Mustafa BALBAY


AKP-MHP-DEM anayasası?!

AKP-MHP-DEM anayasası?!


 

12 Mayıs’ta açıklanan PKK’nin 12. kongre bildirisinin ardından Türkiye yeni bir sürece girdi.

 

O güne dek “terörsüz Türkiye” hedefi için sadece dört kelimenin söz konusu olduğu savunuluyordu:

 

Silahlar gömülecek, örgüt lağv edilecek!

 

Anlaşıldı ki bu dört kelime sürecin sadece kapağıymış. İçinde her şeyden önce yeni bir anayasa varmış!

 

Mayıs ayının ikinci yarısı bu yöndeki yoklamalarla geçti. Salı günkü MHPDEM, dünkü AKP-DEM görüşmeleri, bunlara paralel olarak Erdoğan’ın anayasa açıklamaları dışarıya oldukça net bir fotoğraf veriyor.

 

Görünen fotoğrafta, DEM’in AKP-MHP ile birlikte her iki tarafın istemlerine yanıt verecek, daha doğru anlatımla önümüzdeki seçimde DEM’in Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığının önünü açmasını ve devamında desteklemesini sağlayacak bir arayış var.

 

Bu yolun adı demokratik bir anayasa inşası olmaz. Yukarıda özetlediğimiz durak olur.

 

***

 

Her iki taraf da şunu iyi biliyor:

 

CHP’yi katmadan yeni anayasa zemini oluşturmak zor!

 

CHP buna ne diyor?

 

En son CHP-DEM görüşmesinde CHP top çevirmeden net biçimde düşüncesini iletti:

 

Biz mevcut anayasaya uymayan bir anlayışla yeni anayasa yapmayız!

 

DEM heyeti, demokratikleşme adımlarının öneminden söz edince de yanıt şu oldu

 

- Belediye başkanlarımız tutukluyken, kayyum uygulaması sürerken, operasyonlar bütün hukuksuzluğuyla devam ederken hangi demokratikleşme!

 

CHP’nin bu zemini değiştireceğini sanmıyoruz!

 

DEM kendi içinde elbet muhasebesini yapıyordur.

 

Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in tutuklanmasıyla başlayan İBB operasyonlarının en önemli ayağı CHP’nin İstanbul’da DEM’le kent uzlaşısı yapmasıydı. AKP bu uzlaşının DEM ayağıyla tam demokrasi, yeni anayasa pazarlığı yapıyor, CHP ayağını hiçbir ahlaki, insani, hukuki değer tanımadan yerden yere vuruyor!

 

Bu tablo AKP-MHP’nin şöyle bir özlem içinde olduğunu gösteriyor:

 

Terörsüz ve CHP’siz bir Türkiye!

 

Bugün DEM içinde aktif siyaset yapanların üç kuşak gerisine gitseniz üçte biri CHP’li çıkar!

 

Bu anlamda DEM tabanı ile tavanı arasında da tam bir görüş birliği olmadığını söylemek abartı olmaz!

 

Saray’ın penceresinden bakınca şimdiden 10 anayasa hukukçusu bulunmuş, çalışmalar başlamış. Bu konuda bilgi verirken “Benim yeniden aday olmak gibi bir derdim yok” dedi. Bunu Saray dilinden Türkçeye şöyle çevirebiliriz:

 

- Ben adaylık istemem, anayasaya koyun!

 

Zaten AKP’den sesler korosu, “Bizim ilk işimiz, başlıca işimiz tekrar aday yapmak” nakaratına başladı bile.

 

Saray açısından bu gidiş yeni anayasa ile sonuçlanmasa bile DEM yanlarında dursun yeter!

 

DEM istediklerini almadan kayıtsız şartsız Cumhur’la olur mu?

 

Olmaz.

 

Pilav daha çok su kaldıracak.

 

***

 

Bütün bu değerlendirmelerden bağımsız olarak vurgulayalım; MHP-DEM diyaloğu ülkemiz için iyidir. Meclis çatısı altındaki iki partinin aracısız konuşması ülke yararınadır. Buradan çıkanların artıları eksileri elbette tartışılır, biz de kendi penceremizden görüneni paylaşırız.

 

Gündemde bir konu daha var:

 

Meclis Başkanlığı seçimi!

 

Önceki pazar Bahçeli, acil komisyon kurulsun, 100 kişilik olsun gibi öneriler getirince TBMM Başkanı Kurtulmuş, “Önce silahlar bırakılır, sonra bunlar konuşulur” demişti.

 

Bu durum MHP’de soğuk duş etkisi yapmıştı. Hatta Meclis Başkanlığı seçiminde oy vermeme olasılığına kadar gitmişti!

 

Dün Kurtulmuş, Bahçeli ile görüştü. İlk açıklamalar köprünün kurulduğunu gösteriyor.

 

Salt bu olay bile önümüzdeki dönem AKP-MHP hattının da sıfır sorunla devam etmeyeceğini ortaya koyuyor!