Mustafa BALBAY


İmamoğlu’nun yaz planı...

İmamoğlu’nun yaz planı...


 

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’yla geçen çarşamba 45 dakika kadar Silivri 9 Nolu Cezaevi’nde görüştük. Silivri biraz ısınmış! Açık renk yazlık ceketle karşıladı bizi. Sarılırken ceketinde Silivri’nin kış-bahar, betondemir karışımı rutubetini hissettim, burnumun direği sızladı.

 

Görüşme boyunca özel kalem müdürü Kadriye Kasapoğlu ve koruma müdürü Mustafa Akın’ın tutuklanmasını konuşurken gerilimliydi. “Bunun tarifi yok. İnsanlar sırf benim mesai arkadaşım olduğu için tutuklanıyor” diyor. Öfkesini sözcüklere dökmeyelim! Zaten öfkeye teslim olacak bir kişi değil. Öfke haklılığın intiharıdır!

 

Cezaevindeki yaşam koşulları dışında her konuya girdik. “Asıl mesele adaletli, iyi yönetilen bir Türkiye, buradaki koşullarla ilgili konuşmayı sevmiyorum” diye koydu noktayı.

 

***

 

Daha önceki iki görüşmemizde olduğu gibi aklında fikrinde İBB, günlük gelişmeler, cumhurbaşkanlığı seçimine giden yol var. Konulara farklı bir pencereden bakıyor. Örneğin, Erdoğan’ın “Türkiye’yi dışarıya şikâyet ediyorlar, üzülüyorum” sözlerine karşılık şunları söyledi:

 

“Ben de üzülüyorum. Türkiye’yi böyle anlatmaktan üzülüyorum. Bir düşünsün bakalım, ülkeyi bu hale kim getirdi. Paris, Berlin, Roma, Madrid dünyanın onlarca şehrinin belediye başkanı dayanışma gösteriyor. Ama ben bunların bambaşka nedenlerle olmasını isterdim!”

 

Tutuklamalar yelpazesini şöyle sıraladı:

 

“Diplomamı tutukladılar, beni tutukladılar, sesimi tutukladılar, resimlerimi tutukladılar, mesai arkadaşlarımı tutukladılar, şimdi sermayeyi tutukluyorlar. Merak ediyorum, iş dünyası ne zaman ses verecek!”

 

Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’nin daha aktif çalışacağını söyledi. Bu yazı tümüyle hükümet programı üzerine çalışmaya ayıracağını vurguladı, şöyle devam etti:

 

“Türkiye büyük bir ülke. Biz bu milletle, bu girdaptan çıkarız. Eğitimden sağlığa, adaletten ekonomiye her alanda yapılması gerekenlerle ilgili düşüncelerimizi halka anlatacağız. Bunun için çalışıyorum. Başaracağız, inancım tam. Kaynakları verimli kullanacaksın, iyi planlayacaksın. Milletin adayı olarak herkese ulaşacağız. Türkiye’nin geleceği için çalışacağız.”

 

Terörsüz Türkiye tartışmalarını çok boyutlu olarak yakından izliyor. “Bu tür konularda attığın adım millete değecek. Değmezse, havada kalır. Nereye evirecekler, bakıyorum” diyor.

 

O gün bizden önce CHP Genel Başkanı Özgür Özel’le konuşmuştu. Her konuda mutabakatla yürüyüş devam ediyor. Özel’le gündemin konularından birinin, “CHP’nin tam anlamıyla, tartışmasız iç bütünlüğü” olduğu anlaşılıyor. “İktidar yürüyüşündeki başarımızın birinci şartı hedefe kilitlenmek, iktidarın dört gözle beklediği parti içi gerilimlere izin vermemek” diyor.

 

***

 

Konu ister istemez medyaya da geldi. “Dava önce medya mahkemesinde görülüyor. Daha verilen ifade dosyaya girmeden medya sayfasına giriyor. Bu ortamda gerçekleri yazan medya o kadar kıymetli ki” değerlendirmesini yaptıktan sonra konu Cumhuriyet gazetesine geldi. Şöyle dedi:

 

“Tanımlamayı dikkatli yapmak isterim: Cumhuriyet, mücadelemizin kutsalı. Haberleriyle, yorumlarıyla, köşe yazılarıyla müthiş bir kararlılık, yol göstericilik... Bu denli kirlenmiş medyada demokrasi mücadelesine bilinç ve enerji katan büyük bir güç...”

 

O gün Silivri’de bir de düğün vardı. Ankara, İzmir ve İstanbul’a hizmet etmiş sevgili kardeşim Buğra Gökce, tutuklu olduğu Silivri Cezaevi’nde Filiz Kahveci ile evlendi. Filiz Hanım tebrikleri beton duvarların az ötesindeki kırsalda, yol kıyısında kabul etti. Uzaklardan iğde kokusu geliyordu. Beyaz, kırmızı kır çiçekleri yeşil tarlaların arasında, rüzgârda bayrak gibi dalgalanıyordu.

 

Filiz Hanım, Buğra’nın elini tutar gibi sarıldığı evlilik cüzdanıyla, duygularını soranlara sesleniyordu:

 

“Her şey çok güzel olacak!”