Cumhuriyetimiz ikinci yüzyılın ikinci yılına yine en temel değerlerin tartışma konusu olduğu bir ortamda giriyor.
Öncelikle 102. yıl kutlu olsun! Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana çevremizdeki bütün ülkelerde sınırlar ve rejimler en az bir kez değişti. Böyle bir coğrafyanın ortasında, temelleri çok sağlam atılan Cumhuriyet, komşularında yaşananlarla birlikte kendisini kanıtlaya kanıtlaya varlığını sürdürüyor.
Fransız Devrimi için yapılan pek çok tanımdan biri şudur:
“Fransız Devrimi’nin gücü, sürekli tartışılmasından gelir.”
Bunca karamsar gelişmelerin ortasında 29 Ekim 2025’e böyle bakmak gerekir.
Cumhuriyet, onu yıkmak isteyenleri de dönüştürüyor, kendisine mecbur ediyor.
***
Terör örgütü PKK, 25 Eylül Pazar günü Türkiye’den tamamen çekildiğini açıkladı. Ülke sınırları içinde 100’ün altında teröristin kaldığı tahmin ediliyordu. Nasıl çekildiler, sınırdan uğurlanarak mı, gizlice mi biliyoruz. Yapılan resmi açıklama Irak’a çekildikleri yönünde.
Görüntü, çekilmeden çok yer değiştirmeyi anımsatıyor.
Çekilme açıklamasının devamında iktidarın da atması gereken adımları geciktirmemesi çağrısı var.
O adımların ne olduğu sıralanırken anayasa değişikliği, yeni bir yurttaşlık tarifi ve dil konu ediliyor.
Bunlar cumhuriyeti cumhuriyet yapan kavramların başında geliyor. 29 Ekim 2024’te bu köşenin başlığı şuydu:
Yurttaşlarım!
Bu sözcüğü Atatürk’ün ürettiğini, ilk kez Cumhuriyetin onuncu yılı nutkunda kullandığını vurgulamıştık. Konu bu yıl da güncelliğini koruyor. İlle de yurttaşlık kavramı gevşetilecek!
Atatürk Onuncu Yıl Nutku’nu şöyle bitiriyor:
“Ne mutlu Türküm diyene!” “damarlarında Türk kanı taşıyana” demiyor. Orta Asya’da “çadır” sözcüğünün karşılığı olan “yurt” en geniş kavram. Ayrım yapmaksızın bu topraklarda yaşayan herkesi kapsıyor.
Yurttaşlık kavramı oluşmayınca yaşanacakların, dağılmanın fotoğrafı Suriye! İş sadece tarihi köken derinliği de değil. Suriye’nin adı Asurlulardan geliyor; Asuriyan!
4 bin yıllık bir tarihin bugünkü görünümü ayrı bir yazı konusu.
Devam edelim... Dünyada 6 bin yaşayan dil var. 2 bini aktif konuşuluyor. 210 devlet var!
Demek ki her dile bir devlet gibi bir anlayışın gerçekliği yok. Kaldı ki tüm PKK iç yazışmaları Türkçe, telsiz haberleşmeleri de öyle. Anadili öğrenmek
bir insanın en temel hakkı. Türkiye’de, anadili öğrenme hakkının yasal zemini var. Anadil öğrenmeye evet, anadilde eğitim ise yurttaşlık bağlarını gevşetir. Dünyanın belli başlı tüm ülkelerinde bu gerçeklikten hareket edilir.
***
Onuncu Yıl Nutku özünde gelinen noktadan çok varılmak istenen hedefleri içerir. Gençliğe Hitabe kadar, Onuncu Yıl Marşı kadar günceldir. Yurttaş olmanın gücünü içerir.
Onuncu yıl kutlamaları da aynı ruhla gerçekleştirilmiştir. Cumhuriyetin bütün kurumları on yılda nereden nereye geldiklerini içeren sergiler, metinler hazırlamıştır. Sekiz yazarın kaleminden on yılı anlatan oyunlar sahneye konmuştur.
Yaşar Nabi İnkılap Çocukları, Faruk Nafiz Kahraman, Reşat Nuri İstiklal, Kazım Naci Uyanış, Nahit Sırrı Sönmeyen Ateş, Aka Gündüz Mavi Yıldırım, Ahmet Nuri Şeriye Mahkemesinde, Halit Fahri On Yılın Destanı oyunlarıyla Cumhuriyeti ışıtmıştır.
Bugün Cumhuriyetin pek çok kurumu yara aldı, içi boşaldı ya da yok edildi. Ancak ne Atatürk ne Cumhuriyet ruhu yüreklerden silindi. O temeller üzerinde yeniden inşa edeceğiz.
29 Ekimleri böylesi bir ruhla kutlayacağımız günlere!
