediği sanat söyleşileri, Doç. Dr. Ebru Nalan Sülün'ün katılımıyla Mehmet Akif Ersoy Kültürevi'nde başladı.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, iklim değişikliğinin artık insanlığın ortak sınavı olduğunu belirterek, kentteki su kullanımının 525 bin metreküpten 450 bin metreküpe düştüğünü açıkladı.
Başkan Bozbey Burada projesi kapsamında Kestel'de gerçekleştirilen ziyaretlerde tarımdan ulaşıma, kentsel dönüşümden restorasyon çalışmalarına kadar birçok konu ele alındı.
Manisa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, William Shakespeare'in ölümsüz eseri 'Romeo ve Juliet'i sanatseverlerle buluşturdu. Belediye Başkanı Besim Dutlulu, oyunu eşi ve protokol üyeleriyle birlikte izledi.
Manisa Büyükşehir Belediyesi'nin 'Destek Bizden Hasat Sizden' projesi kapsamında 17 ilçede yüzde 75 hibe destekli tohum dağıtımı tamamlandı.
Manisa Büyükşehir Belediyesi, 2025 yılı için belirlediği 700 kilometrelik sathi kaplama hedefine yıl bitmeden ulaştı. Çalışmalar kapsamında 5 milyon metrekare alanda yol yenileme işlemi gerçekleştirildi.