Geçen günkü yazımda Bursa Şehir Hastanesi’yle ilgili bir yolsuzluk dosyasının kapağını aralamıştım.
Bugün ise o dosyanın içinden çıkan detaylar, yalnızca kamu kaynaklarının nasıl hoyratça kullanıldığını değil, aynı zamanda denetim mekanizmalarının nasıl devre dışı bırakıldığını da gözler önüne seriyor.
Bursa KOM’a gelen bir ihbar ile başlayan ve polisin titiz çalışması sonucu ortaya çıkan yolsuzluk aslında sadece buz dağının görünen kısmı.
Zira yazım yayımlandıktan sonra bana ulaşan mesaj ve mailler bu durumun tesadüf olmadığını, aslında tüm hastanelere sirayet etmiş bir sorun olduğunu gözler önüne seriyor.
Şahıslar hakkında hazırlanan iddianame ve Sağlık Bakanlığı müfettişi raporundan olayı anlatmaya devam edelim.
Hastane personeli tarafından depodan çıkarılan, hastalar üzerine sahte kullanım kayıtları oluşturulan medikal ürünlerin satıldığı özel şirketin sahibi C.I. ifadesinde ürünleri D.B. isimli kişiden aldığını ifadesinde açıkça ikrar etmiş.
C.I. isimli medikal firma sahibinin deposunda ve aracında yapılan aramalarda ele geçirilen 346 kalem tıbbi ürünün 162 kaleminin Bursa Şehir Hastanesi’ne ait olduğu tespit edilmiş.
İfadelerde çok ilginç kısımlar da var. Ki hastanelerin nasıl ticarethaneye dönüştüğünü anlamamız için önemli olduğunu düşünüyorum.
Mesela hastanede veri giriş elemanı olarak çalışan ve şüpheli olarak ifadesi alınan kişi; öz dayısı ile hastane çalışanı ve şüpheli olan C.G’nin 2023 yılında hastane içinde pastane açtıklarını, yine C.G. ve baş şüpheli D.B’nin ortak araba yıkama yeri olduğunu beyan etmiş.
Kim şampiyon olur?
Arif Kızılyalın: Kim şampiyon olur?
Cumhuriyet
Müfettişin tespitine göre de H.S. isimli personelin 4.6 milyon TL, T.S. isimli personelin yaklaşık 7.6 milyon TL ve diğer personelin verdiği kamu zararının tespit edilebilen kısmının 12.4 milyon TL olduğu raporda belirtilmiş. C..I isimli kişinin D.B’den aldığı ürünlerinde sadece WhatsApp ekran görüntülerinden yapılan değer tespitinin 2.5 milyon TL olduğu belirtilmiş.
Yine müfettiş raporunda aslında hastane çalışanlarının D.B. hakkında bilgi sahibi olduğu ve yetkilileri uyardığı da görülüyor. Yetkililer bununla ilgili belge ve delil istiyor. Israrlı beyanlar sonrasında ise yeri değiştirilmek isteniyor ancak bu seferde personel eksikliğinden boşluk oluşmaması nedeniyle gerçekleştirilemiyor.
Başhekimin ifadesinde de il sağlık müdürü F.Y’nin kendisini aradığını eczacı Y.A’nın hırsız olduğunu ve bu kişilerin yönlendirmesi ile bazı ilaç ve tıbbi malzemelerin başka hastanelerde çıktığını bildirdiğini söylüyor.
Devamında kamu hastaneleri başkanı Dr. S.M. de ilgili şahsın pandemi sürecinde kaçak ilaç ticaretinden 100 bin dolar kazandığını iddia ediyor.
Dahası başhekim yine bu dönemde yaklaşık 1000 adet Covid19 aşısının kaybolduğunu ve soruşturma açıldığını mali değerinin ilgili kişilere rücu ettiğini ileri sürüyor. Eczacı Y.A’nın rücu eden miktar karşılığında Dr. S.M’ye gazlı bez verme teklifinde bulunduğunu beyan etmiş.
Bunları incelerken İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu’nun 2024 yılında Sağlık Bakanlığı bütçe görüşmeleri sırasında resmi kayıtlara geçen konuşmasını ve sorularını da dinledim.
Türkoğlu, Bursa Şehir Hastanesi’ndeki yolsuzluğun 6-7 yıldır devam ettiğini, yolsuzluğun 400 milyon TL olduğunu, yöneticilere ise hiçbir şey olmadığını belirtmiş. Bunun nedeni “Menzil şeyhlerinin dizinin dibinde oturması mı” diye sormuş ve sağlık bakanına bir fotoğraf gösterip teslim etmiş.
Fotoğraf ve ayrıntılar 21 Kasım 2024 tarihli yerel Bursa Arena sitesinde de yer almış.
Bu konunun üzerine gitmeye devam edeceğim.
Biliyorsunuz sahte ilaç ve hastanelerden sahte reçeteler ile alınıp piyasaya sürülen ilaçlar ile ilgili onlarca yazı yazdım. Yazmaya da devam edeceğim.
Kamu kaynaklarının nasıl kime peşkeş çekildiğini belgeleyerek yetkilileri uyarmaya devam edeceğim.
Zira bu olaylar sanmayın ki münferit... Denetimden uzak istedikleri gibi at koşturan bürokratlar oldukça kimbilir haberimizin olmadığı ne kamu zararlarını cebimizden karşılamaya çalışıyoruz.