Dünyada bizden daha çok vergi ödeyen, İsveç, Danimarka gibi toplumlar var. Ancak onlarda da gelişmiş sosyal hizmetler var.
Bizde hem vergi yükü ağır hem de verginin vergisi alınıyor. Tasarruflar üzerinden yüksek vergiler alınıyor. Trafik cezaları çok artırıldı. Paralı yollardan geçmeyen vergi ödüyor. Bu paralı yollardan geçenlerin de maliyet üstünde yaptıkları ödemeler aslında bir vergidir. KVD oranları da artırıldı.
Verginin vergisi alınıyor.
Söz gelimi;
En düşük fiyatla yeni otomobil satışı üzerinden Yüzde 80 ÖTV alınıyor. Fiyat artı ÖTV üzerinden de yüzde 20 KDV alınıyor. Yüzde 16 oranında verginin vergisi alınıyor. Söz gelimi fiyatı 1 milyon lira olan bir arabadan, verginin vergisi 160 bin lira tutuyor.
Tasarruflar üzerinde yüksek vergiler var.
İşletme karları üzerinden yüzde 25 oranında kurumlar vergisi alınıyor. Ayrıca damga vergisi de var. Sonra bu karları ortaklara dağıtırsanız onlarda yüzde 40 oranında gelir vergisi ödüyor. Yani şirkete sermaye koyan, şirketi yürüten ortaklar, 100 liralık karın yalnızca 44 lirasını alabiliyor.
Tasarruf mevduat faizinden gelir vergisi alınıyor.
Faiz üzerinden stopaj oranı yüzde 17,5’e çıkarıldı.
Kredi maliyetlerini vergiler artırdı.
Bireysel kredilerde yüzde 15 oranında Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) ayrıca yüzde 15 oranında Banka ve Sigorta muameleleri vergisi var. Bu nedenle tüketici ve ihtiyaç kredilerinde faizler yüzde 100’e çıkıyor.
Ticari krediler üzerinde yüzde 15 oranında BSMV var.
KDV oranları artırıldı.
Temmuz 2023’te, yüzde 18 olan genel KDV oranı yüzde 20’ye, yüzde 8 olan indirimli KDV yüzde 10’a yükseltildi. Bazı temizlik ve mutfak malzemelerinde yüzde 8 olan KVD oranı yüzde 20’ye çıkarıldı.
Bu durumda vergileme açısından devlet ceberrüt devlet durumuna düştü, vergilemede aşırı yük oluştu.
Aşırı vergi yükü oluştu.
Vergi kapasitesi veya vergi potansiyeli vergi hasılatının maksimum düzeyde olabileceği sınırı gösterir. Bu sınırın geçilmesi halinde vergilemenin aşırı yükü ortaya çıkar. Aşırı vergi yükünün ekonomik ve sosyal anlamda bozucu etkileri vardır.
Vergiler iktisadi ajanların, üreticinin ve tüketicinin piyasada tercihlerini etkiler. Eğer yeni bir verginin veya bir vergide yüksek artışların iktisadi ajanların piyasada tercihlerini değiştirmesi ile ortaya çıkan fayda kaybı devletin kamu harcamaları yoluyla sağlayacağı faydadan daha büyük ise aşırı vergi yükü var demektir.
Maliye, üretici ve tüketiciyi düşünmeden, vergilerin bozucu etkilerini dikkate almadan yalnızca bütçe gelirlerini düşünüyor. Düne kadar Türkiye’de Maliye Bakanlığı devletin ana çatısını oluştururdu. Şimdi ise bugüne kadar bildiğimiz maliye den çok farklı olarak, bütçede tasarruf yapamıyor, ekonomi üzerinde, istikrar üzerinde bozucu etkileri düşünmeden eli halkın cebinden çıkmıyor.
Fertler ve işletmeler açısından vergiler tüketim – tasarruf tercihlerini değiştirebilir. Vergiler özel tasarruf kaybına da neden olur. Bu yolla oluşan tasarruf kaybı toplum için bir maliyettir. Buna karşılık, kamu yatırımları yoluyla sermaye birikimi oluşur. Bu da sosyal fayda yaratır.
Bireylerin mal ve hizmet tercihleri değişirse ve bu nedenle bazı sektörlerde üretimin düşmesine neden olursa âtıl kapasite ve ölü yatırımlar ortaya çıkar ve toplum açısından bir maliyet oluşur.
Tasarrufların yüksek ve çifte vergilendirilmesi bizim gibi kalkınma aşamasında olan ülkelerde, yatırımları engeller.
Vergi mükellefi açısından aşırı vergi yükünün bozucu etkileri; vergiden kaçınma, vergi kaçırma, şeklinde ortaya çıkar. Vergiye karşı tepki oluşur. Vergi gelirleri artmaz, düşer.
Uygulamada ortaya çıkan bazı maliyetler;
İktisat politikaları bir bütündür. Bunları bir istikrar programı halinde uygulamazsanız, demokratik ve hukuki altyapıyı sağlamazsanız, kümesteki kazları yolmakla hiçbir yere gidemezsiniz.