Mustafa BALBAY


Bana her şey Ergenekon’u hatırlatıyor!

Bana her şey Ergenekon’u hatırlatıyor!


            

Dün sabah iktidar medyasının haber vermesiyle gündeme düşen İmamoğlu iddianamesi saat 15.00 sıralarında kamuoyuna ulaştı. Bu aşamadan sonra belirlenen mahkeme 15 gün iddianameyi inceleyecek, kabulünden sonra yargılama sürecine geçilecek.

 

3 bin 741 sayfalık iddianameyi birkaç saatte okumak elbette mümkün değil. Nasıl ki usul esasın kapısıysa, üslup da iddianamenin ruhunu ortaya koyar. Her şeyden önce daha ilk sayfada “Ekrem İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü” için ahtapotun kolları tanımı yapılması Erdoğan’ın geçen mart, nisan aylarındaki eşsiz benzetmelerini akla getirdi.

 

İddianamenin genel yaklaşımı İmamoğlu’nun 2014’te Beyliküzü Belediye Başkanlığı’nı kazanmasıyla birlikte örgütün faaliyete geçtiği yönünde. Bu yaklaşım İmamoğlu’nun seçimleri kazanmak için attığı her adımın suç faaliyeti sayıldığını gösteriyor.

 

***

 

Dün öncelikle iktidar medyasının yayınlarına baktık. Acaba hiç bilinmeyen yepyeni bir bilgi-belge var mı?

 

Yoktu...

 

İktidar medyası yöneticilerinin iddianameyle ilgili ayrıca bilgilendirildiği, açıklandığı gün “köpürtülmesi” için hazırlık yapıldığı Ankara’da konuşulanlar arasındaydı. İlk saatlerde böyle bir şey göremedik. Hatta önceki gece şöyle bir kulis bilgisi yayılmıştı:

 

- Öyle kişilerin ifadesi ortaya çıkacak ki ortalık allak bullak olacak!

 

Axess Kredi Kartı Başvurunu Yapİlk kez Axess kredi kartına başvur, %0 faizli taksitli avans fırsatlarından yararlan.Akbank

 

Böyle bir ifadeye de rastlamadık. 3 bin 741 sayfalık iddianameyi bir çırpıda kavramanın olanaksızlığını bir kez daha vurgulayıp dikkat çeken genişçe bir bölüme gelelim... Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan’ın tutuklanmasına giden süreci de içine alan bir şekilde şu ortaya atılıyor:

 

- Söz konusu kişiler haklarında soruşturma açılacağını biliyordu. Bu yüzden hazırlık yaptılar.

 

- Avukatlar olası gözaltı sırasında nasıl hareket edileceğine dair bilgiler verdiler.

 

Aylardır vurguluyoruz; 30 Ekim 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Ahmet Özer’e yönelik operasyonda ana hedef İmamoğlu idi. Bunu İmamoğlu’nun kendisi de defalarca dile getirdi. Böyle bir durumda İmamoğlu ve mesai arkadaşları olasılıklara göre hazırlık yapmayacak da ne yapacak?

 

Yine iddianamenin hayli geniş bir bölümünde CHP İstanbul İl Örgütü binasının alınışı var. Burada “para sayma kuleleri” tanımı yer alıyor. İktidar medyasının dilinin iddianameye de yerleştiği görülüyor.

 

CHP’nin 38. olağan kurultayına ilişkin çok sayıda fotoğraf dikkatimizi çekti. Her birinde kırmızı kalemle daire içine alınmış kişiler vardı. Bu kişilerin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle bağlantılı olduğu, İmamoğlu’nun ekibinde yer aldığı vurgulanıyor. Sormak gerekir:

 

İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı olarak kendisinin divan başkanı olduğu bir kongrede “ekibinden” insanlar olmayacak da kim olacak?

 

Yeniden CHP’ye yürüme hazırlığı dikkati çekiyor. Aylar süren “butlan”dan sonra yeni sorun arayışı olabilir!

 

***

 

İddianamenin genel ruhuyla ilgili bu aşamada şunlar söylenebilir:

 

- Siyaset kokan bir metin. Dilinden içeriğine kadar yargı sınırları aşılmış. Masumiyet karinesinin yerini mahkûmiyet karinesi almış.

 

- İktidar medyasının aylar süren iddialarından öte yeni bir durum görünmüyor.

 

- İmamoğlu’nun belediye başkanlığı faaliyetleri, seçim süreci hazırlıkları suç örgütü kurmak şeklinde yorumlanmış.

 

- Kişisel olarak vurgulayabileceğimiz şu:

 

Bana her şey Ergenekon’u hatırlatıyor!

 

Yine telefon tapeleri, yine “asrın davası”, yine gizi tanıklar, yine esrarengiz şemalar...

 

Yazıyı da 15 kişilik gizli tanık listesiyle noktalayalım:

 

Meşe, Doğan, İlke, Çınar, Rüzgar, Maun, Gürgen, Mimoza, Köknar, Sekoya, Zeytin, Martı, Kartal, Şahin, Ladin...

 

Orman kanununu başka nasıl anlatabilirlerdi ki!