Osman DOST


Fındığın Sessiz Düşmanı: Kahverengi Kokarca ile Mücadele

Fındığın Sessiz Düşmanı: Kahverengi Kokarca ile Mücadele


 

Fındık, Karadeniz’in bereketli topraklarında yüzyıllardır yetişen, Türkiye’nin dünya pazarındaki en güçlü tarım ürünlerinden biridir. Ülkemiz, dünya fındık üretiminin %70’inden fazlasını tek başına karşılamakta, bu da hem ihracat gelirlerimize hem de kırsal bölgelerde yaşayan binlerce aileye önemli bir ekonomik katkı sağlamaktadır. Ancak son yıllarda fındık üreticilerinin başını ağrıtan ve sessizce büyük bir tehlike oluşturan bir düşmanla karşı karşıyayız: Kahverengi kokarca böceği.

 

Kokarca böceği (Halyomorpha halys), yalnızca fındık ağaçlarında değil, ceviz, elma, armut gibi pek çok meyve ağacında ve hatta ormanlık alanlardaki pek çok yeşil bitkide yaşayabilen istilacı bir türdür. Bu özelliği onu daha da tehlikeli kılıyor. Sadece fındık bahçelerinde mücadele etmek, bu böcekten tamamen kurtulmak için yeterli değil. Çünkü çevredeki ormanlık alanlar, tarım dışı yeşil bölgeler ve hatta şehir içindeki bazı yeşil alanlar bile kokarca için yaşam ve üreme alanı oluşturuyor. Bir yerde yok edilse bile, hızla diğer bölgelerden yeniden yayılabiliyor.

 

Üreticiler, artan maliyetler ve ekonomik kriz nedeniyle geçimlerini sağlamakta zaten zorlanıyor. Bu şartlar altında kokarca ile bireysel mücadele etmek, hem maliyetli hem de etkisiz kalıyor. Bugün birçok çiftçimiz, bahçelerine ilaç almakta dahi zorlanıyor. Oysa bu zararlı ile etkili bir mücadele, ancak merkezi ve koordineli bir devlet politikasıyla mümkün olabilir.

 

Geçmişte pamuk ve buğday tarlalarının uçakla ilaçlandığı gibi, kahverengi kokarca ile mücadelede de havadan ilaçlama gibi geniş çaplı ve organize yöntemler devreye sokulmalı. Özellikle ormanlık alanlar, vadiler ve tarım dışı yeşil bölgeler de dahil edilmeden yapılan mücadele, kısa vadeli bir rahatlama sağlasa da, uzun vadede kalıcı çözüm sunmaz. Bu böcek, sadece tarımsal üretimi değil, ülkemizin fındık ihracat gelirlerini ve üreticinin geçim kaynağını tehdit ediyor.

 

Eğer bugünden ciddi adımlar atılmazsa, fındık üretimi her geçen yıl daha da azalacak, kalite düşecek ve bu da hem iç piyasada hem de dış pazarda büyük kayıplara yol açacaktır. Karadeniz insanının alın teri, emeği ve yıllardır kurduğu fındık kültürü, bu istilacı tür karşısında yok olma riskiyle karşı karşıyadır.

 

Buradan devlet yetkililerine seslenmek istiyorum: Kahverengi kokarca artık sadece üreticinin sorunu değildir, bu ulusal bir tarım sorunudur. Tarım ve Orman Bakanlığı başta olmak üzere ilgili tüm kurumlar, bu tehdidi ciddiye almalı, yerel yönetimlerle iş birliği içinde etkili mücadele yöntemleri geliştirmelidir. Üreticilere destek verilmeden, havadan ve karadan geniş çaplı ilaçlama programları başlatılmadan bu işin üstesinden gelmek mümkün değil.

 

Unutulmamalıdır ki, fındık sadece bir ürün değil; bir geçim kaynağı, bir kültür ve bir yaşam biçimidir. Fındığımızı ve geleceğimizi korumak için şimdi harekete geçme zamanıdır.