Prof.Dr.Esfender KORKMAZ


Döviz sorunu yaşar mıyız? Ne yapmalıyız?

Döviz sorunu yaşar mıyız? Ne yapmalıyız?


Baştan söyleyeyim, bir döviz sorunu yaşama olasılığımız yüksektir. Hatta bu defa 2018 ve 2021 kur şoklarından daha ağır bir sorunun yolları döşeniyor.

Dikkat edersek faiz politikası da döviz üstüne kuruldu. Ben hep eksi reel faiz var ve eksi reel faiz;

  • Tüketimin maliyetini düşürüyor ve tüketim artıyor;
  • Dolarizasyonu artırıyor,

diye şikayet ettim. Ama bu kadar yüksek reel faiz de beklemiyordum. Yüzde 5 dolayında ve esnek bir reel faiz politikası önermiştim. Ama Merkez Bankası kur artmasın diye aşırı müdahale etti ve sıcak para girsin diye de reel faizleri yüksek tutuyor.

Aslında bugünkü siyasi iktidar, döviz girsin de nasıl girerse girsin politikası uyguluyor. 2022 seçim yılı öncesinde, MB net hata ve noksan kaleminde görünen 22,4 milyar dolar kaynağı belirsiz döviz girişi de bu dediğimi doğruluyor.

Sıcak paranın kaçınılmaz olarak her ekonomi için bozucu etkileri vardır.

Sıcak para genel olarak “spekülatif”, “kısa-dönemli” ve “aşırı hareketli -hızlı” girip çıkan finansal yatırım sermaye hareketlerini belirtmek için kullanılır.

Kısa vadeli sermaye hareketleri geçici olarak döviz sorununa yardımcı olur. Ancak gelişmekte olan ülkelerin sıcak para serabına kapılmaması gerekir.

Çünkü kısa vadeli finansal yabancı yatırım sermayesinin istikrarı bozucu etkileri vardır.

  1. Kısa vadeli yabancı yatırım sermayesinin hızlı giriş ve çıkışı gelişmekte olan ülkeler ekonomisinde kırılganlığa neden olur. Kısa vadeli spekülatif sermaye hareketlerinin yoğun olduğu ülkelere bu nedenle doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi sınırlı olur.
  2. Kısa vadeli finansal yabancı yatırım sermayesi girişi döviz arzını artırır. Ulusal para değer kazanır. İthalat ucuzlar. Bu nedenle ithalat artar. Aramalı ve hammadde ithalatı daha ucuzladığı için ithal girdi iç üretimden daha ucuza gelir. Bu yolla ithalata bağımlı üretim yapısı oluşur. Türkiye’de 2003-2012 arasında iplik ve deri fabrikaları kapatıldı. Pamuk üretimi durdu. Üretimde ithal girdi oranı arttı. Bu nedenle de sürekli cari açık oluştu.
  3. Kontrolsüz sermaye hareketleri ayrıca yurt dışına sermaye transferini artırır. Uygulamada serbest kambiyo rejimi demokratik hukuki ve kurumsal alt yapısı olmayan ve güven sorunu olan ülkelerde varlık çıkışları yaratır. Afrika, Latin Amerika ülkeleri ve Türkiye’den bu nedenle sermaye çıkışı oldu.
  4. Bu tür sermaye girişinin arz etkisi sınırlıdır. Girdiği ülkede borç verilebilir fonları artırır. Ancak aynı zamanda ekonomide kırılganlık yarattığı için borç verilebilir fonlar yatırıma değil tüketime gider. Toplam talep artar. Enflasyonist baskı oluşur. MB sıkı para politikası uygulamak zorunda kalır.
  5. Kısa vadeli sermaye küresel konjonktürden çabuk etkilenir.
  6. Kontrolsüz kısa vadeli finansal yabancı yatırım sermayesi hızlı girer ve çıkar. Hızlı hareketi parasal krizleri tetikler. Parasal krizler ve beklentisi nedeni ile spekülatif sermayede çıkar.
  7. Cari açığın sürdürülebilir olmaması nedeni ile devalüasyon beklentileri ortaya çıkar. Bu durumda spekülatif sermaye çıkar. Aynı şekilde makro dengelerin bozulması ve ekonomik istikrar sorununun daha da bozulacağını düşünen finansal yabancı sermayesi de yine riskten korkar ve çıkar.
  8. Siyasi ve jeopolitik riskler artarsa yabancı sermaye çıkışı hızlanır.

Bu nedenler olumsuz beklentileri tetikler ve kriz yaratır veya mevcut krizi derinleştirir.

Şimdi Türkiye’de hükümet yeniden faiz tartışmasına girdi. Kur artışından spekülatif kazanç bekleyenler yangına körükle gidiyor. İhracatçı şikayet ediyor. 2021 sonundaki faiz havası var. Kur şoku ve kur artışı kaçınılmazdır.

Hükümet bu sondan kurtulabilir mi? Eğer bir istikrar programı yapar ve İMF ile anlaşırsa kurtulur.

Vatandaş ve tasarruf sahibi ne yapar? Tek yapmaları gereken TL’ den uzak durmak ve tasarruflarının bir kısmını hemen kullanabileceği güvenli bir şekilde saklamaktır.