Her yıl olduğu gibi bu yıl da Karadeniz’in en önemli geçim kaynaklarından biri olan fındık sezonu yaklaştı. Ancak daha hasat başlamadan üreticinin eli kolu bağlandı. Çünkü fındık toplanmadan parası çoktan gitti. Üstelik bu sene rekolte de oldukça düşük. Yani üretici daha az ürün alacak ama daha çok harcayacak.
Fındık üreticisinin en büyük sorunlarından biri artık sadece rekolte değil; iş gücü bulmak bile başlı başına dert olmuş durumda. Bahçeye girip çalışacak işçi sayısı her geçen yıl azalıyor. Ücretlerse katlanarak artıyor. İşçinin günlük yevmiyesi 3.500 liradan başlıyor, bazı işleri makineyle yapan kişilerse 6.000 liradan aşağı çalışmıyor. Durum böyle olunca, daha fındığın dalından yere düşmesi bile beklenmeden üretici binlerce liralık harcamayla karşı karşıya kalıyor.
Kokarca böceği gibi zararlılarla mücadele için kullanılan ilaçların fiyatı el yakıyor. Bununla da kalmıyor; bu ilaçları bahçeye uygulayacak kişiye ödenecek işçilik parası,ilaç püskürtme makinesi ya da atomizer için benzin ve yağ giderleri derken masraf katlanıyor. Bahçelerdeki ışkınların (fındık dip sürgünleri) ve dikenlerin temizlenmesi gerekiyor; bu iş için de ayrı işçi tutuluyor, onun da maliyeti cabası.
Üstelik bu yıl yaz aylarında yağış az olunca fındık erken olgunlaşmaya başladı ve birçok bahçede ürün dökülme aşamasına geldi. Fındıkların otların arasında kaybolmaması için bu kez de otlar makineyle biçilmeli. O makineleri kullanacak kişilerin ücreti yine 6.000 TL. Buna yakıt masrafı da eklenince fındık daha bahçedeyken üreticinin kasasından on binlerce lira çıkmış oluyor.
Köylerde iş bulamayan birçok kişi “fındık zamanı ne kaparsam kârdır” mantığıyla yüksek ücret talep ediyor. Haksız da sayılmazlar, çünkü bölgedeki ekonomik daralma herkesin geçim derdine düşmesine neden olmuş. Ancak bu denklemin kaybedeni hep üretici oluyor. Fındığın kaça satılacağı, piyasada alıcı bulup bulamayacağı belli değil. Geçen yıl birçok üretici, fındıktan elde ettiği gelirle sadece borçlarını kapatabildi ya da zarar etti.
Bugün Karadeniz’de fındık üreticisi, henüz hasat başlamadan borçlanmış durumda. Bankalara, esnafa, işçilere olan borçlar fındık toplanmadan kapıya dayandı. Tarla daha meyve vermemiş ama masraflar meyveden hızlı büyüyor. Üretici, “zarar etmeyeyim yeter” noktasına geldi.
Oysa ki bu toprakların emeğiyle, alın teriyle yoğrulmuş fındığı, dünya çikolata devlerinin vazgeçilmez hammaddesi. Ama gelin görün ki o çikolatadan üreticiye düşen pay, ne yazık ki maliyetleri bile karşılamaya yetmiyor. Yani herkes kazanıyor, üretici hariç.
Her yıl aynı dert, aynı döngü... Bir kez olsun üreticinin yüzü gülsün istiyoruz. Ama görünen o ki bu sene de fındık daha dalındayken gitti...