Bir arkadaşıma Vakko’dan eşarp alayım dedim, 12 bin lira denilince vazgeçtim. Asgari ücretli bir aylık geliri ile iki tane eşarp alamıyor.
Kofana lüferin biraz büyüğüdür. Daha büyüğüne sırtı kara denilir. İnternetten sipariş verirseniz, bir kofana 1950 liradır. Asgari ücret 22 bin 105 liradır ve asgari ücretle çalışan birisi, bir aylık ücretleri ile ancak 11 kofana satın alabiliyor.
Başka bir ifade ile asgari ücretli bir ay boyunca 11 kofanaya çalışıyor. Aynı asgari ücretli ailesi 4 kişi ise ve kazara bir balık lokantasına giderse bir öğün yemek için bir aylık ücretini vermek zorundadır.
Balık hal fiyatlarına bakarsanız, İzmir Balık Hali’nde aynı kofana fiyatı 300-400 lira arasındadır. Piyasada 5 kat daha fazla fiyatına satılıyor.
1960 yıllarda fakültenin ilk sınıfında Kadırga Talebe Yurdu’nda kaldık. Paramız olmayınca 25 kuruşa iri bir palamut alırdık. Bir teneke üstünde fırına verirdik ve karnımızı doyururduk.
Medyada insanların balık yemek için Ege’de Yunan adalarına gittiklerini okuyoruz.
Hem balık fiyatları tavan yaptı, hem de halk yoksullaştı ve alım gücü düştü. O kadar ki, Türkiye 2021 kur şokundan önceki yıllarda böyle bir yoksulluk yaşamamıştı.
Dr. Asistanken, 50 bin lira peşin ayda 2500 lira taksitle toplam 105 bin liraya Renault araba aldım. Maaşımla hem geçindim hem de taksit ödedim. Bugün bir asistanın yalnızca maaşı ile bir araba alması imkansızdır.
Tanıdığım Rahmetli bir profesör, 1980 öncesi haftanın bir günü Sakarya Üniversitesine, bir günü de Bursa’da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi patronajında kurulan (O zaman YÖK yoktu ve bir fakülte başka bir fakültenin patronajında kurulabiliyordu) iktisadi ve idari bilimler fakültesine derse giderdi. Bu iki fakülteden aldığı ek ders ücretleri ile kendi maaşına dokunmadan konut aldı ve taksit ödedi.
Emekliler için de benzer örnekler verilebilir.
Teknik olarak gelir dağılımını ölçen gini katsayıları ile nüfusun en zengin ve en yoksul yüzde 10 ve yüzde 20’lik dilimleri arasındaki farkın artması da gelir dağılımın aşırı bozulduğunu gösteriyor.
Asgari ücretli için balık lokantası ve lüks lokantalar yasak mekanlar iken, şimdi bu mekanlara eskisinden daha fazla müşteri gidiyor. Bunun bir nedeni zenginlerin daha zengin, yoksulların daha yoksul olması, bir diğer nedeni ise yeraltı ekonomisinin ve rüşvet müessesesinin yaygınlaşmış olmasıdır.
Bir ülkede yoksulluğun artması ve gelir dağılımının aşırı bozulması ekonomik ve sosyal istikrarı bozar. Söz gelimi;
- Geçim derdine düşen çalışanların verimliliği düşer. Düşük verimlilik maliyet ve fiyat artışı demektir.
- Lüks mal üretimi ve kitlesel mal üretimi olarak ikili piyasa yapısı oluşur. Kapasite kullanım oranı düşer.
- Yoksulların eğitime ve sağlığa ulaşması zorlaşır, fırsat eşitsizliği doğar, toplumda kastlaşma olur.
- Toplumsal huzursuzluk artar. Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar.
- Suç oranları artar.
Ekonomik ve sosyal istikrarın bozulmasını, sıcak para bularak önleyemezsiniz. Yalnızca para ve faiz politikası ile, kuru bastırarak önleyemezsiniz. Yalnızca tahminlere dayanan ve hiçbir zaman tutmayan orta vadeli programla da önleyemezsiniz.
Ekonomik ve sosyal istikrar için önce iktisatçıların sahaya inmesi gerekir. Ekonomik ve sosyal planlama yapılması gerekir. İstikrar programı hazırlanması gerekir. Daha da önemlisi demokratik ve hukuki güven alt yapısının oluşturulması gerekir.