12 Mayıs PKK bildirisinin ardından iktidar kanadından gelen açıklamalara “istihbarat birimleri” de eklendi!
Geçen hafta sonu merkez medyanın hemen tümünde “İstihbarat kaynaklarının verdiği bilgiye göre” diye başlayan beş aşamalı plan açıklandı.
Sürecin zaten MİT’olojik bir boyutu vardı. Söz konusu açıklamalarla daha net bir hal aldı.
Beş aşama şöyle:
Birinci aşama, Erdoğan’ın Ahlat’taki iç cephe vurgusu ile başladı. Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’deki çağrısı ile noktalandı.
İkinci aşama, Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı ile başladı. 12 Mayıs PKK bildirisi ile noktalandı.
Şimdi üçüncü aşamadayız. Bu evrede silahlar bırakılacak, infaz yasası düzenlemesiyle cezaevlerindeki hasta ve yaşlılar bırakılacak, İmralı’nın koşulları iyileştirilecek.
Dördüncü aşamada demokratikleşme adımları kapsamında yasal düzenlemeler yapılacak.
Beşincide, sosyal ve psikolojik bütünlük sağlanacak.
Bunlara pazar günü Bahçeli’nin, “Meclis’te tüm partilerin katılımıyla 100 kişilik komisyon kurulsun” bildirisi ve Öcalan’ın, “Kardeşlik hukuku içinde yeni sözleşme yapalım” mektubu eklendi.
***
Olanlar Cumhur İttifakı’nın başından beri ısrarla vurgulandığı “Pazarlık yok” söylemini boşa düşürüyor. Bütün merkez medya aynı anda “istihbarat” kaynaklı haberi verdiğine göre, artık saklamanın gereksiz olduğu yeni bir evreye girdik.
Terörsüz Türkiye, terörsüz bölge bütün sağduyulu insanların özlemidir.
Daha önce on kez denenmiş, “eve dönüş”, “barış süreci”, “kardeşlik açılımı” gibi adlarla, büyük beklentiyle başlatılan süreçlerin hiçbiri istenen sonucu vermedi. İktidar son denemenin öncekilerden çok farklı olduğunu vurguluyor. Bizce de öyle. İki nedenle...
Birincisi, önceki uygulamalarda önce yasa çıktı, sonra uygulama başladı. Genellikle böyleydi. Şimdi önce yola çıkıldı, yasal düzenlemeler arkadan gelecek!
İkinci benzemezlik şu:
Terörsüz ve CHP’siz Türkiye!
Bahçeli’nin Öcalan’ı Meclis’e davet etmesiyle CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in tutuklanması arasında bir hafta fark var.
İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla ÖcalanPKK iletişiminin hızlanması da at başı gitti.
Şimdi üçüncü evrenin ilerlemesiyle CHP’ye yönelik operasyon da başa baş gidiyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı CHP iddianamesini tamamladı. CHP kurultaylarının iptali ile ilgili ayrı ayrı açılan davalar birleştirildi. Son anda bir değişiklik olmazsa 26 Mayıs Pazartesi günü ilk duruşma var. Dava için CHP içindeki bütün fay hatlarına enerji gönderildi. 38. kurultayı kaybedenlerin umutlanacağı haberler dolaştırılıyor! Sanki “Hazırlanın” dendi!
Hedef şu:
CHP’nin bu yazı kendi içinde adeta boğuşarak geçirmesi.
Böylece şunu diyecekler:
-Bizim CHP ile uğraştığımız yok. Bakın onlar kendi içinde birbirini yiyor!
Konunun bu yanını daha ileri götürmeyelim. Yolda değişik bakışlar olabilir.
***
CHP’siz bir Türkiye derken elbette CHP’nin tümüyle ortadan kaldırıldığı bir Türkiye’den söz etmiyoruz.
Erdoğan hayalini söyledi zaten:
-CHP İmamoğlu’nu unutsun, Türkiye gündemine dönsün!
Bu tutar mı?
İktidar için tutup tutmaması önemli değil, Erdoğan’ın yeniden seçilmesi önemli!
Beş aşama deniyor ya... Altıncı aşama da şu:
Seçimlere Cumhur İttifakı’nın kazanacağı bir iklimde gitmek!
Saray’daki hesabın sahaya uyması zor. Pazar günü Merzifon Belediye Başkanı Alp Kargı’nın 8’incisini düzenlediği kitap fuarında yurttaşlarla söyleştik. Bir Merzifonlu şunu söyledi:
“Turpla olmadı, şimdi ahtapotla deniyorlar...”
İşin mizahı başlamış!