Konuk YAZAR


CHP, neyi daha iyi yapar?

CHP, neyi daha iyi yapar?


CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Sultangazi’de yaptığı konuşmada, “Elbette terörsüz bir Türkiye istiyoruz ama terörsüz ve demokratik bir Türkiye istiyoruz. Ama bir yandan birileri ‘barış’ diyecek, bir yandan üç belediyemiz, DEM’in 10 belediyesi toplam 13 belediye kayyımla yönetilecek. Kürtlerin belediye meclislerine girmesi suç sayılacak. Kent uzlaşısından tutuklular hala içeride olacak. AYM kararına göre Tayfun Kahraman hapiste duracak. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına göre Selahattin Demirtaş, Osman Kavala içeride olacak; siyasi tutsaklar içeride olacak. Bir tarafta zulüm, bir tarafta barış olmaz. Bir tarafta haksızlık, bir tarafta hakkaniyetli bir iş olmaz. Kendi cesaret edemediği işi başkasına yaptıran Erdoğan denen kişi; ya hükümet gibi hükümet ol, ya da yapamıyorsan getir sandığı, yapacaklar göreve hazır diyorum.” dedi.

Bu konuşmayla Özgür Özel, Abdullah Öcalan’ın ayağına Meclis’ten heyet göndermeye karşı olmadığını ancak bu konudaki sorumluluğu Devlet Bahçeli’nin değil, Erdoğan’ın üstlenmesi; üstlenemeyecekse, seçime gitmesi gerektiğini, seçim sonunda gerekeni kendilerinin yapacağını söylemiş oldu.

***

Gazeteci Bahadır Selim Dilek, 12punto.com.tr’de yayınlanan “1991 travması; aynı eşik, aynı tuzak!” başlıklı yazısında, önemli bir hatırlatma yaptı ve özetle şöyle dedi:

“1991 yılı... SHP lideri Erdal İnönü, 20 Ekim'de yapılan genel seçim öncesinde Kürtçülerin yeni partisi HEP’le ittifak kurdu, HEP’li bağımsız adayları SHP listesinden Meclis’e taşıdı.

1991 seçimleri SHP’ye kısa vadede Meclis aritmetiği açısından kazanç sağladı ama orta vadede partinin omurgasını kıran zincirleme tepkimeye neden oldu. Doğal olarak parti tabanı bunu kaldıramadı. Parti, içeriden çatırdamaya başladı. İlk fatura üç yıl sonraki yerel seçimlerde çıktı.

1989’da esen ‘SHP rüzgârı’ 1994’te yerini adeta fırtınaya bıraktı. Bu fırtına partiyi savurdukça savurdu.

İstanbul, Ankara, Adana, İzmir…

Elindekileri teker teker kaybetti.

Özgür Özel, son haftalarda İmralı konusunda yaptığı açıklamalarda söylemini çok dikkatli kurgulamış olsa da ‘Gündeme gelirse hayır demeyiz’ çizgisinde durduğu görülüyor.

Anlaşıldığı kadarıyla amacı, Kürt seçmeni yerel seçim başarısına katkı yapmış bir müttefik olarak yanında tutmak; aynı zamanda partiyi ‘Kürt meselesinin demokratik çözümünde’ yeniden bir adres haline getirmek.

Atlantik ötesinden ittirilen bu stratejiyi fena halde benimsemiş olduğu ortada.

Bugün CHP'nin aldığı ya da almadığı siyasi pozisyon, doğrudan Türkiye'nin bekası ile ilgili.

Ayrıca İmralı konusunda verdiği her sinyal, iktidarın elinde bir algı mühendisliği malzemesine dönüşebilecek nitelikte.

CHP, tarihin bu eşiğinde atacağı her adımı iyice ölçüp biçmek zorunda, özellikle de İmralı heyeti meselesinde. Buna yeşil ışık yaktığı andan itibaren geri dönüşü olmayan bir yola gireceğini bilmesi gerekiyor, faturasının son derece ağır olacağını da!”

***

CHP, genel başkan düzeyinde bu tutumu takınmakla, “Ne mutlu Türküm diyene” sözüyle ifade edilebilecek cumhuriyetin kuruluş felsefesine, AKP, MHP ve devletin kurumlarını yönetenler gibi artık inanmadığını açıklamış oldu.

Yıllar önce uyardığım gibi “Ulus devleti kuranlardan sonra gelenler, ‘ulus her gün yeniden doğar’ kabulüne göre her gün ulus bilincini geliştirmek yerine, etnik unsurlar üzerinden siyasi istismar yapa yapa, binanın çimentosunu eritti. Şimdi ise temelleri sökmeye çalışıyorlar!

***

Yine Avukat Gülseren S. Aytaş yıllar önce bu sütundan hatırlatmıştı ki “1-2 Kasım 1922’de Birinci Meclis’in çıkardığı Saltanatın Kaldırılmasına Dair Kanun’da, Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu ve sahibi olan Türk milletinin egemenliği padişahtan aldığı, Osmanlı İmparatorluğu’nun yerine yeni ve milli bir Türk devleti kurulduğu izah edilmekte, Türkiye’nin ortaklık devleti olarak kurulmadığı, egemenliğin asla bölüşülmediği, Türkiye’nin milli bir Türk devleti olduğu ifade edilmektedir. Birinci Meclis kararıyla sabittir ki bu esas, devletimizin temel ilkesidir; hiçbir suretle değiştirilemez.”

O kanunun sonunda, “Osmanlı İmparatorluğu tarihe intikal edip yerine yeni ve milli bir Türk Devleti yine o zamandan beri padişahlık merfû olup yerine Türkiye Büyük Millet Meclisi kaim olmuştur.” denilmişti...

Şimdi o Meclis’i terör örgütünün ayağına göndermek için yarışıyorla