Türkiye’de ekonomik kriz var mı? İktidara ve ekonomi yönetimine bakarsan yoktur. Halka göre ise kriz var ve bu nedenle geçim sorunu yaşıyor.
Aslında ekonomik kriz için belirli sınırlar ve kriterler koymak yanlıştır. En doğrusu; eğer, piyasa işleyişinde bozulma varsa, istikrar bozulduysa, makro göstergeler dünya ortalamasından ayrışmışsa kriz var demektir. Başka bir ifade ile ekonomik kriz, ekonomide güç dönemi, düzensiz işleyişi ifade eder.
Krizler sonunda halka yüksek maliyetler getirir, halkın refahı düşer.
Arjantin’in son yıllarda yaşamakta olduğu krizin halka yansımasını bir aile “Arjantin biftek ülkesidir. Ama biz ancak tavuk eti yiyebiliyoruz’’ diyerek ifade etmiştir.
Türkiye, kur şokları yaşadı, 2021 TL krizi yaşadı. Halen yüksek enflasyon yaşıyor. Cari açık devam ediyor. Dış borç iflas risk primini gösteren CDS oranları yüksektir. Fiili işsizlik oranı yüksektir. Bu göstergeler dünya ortalamasından aşırı sapma göstermiştir. Buna rağmen Hükümet kriz için istikrar programı yapmadı ve maalesef şimdi de sanayi sektörü zora girmeye başladı. Büyüme oranları düştü. Pahalılık arttı. Bunları halk yaşıyor ve bu nedenle de halkın morali bozuktur. Halk olumsuz beklentiler içine girmiştir.
Söz gelimi, birçok anket sonucuna göre halk enflasyonun daha yüksek olacağını bekliyor.
Mayıs ayında, bir yıl sonrası için enflasyon beklentisi anketlerinin yüzde sonuçları şöyledir:
- MB piyasa katılımcıları anketi; 25,06
- MB hane halkı beklenti anketi; 59,9
- MB Reel sektör enflasyon anketi; 41
- Betam Researche İstanbul hane halkı anketi (Nisan); 61,2
- Koç Üniversitesi -Konda hane halkı beklenti anketi; 67
Anket sonuçlarına göre finans ağırlıklı sektörler, bir yıl sonrası için enflasyon oranını yüzde 25 olarak beklerken, reel sektör yüzde 40 dolayında ve hane halkı ise yüzde 60 üstünde bekliyor
Cevaplanması gereken iki soru öne çıkıyor?
1.Neden halkın enflasyon beklentisi daha yüksek çıkıyor?
2.Yüksek enflasyon beklentisi istikrarı nasıl etkileyecektir?
Hane halklarının bir yıl sonrası için enflasyon beklentisinin, resmi enflasyon hedeflerinden ve piyasa beklentilerinden daha yüksek çıkmasının temel nedenleri şöyledir:
1.TÜİK’in TÜFE sepeti, en zengin ve en fakiri ile tüm toplumun ortalama harcama sepetini kapsıyor. Oysaki işçinin, memurun ve esnafın enfasyonu için ayrı bir, geçinme sepeti hazırlanması gerekir.
İşçi, memur ve düşük gelir gruplarının harcama sepeti içinde, fiyatı TÜFE üstünde artan gıda, kira, elektrik, gaz gibi malların ağırlığı daha yüksek olmalıdır. Eğlence lokanta gibi kalemlerin ağırlığı ise ya çok düşük olmalı veya hiç olmamalıdır.
Bu şekilde hazırlanacak endeks, geçinme endeksidir. Bu endeks doğrudan halkın enfasyonunu yansıtacaktır.
Enflasyon beklentileri, büyük ölçüde geçmişte yaşanan enflasyon deneyimlerinden de beslenir. Halk geçmişte, 1980 öncesi yüzde 65, 1990 sonrasında yüzde 100’e varan enflasyon yaşamıştır. Yaşanan bu enflasyonlarlar kollektif hafızada derin izler bırakmıştır.
Halkın yüksek enflasyon beklentisinde, siyasi iktidar ve ekonomi yönetimine olan güven sorunu da etkili olur. Bugünkü siyasi iktidar, krizleri ya görmezden geldi veya algı yaratarak çözmeye çalıştı. Söz gelimi 2009 krizinde, kriz bize teğet geçti denildi ve fakat dünyada gelişmekte olan ülkeler ortlamasından daha yüksek oranda, eksi yüzde 4,7 daralma yaşadık. 2021 TL krizi başladı ve fakat ekonomi yönetimi istikrar programı yapmadı ve işi sıcak para ve faiz politikası ile çözeceğini zannederek, istikrar programı yapmadı. Olağan durumlara has, orta vadeli programla yetindi. Bu nedenle halk, bugünkü ekonomi yönetiminin enflasyonu çözeceğine inanmıyor.
2.TCMB’nin Piyasa Katılımcıları Anketi kapsamındaki, iktisatçılar, bankacılar ve finans sektörü uzmanları, enflasyon beklentilerini oluştururken geniş bir bilgi setine ve analitik modellere dayanırlar. Bu kesim, Merkez Bankası’nın para politikası duruşu, hedef enflasyon oranı, uluslararası emtia fiyatları, kur eğilimleri gibi göstergeleri yakından takip ederek tahmin yaparlar. Ancak bunlar, siyasi kararları, iktisadi ajanların davranışlarını ve tepkilerini hesaba katmazlar. Söz gelimi Türkiye’de Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, kura ve enflasyona yansıdı.
3.Reel sektör firmaları, mal ve hizmetlerin girdi maliyetlerindeki artışları,elektrik -gaz fiyatları, ithal girdi fiyatlarında, ham madde, döviz kurunda artışları tahmin eder ve dikkate alırlar. Ayrıca tedarik zincirinde olası aksamaları, faiz ve vergi artışlarını da hesaba katarak enflasyon tahmini yaparlar.
Olumsuz beklentiler, ekonomik istikrarı nasıl etkiler ?
Kayıptan kaçınma; Yüksek enflasyon dönemlerinde insanlar gerçek gelirlerinin eridiğini hisseder ve bu onlarda güçlü bir olumsuz etki bırakır. Bu nedenle, enflasyon konusunda risk almak istemezler. Enflasyonu düşük bekleyip yanılmaktansa yüksek bekleyip hazırlıklı olmayı tercih ederler.
Üretici ve satıcı, beklenen enflasyona göre mal ve hizmet fiyatlarını artırır. Söz gelimi yüksek enflasyon bekleyen bir esnaf, ileride maliyetlerin artacağını varsayarak şimdiden fiyatını fazla fazla artırır. Vitrinine aynı malı bugünkü satış fiyatından koyamayacağını hesap eden satıcı, malına beklenen enflasyona göre fiyat koyar.
Bunlar da enflasyonda kısır döngüye neden olur. Bir bakıma beklentiler kendini gerçekleştirmiş olur.
Sonuç;
Elbette halk ve de kimse kriz istemez. Ama eğer hükümetler kriz tespiti yapamaz ve kriz teşhisi koyamazsa, çözüm yolu da bulamazlar. Dahası Türkiye’de gördük ki; eğer bir istikrar politikası içinde, koordineli ve kapsayıcı iktisat politikaları olmazsa, yalnızca sıcak para bulmakla, para politikası ile kriz çözülmüyor.