Osman DOST


Cepte Para Yoksa "Visa" Var: Semt Pazarlarında Kredi Kartı Gerçeği

Cepte Para Yoksa "Visa" Var: Semt Pazarlarında Kredi Kartı Gerçeği


 

Ekonomik krizin etkisi toplumun her kesiminde derinlemesine hissediliyor. Eskiden yoksulluğunu dile getirmekten utanan insanlar, artık açıkça ve çekinmeden "Açım, param yok" diyebiliyor. Çünkü bu, artık bireysel bir mesele değil; toplumsal bir gerçeklik haline geldi.

 

Bu tabloyu en net şekilde görebileceğimiz yerlerin başında semt pazarları geliyor. Uzun yıllar boyunca nakit para ile alışveriş yapılan pazar yerlerinde artık "Visa geçerlidir" tabelaları dikkat çekiyor. Eskiden sadece büyük alışveriş merkezlerinde görmeye alışık olduğumuz kredi kartı kullanımı, bugün pazarcı tezgâhlarında bile yaygın hale geldi.

 

Semt pazarları, süper marketlere göre hâlâ daha uygun fiyatlar sunuyor. Üstelik ürünler genellikle daha taze ve çeşitlilik açısından daha zengin. Ancak bu avantajlar bile fiyat artışlarının önüne geçememiş gibi görünüyor. Günümüzde meyve-sebze fiyatları cep yakıyor. Şeftali ve zerdali 80 ila 100 TL arasında değişiyor. Muz 100 TL, elma ise 100-120 TL arasında satılıyor. 50-60 TL’nin altında ürün bulmak neredeyse imkânsız hale geldi.

 

Durum böyle olunca halk, alışveriş yapmak için cebinde nakit aramak yerine kredi kartına yöneliyor. Pazarcı esnafının çoğunun tezgâhında "Visa geçerlidir" yazısını görmek artık şaşırtıcı değil. Çünkü hem alıcı hem satıcı için bu bir zorunluluk haline geldi. Tüketici temel ihtiyaçlarını karşılamak için kredi kartına yüklenirken, esnaf da satış yapabilmek adına bu yöntemi benimsemek zorunda kalıyor.

 

Ekonomik tablo iç açıcı değil. Artan enflasyon, düşen alım gücü ve hayat pahalılığı karşısında toplum, ayakta kalabilmek için yeni yollar arıyor. Ne yazık ki bu yolların başında borçlanmak geliyor. Bugün pazarda bile kredi kartı ile alışveriş yapılması, aslında hepimizin içinde bulunduğu ekonomik çıkmazın sessiz bir çığlığı.

 

Eskiden sadece alışveriş merkezlerinde "Visa geçerlidir" tabelaları görürdük; bugün semt pazarlarında bile aynı manzara karşımıza çıkıyor. Artık "nakit geçmeyen" bir ekonomik düzenin içindeyiz. Belki de en acı olanı, bu duruma alışmak zorunda kalmamız.