Osman DOST


Birlikte Güçlüyüz, Yeter ki Doğru Adımları Atalım

Birlikte Güçlüyüz, Yeter ki Doğru Adımları Atalım


 

Zaman zaman her ülke ekonomik krizlerle karşı karşıya kalabilir. Bu durum, sadece dış faktörlerin değil, aynı zamanda içeride yapılan hataların da bir sonucu olabilir. Türkiye olarak, şu an içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntılar da hem dış etkenlerin hem de yıllardır biriken yapısal sorunların etkisiyle oluşmuştur. Ancak bu durum umutsuzluğa kapılmamızı gerektirmez. Tarihimiz, zor zamanlarda gösterdiğimiz direniş ve dayanışma örnekleriyle doludur. Bugün de aynı birlik ve kararlılıkla hareket edersek, çok daha güçlü bir şekilde ayağa kalkmamız mümkündür.

 

Her şeyden önce ülkemiz, işgal yıllarındaki zor koşullardan bile çok daha iyi bir durumda. Bu potansiyelin farkına varmalı ve topyekûn bir kalkınma seferberliği başlatmalıyız. Bunun için ilk adım, kamuda liyakat esaslı bir sisteme geçmek olmalıdır. “İşe göre personel” anlayışı benimsenmeli; her birey, becerisine ve uzmanlık alanına göre görev almalıdır. Verimliliği artıracak bu yaklaşım, kamu yönetiminde uzun vadeli bir reform sürecinin temelini oluşturacaktır.

 

Özellikle kırsal kalkınma konusunda somut adımlar atılmalıdır. Köylere yeniden kadrolu ziraat ve kimya mühendisleri atanmalı, köy okulları tekrar eğitime açılmalıdır. Taşımalı eğitim, pek çok köyde eğitimin niteliğini düşürmüş ve köy yaşamını zayıflatmıştır. Oysa ki köy okulları, sadece eğitim kurumu değil, aynı zamanda birer sosyal merkezdir. Toprağın verimini artırmak için düzenli toprak analizleri yapılmalı, çiftçiye ucuz mazot, gübre ve ilaç desteği sağlanmalıdır.

 

Bununla birlikte, üretime dayalı bir ekonomik model benimsenmeli, yıllardır atıl durumda kalan fabrikalar yeniden faaliyete geçirilmelidir. Sanayi yatırımları desteklenmeli, özellikle katma değeri yüksek ürünlere yönelerek ihracat artırılmalıdır. Bu noktada Devlet Planlama Teşkilatı yeniden aktif hale getirilmeli, yatırımlar ihtiyaç önceliğine göre planlı bir şekilde yönlendirilmelidir.

 

Gıda üretimi, mutlaka ziraat ve kimya mühendislerinin denetiminde yapılmalı; böylece ürünlerin kalitesi artırılarak ihracatta iade oranı en aza indirilmelidir. Uluslararası pazarlarda güven kazanmak için kaliteli ve sürdürülebilir üretim şarttır. Bunun yanı sıra, yargı bağımsızlığına dair tüm soru işaretlerini ortadan kaldıracak kapsamlı adalet reformları yapılmalı; hukuk devleti ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalınmalıdır.

 

Şeffaflık, kamu güveninin yeniden inşasında kilit rol oynamaktadır. İhalelerde davet usulü yerine kapalı zarf yöntemi tercih edilmeli, kamu kaynaklarının nasıl kullanıldığı net biçimde denetlenmelidir. Yolsuzluk, rüşvet ve adam kayırma devri sona erdirilmedikçe, halkın devlete olan güveni sağlanamaz. Mülakat sistemi, özellikle stratejik devlet görevlerinde belki gerekli olabilir; ancak bu süreçler de şeffaf şekilde, kamera kaydıyla yürütülmelidir.

 

Sağlık ve eğitim alanlarında temel altyapıların güçlendirilmesi de bir başka öncelik olmalıdır. Kapatılan askeri okullar ve hastaneler yeniden hizmete açılmalı, özellikle ordunun hiyerarşik yapısı tekrar işler hale getirilmelidir. Güçlü bir ordu, sadece savunma değil, aynı zamanda ülkenin güvenlik algısının temel dayanağıdır.

 

Sonuç olarak, Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal sorunları aşması mümkündür. Bunun için ihtiyaç duyduğumuz şey, doğru politikalar, liyakate dayalı yönetim, üretim odaklı ekonomi ve toplumsal dayanışmadır. El ele verdiğimizde, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir zorluk yoktur. Yeter ki yönetenler samimi olsun, halk inansın, devlet çalışsın.