Murat AĞIREL


Bu hukuk mu, hesaplaşma mı karar verin

Bu hukuk mu, hesaplaşma mı karar verin


 

Türkiye, son yıllarda en garip hukuk süreçlerinden birine daha tanıklık ediyor.

 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ve bazı CHP’li belediyelere yönelik yürütülen “rüşvet” soruşturmasında altıncı dalga operasyon tamamlandı.

 

Gözaltılar yapıldı.

 

Tutuklamalar gerçekleşti.

 

Dosyalar hazırlanıyor.

 

Ama ortada hâlâ hukuken izaha muhtaç ciddi soru işaretleri var.

 

Kim bu dalgadan nasibini aldı?

 

-Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün

 

- Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara

 

- Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin

 

- Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar

 

- Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe

 

Bunlar tesadüf mü?

 

Hiç sanmıyorum!

 

Operasyonun dayandığı temel, etkin pişmanlıktan yararlanan bir iş insanının ifadeleri...

 

İfadede ne var?

 

Kişi diyor ki:

 

“Ben belediyelerden iş alabilmek için şu tarihlerde şu kişilere rüşvet verdim.”

 

Peki bu ifadelerin altında belge var mı?

 

Yok.

 

Para transfer kaydı var mı?

 

Yok.

 

Görüşme kaydı, yüz yüze temas?

 

O da yok.

 

Var olan tek şey: Bir iş insanının defalarca verdiği “tek taraflı” ifadeler ve iddialar.

 

Bunlarla onlarca belediye başkanı ve yönetici hakkında gözaltı ve tutuklama kararı çıkarılıyor. Verilen cevapların, sunulan lehte delillerin ise bir anlamı yok.

 

Dosyalardan biri de Gaziosmanpaşa Belediyesi.

 

Başkan Hakan Bahçetepe daha koltuğa oturmadan önceki bir işlem gerekçe gösterilerek tutuklandı.

 

İddiaya göre, belediye sınırları içindeki bir AVM ve akaryakıt istasyonu için BEDAŞ kazı izni alınırken rüşvet verilmiş.

 

Şimdi dikkatle okuyun:

 

- BEDAŞ başvurusu tarihi: 27 Mart

 

- Belediye meclisine sevk tarihi: 1 Nisan

 

- Hakan Bahçetepe’nin mazbata ve göreve başlama tarihi: 5 Nisan

 

Yani başkanın göreve gelmediği bir dönemde yapılan işlem, göreve geldikten sonra kendisine mal ediliyor.

 

Belediyede o dönemde kim var?

 

AKP’li başkan ve kadrosu...

 

İzin yazısını kim imzalamış?

 

AKP’li bürokratlar.

 

Peki neden tutuklanan kişi CHP’li yeni başkan?

 

Çünkü mesele hukuk değil, siyaset.

 

Sırada daha vahimi var.

 

Etkin pişmanlıktan yararlanan iş insanı, sadece CHP’li belediyelerden değil;

 

- Bahçelievler Belediyesi’nden,

 

- Isparta Belediyesi’nden,

 

- AKP’li başka birçok belediyeden ve kamu kurumlarından yüksek bedelli işler aldığını beyan ediyor.

 

Peki bu belediyeler hakkında herhangi bir soruşturma başlatıldı mı?

 

Hayır.

 

İfadeler neden sadece CHP’li belediyeler için dikkate alınıyor?

 

Bu durum hukuka güveni zedeliyor, seçilmişlere olan saygıyı yerle bir ediyor.

 

Gelelim tutuklananlardan Elif Atayman’a...

 

Medya AŞ’nin eski genel müdürü.

 

Tutuklandı.

 

Ailesi tam da bayram ziyareti yapacakken cezaevi değiştirildi.

 

Ne avukatları ne aile üyeleri yerini öğrenebildi. Saatlerce hangi cezaevine gönderildiği araştırıldı.

 

Sonunda Afyon’da olduğu ortaya çıktı.

 

Afyon... İstanbul’dan otobüsle 8.5 saat uzaklıkta.

 

Hukuk, aynı zamanda bir vicdan meselesidir.

 

Tutuklama, bir cezalandırma aracı değildir.

 

Hüküm verilmemiş kişiyi, kaçma ve delil karartma riski yokken hapse atmak, cezalandırmanın başka bir biçimidir.

 

Gaziosmanpaşa’da meclis çoğunluğu AKP’de.

 

Görevden uzaklaştırılan başkan yerine biri seçilecek.

 

AKP şimdi bir fırsatla karşı karşıya.

 

“Milletin iradesi” lafı dilden düşmüyordu ya...

 

Eğer samimilerse, eğer gerçekten demokrasiye saygılılarsa, seçilen partinin bir meclis üyesini vekil yapsınlar.

 

Yoksa her şey sadece sözde kalır.

 

İktidar kesiminin ağzındaki “Çok delil var geliyor, gelecek” laflarına rağmen ortada itirafçıların doğru mu yalan mı belli olmayan sözlerinden başka bir şey yok.

 

İktidar, Yunan mitolojisindeki Atlas’a döndü.

 

Bu operasyonlar sonucunda kendi kendisini gökkubbeyi taşımakla cezalandırdı.

 

Şimdi o gökkubbenin altında kalacak mıyız kalmayacak mıyız?

 

Adaletin, vicdanın ve dayanışmanın hâkim olduğu bayramlarda buluşmak dileğiyle..