Hukukun yolu bir. Hukukun dışına çıktınız mı, yol çok! Çok partili yaşama geçerken dönemin iki ana partisi CHP ve DP’nin mutabakatıyla, seçimlerin yargı denetiminde olması benimsenmişti. Zamanla Yüksek Seçim Kurulu (YSK) yapısı oluştu.
YSK kararları zaman zaman eleştirildi ama genel kabul gördü.
YSK seçim sonrası itirazları takvime bağladı. Belirlenen sürede tüm itirazlar karara bağlandıktan sonra YSK hükmüne ne Anayasa Mahkemesi ilişebiliyor ne Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi! Geçmişte pek çok örneği var. İçeride dışarıda tüm üst mahkemeler YSK kararı önüne gelince hükmünü verdi:
-Buna ben karışamam. Türkiye’de seçimlerin sahibi YSK’dir!
***
CHP İstanbul il kongresinin iki yıl sonra İstanbul’da denk gelen bir yerel mahkeme tarafından iptal edilmesi, yerine yine mahkemece bir heyetin atanması darbe dönemlerinden de beter bir karmaşa yarattı.
Darbenin bile kendi içinde bir “hukuku” oluşur. Darbeci der ki “Mevcut yasaları rafa kaldırdım. Bundan böyle koyduğum şu kurallar yürürlükte olacak.”
Buna göre bir tutum belirlenir, mücadele yöntemleri inşa edilir.
Alınan karara karşı hukukçular bile kendi içinde bölündü.
Her şey bir yana, seçim hukuku delinmişse neyi tartışacaksınız?
CHP’nin önceki akşam toplanan MYK’sinde 10’dan fazla kamuoyuna açıklanmamış karar alındığı belirtiliyor. Hukukçularla da durumu değerlendirirken olasılıkları sıralamışlar; A, B, C... Yumuşak G’ye gelince durmuşlar!
5 Ayda Ev ya da Araba Sahibi Olun!
Sinpaş YTS ile bankasız-faizsiz finansman fırsatları sizi bekliyor! Peşinatlı-peşinatsız, her bütçeye uygun finansman modellerinde kişiye özel ödeme planıyla ev ya da araba sahibi olun. Aylık 10.000 TL taksitle kim evi ya da arabası olsun istemez ki!
Sinpaş YTS
CHP’nin üçlü yol izleyeceği söylenebilir:
1-Tüm hukuki kapıları zorlamak. İtirazları yapmak.
2-Alınan kararı açığa düşürecek hamleler yapmak.
3-Kamuoyuna alınan kararı tanımayacaklarını ilan ederek toplumsal muhalefeti güçlendirmek.
İtirazlardan sonuç çıkması olanaksız.
Yeni hamleler tartışılıyor. Örneğin İstanbul kongresinde kurultay delegelikleri askıda ama onları seçen il delegeleri görevde. Kararı alanlar sanırız, “38. olağan kurultayın iptalini sağlayacak belge oluşturduk. Bu yeterli” diye düşündü. Şimdi şu konuşuluyor:
İstanbul delegelerinin yüzde 20’si notere gidip olağanüstü kongre isterse 15 gün içinde yeni il başkanını seçer!
Aynı şey genel merkez için de düşünülüyor! Bir kalemde 600 delegenin imzasına ulaşılacağı düşünülüyor! Sonra olağanüstü kurultay.
Bu ve benzeri çıkışlar hukuk devleti olduğumuz sanısıyla düşünülen şeyler!
En önemli unsur CHP’nin iç bütünlüğü. İktidarın ana amacı da bunu darmadağın etmek! Bu tabloda aklı başında kimse CHP’yi terk etmez. Hangi ad altında olursa olsun kurultay iradesi dışında yönetime getirilenleri CHP bünyesi reddeder!
***
Bu kararı keyifle izleyen ve CHP yönetiminin tutumunu da dikkate alarak yeni adımlar atmaya hazırlanan iktidarın iç desteğinin azaldığını yeri geldikçe vurguluyoruz.
Ancak CHP’nin şu gerçeği dikkatte tutması, buna göre siyaset üretmesi gerekiyor:
Başta ABD olmak üzere küresel yapı iktidarın sürmesinden yana.
Bakmayın vitrinsel söylemlere!
İktidar günün sonunda ABD’nin çıkarına olan neyse onu yapıyor!
Sık başvurduğumuz örnektir. Durmuş bir saat bile günde iki kez doğruyu gösterir. Ya ayarı bozulmuş saat?
Ne zaman ne göstereceği belli olmaz!
Bu gelişmeler olmasaydı İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in iddianame açıklamalarını konu edecektik. Öyle anlaşılıyor ki iddianamelerin iddiaları taşıyamayacağını gördüler. Bunun önüne geçecek yol aradılar!
CHP’nin başlıca gündemi milletin içinde çoğalmak olmalı!
Demokrasinin hemen hiçbir kurumu işlevini yerine getirmiyor, getiremiyor.
İktidarı denetleyebilecek tek güç olanak millet kaldı.