Osman DOST
2025 yılına girerken fındık üreticileri açısından endişe verici sinyaller peş peşe gelmeye başladı. Türkiye'nin en stratejik tarım ürünlerinden biri olan fındıkta bu yıl rekolte tahminleri alarm veriyor. Tarım uzmanları ve sahadan gelen ilk veriler, 2025 sezonunda fındık üretiminin son yılların en düşük seviyelerinde seyredeceğini gösteriyor. Karadeniz Bölgesi’nin birçok ilinde yaşanan iklimsel dalgalanmalar, ani don olayları ve düzensiz yağışlar, fındık verimini doğrudan etkiledi. Ne yazık ki bu yılki rekoltenin, geçmiş yıllardaki ortalamaların yarısına dahi ulaşamayacağı tahmin ediliyor.
Bu tablo elbette bazı riskleri beraberinde getirirken, doğru adımlar atıldığında üretici için büyük bir kazanç fırsatına da dönüşebilir. Ancak burada kritik olan şey, üreticinin bilinçli, sabırlı ve stratejik hareket etmesi.
Fındığın Kaderi Erken Teslimle Belirlenmemeli
Yıllardır yaşanan benzer senaryolar, üretici için adeta ders niteliğinde. Hasadın ardından fındığını hızlıca elden çıkarmak isteyen çiftçiler, genellikle ürünlerini sezon başı düşük fiyatlardan satmak zorunda kalıyor. Oysa fındık gibi dayanıklı ve depolanabilir ürünlerde zamanlama, en az üretim kadar önemlidir.
Bu yıl rekoltenin düşük olması nedeniyle piyasada arz sıkıntısı yaşanması muhtemel. Uzmanlara göre, ürününü sabırla bekleten ve uygun koşullarda depolayan üreticiler için fındık fiyatının 300-350 TL bandına ulaşması olası. Bu da geçtiğimiz yıllara oranla %100’e varan bir gelir artışı anlamına geliyor. Yani bu sezon, acele eden değil, stratejik düşünen kazanacak.
Yerli İşbirlikçilere ve Spekülatörlere Dikkat!
Ancak üreticinin karşısında sadece iklim ya da piyasa dinamikleri yok. Her sezon olduğu gibi bu yıl da bazı fırsatçı çevrelerin erken hasat döneminde düşük fiyattan alım yapmak üzere sahaya indiği görülüyor. Özellikle büyük yabancı firmalar adına hareket eden bazı aracıların, ürün arzını manipüle etmeye çalıştığı, fındığı yok pahasına almak için çeşitli yöntemlere başvurduğu iddiaları gündemde.
Bu süreçte yerli işbirlikçilerin de devreye girdiği, üreticiyi yanlış yönlendiren dedikodularla panik havası yaratmaya çalıştığı ifade ediliyor. Bu gibi durumlara karşı çiftçilerin uyanık olması, doğru bilgiye ulaşması ve tüccarın insafına kalmadan hareket etmesi büyük önem taşıyor.
Depolama ve Kooperatifleşme: Üreticinin En Büyük Güvencesi
Ürünü bekletebilmek için üreticinin elinde yeterli altyapının bulunması gerekiyor. Ne yazık ki Türkiye’de hala birçok üretici, uygun depolama imkanlarına sahip değil. Bu noktada kooperatiflerin ve yerel yönetimlerin üreticiye destek olması, soğuk hava depoları, lisanslı depoculuk ve devlet destekli alım politikalarının devreye girmesi elzem.
Ayrıca Tarım Kredi Kooperatifleri, TMO ve benzeri kurumların devreye girerek üreticiye güvence veren taban fiyat politikaları uygulaması, hem arz-talep dengesini korur hem de piyasa manipülasyonunu önler.
Fındık Sadece Bir Ürün Değil, Milli Bir Değerdir
Türkiye, dünya fındık üretiminin yaklaşık %70'ini karşılıyor. Bu nedenle fındık yalnızca bir gelir kapısı değil, aynı zamanda milli bir zenginlik ve stratejik bir ihracat kalemidir. Böylesine önemli bir ürünün değersizleştirilmesine göz yummak, yalnızca üreticiye değil, Türkiye ekonomisine de büyük zarar verir.
Bu bağlamda çiftçilerimizin bilinçlenmesi, birlik olması ve örgütlü hareket etmesi şart. Üretici ürününün kıymetini bilmeli, gerekirse kooperatifler aracılığıyla ürününü pazarlamalı, tek başına tüccara karşı ayakta kalamayacağının farkında olmalıdır.
Son Söz
2025 fındık sezonu, birçok açıdan sınav yılı olacak. Rekoltenin düşük olması ilk bakışta olumsuz bir tablo gibi görünse de, bu durumu doğru yöneten üreticiler için ciddi bir fırsat penceresi de sunuyor. Ancak bu fırsatın değerlendirilebilmesi için aceleci davranılmamalı, bilgi kirliliğine karşı dikkatli olunmalı ve milli tarım ürünümüz fındığın hak ettiği değeri görmesi için el birliğiyle mücadele verilmelidir.
Unutmayalım: Üretici uyanık olursa, kazanan Türkiye olur.