Mustafa BALBAY


Devlet devlete karşı!

Devlet devlete karşı!


 

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu etrafında başlatılan operasyon dalgalarının dördüncüsü dün yaşandı. İmamoğlu’nun tutuklanmasının üzerinden tam iki ay geçti, “İmamoğlu’nu bitirecek” bir darbe vurulamadı!

 

Önce diplomasını tutukladılar, sonra kendisini. Devamında sosyal medyasını, ardından cep telefonunu tutukladılar. Dün de sesine sokağa çıkma, toplu taşıma araçlarına binme yasağı getirdiler.

 

20 Mayıs’ta üçüncü dalga geldi, ardından bir artçı dalga daha yaşandı. 22 Mayıs’ta Erdoğan yeni anayasa çalışmalarına CHP’nin de katılması çağrısında bulundu. Ertesi gün dördüncü dalga geldi.

 

Durum açık. Erdoğan Özel’e diyor ki:

 

- İmamoğlu’nu unut, benim yolumu tut!

 

Özel buna dün Silivri önlerinde net biçimde karşılık verdi, “Mevcut anayasaya uymayanla yeni anayasa yapılmaz” dedi!

 

***

 

İmamoğlu’nun hapisteki ikinci ayı ve dördüncü dalga ile birlikte görünümü özetleyelim.

 

1- Operasyon “devlet devlete karşı” diye yorumlanabilecek bir hal aldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni çalışamaz hale getirmek istiyorlar. Başta deprem olmak üzere pek çok konuda yerel iktidarla genel iktidar birlikte çalışmak zorunda. 92 bin çalışanı olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde kilit görevlerdeki yöneticileri toplu halde ve dalgalar halinde gözaltına almak devlet yapısının bir ayağının öteki ayağına çelme takmaya girişmesi gibi.

 

2- İmamoğlu’nun tutuklanmasına karar verildiği gün elde 121 sayfalık mali suçlar şube müdürlüğü ifade tutanağı vardı. Tümünü okuduk, avukatlarıyla konuştuk, 121 sayfanın dörtte üçü gizliaçık tanık beyanlarına dayalı suçlamalar. Bunlarla kamuoyu algısı yaratılamayınca tutuklanan kişileri itirafçı yapma yoluna gidildi. Onların ifadelerinden yeni operasyon yapıp “Birbirlerini ihbar ettiler, biz de soruşturduk” gibi vicdana sığmayan bir yöntem ilerliyor!

 

3- İmamoğlu unutturulamayınca, girişte vurguladığımız gibi iktidar, CHP’yi el sıkışma ile yumruk atma mesafesinde tutma politikası uygulamaya başladı. Bu da siyasal ahlak sınırlarının dışında bir durum. Bu anlamda asıl süreç 26 Mayıs’tan itibaren başlayabilir. O gün son anda değişiklik olmazsa CHP kurultaylarının iptaline ilişkin dava var. İktidar, CHP’leri birbirine düşürüp seyrine bakmak, ardından bir adım ileri gitmek istiyor. İktidar adaletinden medet uman, adı CHP ile bütünleşmiş kişi ya da kişiler çıkar mı?

 

Bizimki de soru mu, sormamış olalım!

 

***

 

Geçen pazar Merzifon’da, önceki gün Seydişehir’deydik. Merzifon Belediye Başkanı Alp Kargı üç dönemdir seçimi kazanmanın yanı sıra, 8. Merzifon Kitap Fuarı’nı da düzenledi. Seydişehir Belediye Başkanı Hasan Ustaoğlu Anadolu’nun ortasında bir kültür-sanat şehir yaratma çabasında. Bugün ve pazar günü de Eskişehir Kitap Fuarı’ndayız.

 

Yurttaşlarla konuştuğumuz konulardan biri İmamoğlu oldu. Elbette iktidarın ve medyasının yayınlarından etkilenen vardır. Ancak salonda, sokakta, hatta yol üzerinde kiminle konuştuysak ortak payda şu oldu:

 

- En güçlü rakibini devreden çıkarmak için her şeyi yapıyor! Şu değerlendirmeyi de çok duyduk:

 

- İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı olacağı kesin de ne zaman olacak onu bilmiyoruz!

 

Anadolu gözlemlerinden sonra şunu daha rahat vurgulayabiliriz:

 

Millet adaylıktan daha ileri gitmiş, İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı “seçmiş”!

 

CHP, millete yetişmeye çalışmalı!