Semra DOST


Asgari Ücretle hesaplar bir türlü tutmuyor…

Asgari Ücretle hesaplar bir türlü tutmuyor…


 

Her ayın başında banka hesabımıza yatan 14 bin liralık asgari ücret, daha cüzdana girmeden buharlaşıyor. Evde bir liste yapıyoruz: "Bu hafta ne alacağız, ne kadar harcayacağız?" Fakat pazara ya da markete çıktığınızda, o listenin bir anlamı kalmıyor. Çünkü artık ihtiyaçlar değişmedi, fiyatlar değişti. Üstelik öyle az buz da değil… Üç haneli fiyat etiketlerine alıştık; artık gramla almak, tane ile saymak zorunda kalıyoruz.

 

Geçtiğimiz hafta semt pazarına gittik. Şöyle taze bir sebze, birkaç meyve alalım dedik. Kilosu 70-80 TL olan domates, biber, patlıcan... Elimizi uzatırken elimizi geri çeker olduk. Tereyağ ve peynir desek, artık "lüks tüketim" listesine geçti. Pazardan çıkarken cebimizden en az 1500-2000 lira gittiğini fark ettik. Ve ne yazık ki filelerimiz hâlâ yarım dolu.

 

Market alışverişi mi? O zaten başlı başına bir sorun. 30’lu yumurta kolisi 199 TL. Zeytinyağını artık market reyonunda sadece bakmak için geçiyoruz yanından; 5 litresi ortalama 350 TL. Şeker, pirinç, bulgur, su… Bunlar mutfakta her evin temel ihtiyaçları ama aldıkça korkuyoruz. Her hafta 2-3 bin lira daha harcıyoruz sadece mutfağı döndürebilmek için.

 

Ayda dört hafta var. Bu basit matematiğe göre yalnızca gıda için yaklaşık 10 bin liraya yakın bir harcama yapıyoruz. Peki ya diğer masraflar? Eviniz kiraysa, zaten maaşın önemli bir kısmı ilk günden kesiliyor. Bir de çocuğunuz varsa, okul masrafları, servis, kırtasiye, forma, yemek derken, işin içinden çıkmak daha da zorlaşıyor.

 

Henüz doğal gaz, elektrik, su, temizlik ürünleri, internet gibi zaruri giderleri saymadık bile. Çamaşır suyu, deterjan, sabun… Bunlar bile artık market raflarında "düşünerek alınması gereken" ürünler haline geldi. Eskiden promosyon kollardık, şimdi temel ihtiyaçlarımızı liste dışı bırakıyoruz.

 

Böylesi bir tabloda, "Asgari ücretle nasıl geçinilir?" sorusu artık sadece ekonomik bir sorgulama değil; bir hayatta kalma mücadelesinin özeti oldu. Sadece hesap-kitap yaparak, sadece daha dikkatli alışveriş yaparak geçinmek mümkün değil. Çünkü ortada hesapla açıklanamayacak kadar büyük bir denge bozukluğu var.

 

Ya biz hesap bilmiyoruz, ya da birileri çok rahat geçiniyor. Ve bu fark her geçen gün daha da açılıyor.