13 Haziran’da İsrail’in İran’a saldırısıyla başlayan, ABD’nin doğrudan katılımıyla şiddetlenen savaş 11. günde bütün tarafların “kazanmasıyla” yeni bir aşamaya girdi!
Son iki gündür yapılan açıklamalar Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) İran aşamasının çok zor geçeceğini gösteriyor!
Aralık 2025’te Suriye’nin İsrail-ABD hattına teslim olmasının ardından sıra İran’a gelmişti. Zira Suriye’den çekilenler arasında Rusya’nın yanı sıra İran da vardı. İran’ın Lübnan’dan sonra Suriye’de de oyun dışı kalmasıyla Tahran’a tek saha kaldı:
Kendi toprakları!
İsrail’in İran’a saldırırken Suriye hava sahasını kullanması, havada ikmal bölgesi olarak bu ülkeyi tercih etmesi ayrı bir yazı konusu! Şimdilik şu kadarını vurgulayalım:
İsrail uçakları havalandıktan kısa bir süre sonra başka bir ülkenin hava sahasıyla karşı karşıyaydı. Şimdi rahat! Suriye hava sahasını her amaç için kullanıyor!
***
Gelinen noktada Trump kendisine şu payeleri verdi:
- Huysuz İsrail ille de İran’a saldıracağım dedi. Yaptı ama nükleer tesisleri bombalamak için ABD’ye muhtaç olduğunu gördü!
- İran’a, “Ben bir tarafı yüzde yüz desteklersem o kazanır. Yüzde 70 İsrail, yüzde 30 senin yanında durdum. Kıymetini bil” dedim. İran bunun anlamını daha iyi kavrayacak.
- AB, diplomatik girişimler yapmaya kalkınca İran’a doğrudan bombalama dersi verip “kapı açık” mesajını da yanına koydum. Avrupa’ya, “İşin içine diplomasi girecekse, bunu da ben yaparım” dedim. Saldıracağımı bildiği için nükleer sızıntı ortamı oluşmadı!
Netanyahu’nun kendisine verdiği payelerse şunlar oldu:
- İran’a saldırıyı başlatarak ABD’yi arkamıza aldık. ABD’nin bombalamaya mecbur kalması İsrail politikalarının belirleyici olduğunu gösterdi.
- İsrail’in içindeki Netanyahu karşıtları ikinci plana düştü.
- Gazze’deki sivil ölümlerine dünya kamuoyu tepki göstermişti. İran da bizim hastaneleri vurdu. Biz de bunu mesele yaptık.
- Olağanüstü istihbarat gücümüzü sadece İran değil, tüm dünya gördü. Bunu tek başımıza yapmamış olsak bile sonuçta başarı bizim hanemize yazıldı.
- Suriye’deki mutlak hâkimiyetimizi kanıtladık. İlk test başarıyla sonuçlandı.
- ABD’nin İran’ın nükleer gücünü yok ettiğini söylemesinin anlamı aslında şu: “Saldırdık ve ABD’ye bunu yaptırdık.”
Hamaney’in payeleri ise şunlar:
- Ağır bir saldırı aldık ama yıkılmadık.
- ABD’nin Katar üssünü vurmadan önce haber verdik. Hiç zarar görmemesini sağladık. Sonuç ne olursa olsun halkımıza dedik ki: “ABD bize vurdu biz de onu vurduk!”
- İsrail, yok edici saldırı ile bizi şoka sokup diz çöktüreceğini sandı, yanıldı
- Herkes İran’daki rejimin dışarıdan destekle çökmeyeceğini gördü. Biz de bundan sonraki adımlar için zaman kazandık.
***
Bundan sonra ne olur?
Yanıt zor değil:
Bugüne kadar olan olur! Arada gerilim... Müzakere arayışı... Büyük devletlerin şemsiye açıp kapaması... İran ve İsrail’in bir nebze kendi içine dönmesi!
İsrail’de Netanyahu karşıtları bir iktidar değişikliği yaratabilir mi? Şu aşamada zor. Sonuç alıcı bir noktaya gelirlerse Netanyahu bir düşman icat edip saldırır!
Aynı durum İran için de geçerli. Meşhur bir söz vardır; el desteğiyle demokrasiye gidilmez!
11 gün süren ucu belirsiz savaş; “danışıklı dövüş” diye yorumlanabilecek bir noktada stabil hale geldi. Ama dalaş da az değildi!
Yeni bir savaş tanımımız da oldu:
Dalaşıklı dövüş!