Mustafa BALBAY


Kışlalı ile haftaya bakış!

Kışlalı ile haftaya bakış!


Sevgili Kışlalı,

 

Bugün alçakça bir saldırıyla aramızdan koparılışının 26. yılı! Hafta sonunda sizin de çok sık yaptığınız gibi bir Anadolu kentindeydim. Balıkesir 1. Kitap Fuarı’ndaki konferansta sizden, “Kalpaksız Kuvvacı” Uğur Mumcu’dan söz ettik, şu düşüncemizi paylaştık:

 

“Cumhuriyet’in en güçlü sütunlarının başında, onu ölümüne savunan aydınlar geliyor!”

 

Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, Kuvayı Milliye şehrini Aydınlanmanın ve uygarlığın kalesi yapacak.

 

Sizinle pazartesi ve perşembe günleri öğle saatlerindeki çay içimi kısa sohbetlerimizden birinde elinizde açılmış bir zarfla odama gelmiştiniz. Bir tehdit mektubu! Soğukkanlılıkla, “Terörün başlıca amacı korkutmaktır” dediniz, mücadelenize devam ettiniz. Yaşamınız boyunca aldığınız onca sorumluluktan sonra Cumhuriyet yazarlığının yanında Atatürkçü Düşünce Derneği genel başkan yardımcılığını görev bildiniz.

 

***

 

Sevgili Kışlalı,

 

Köşenizin adı “Haftaya Bakış”tı. Bunca yıllık oda komşuluğumuzu, meslek büyüklüğünüzü, bir an bile bıkkınlık göstermeden mücadeleyi bırakmama azminizi selamlayarak bugün, haftaya birlikte bakalım diye düşündük.

 

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde cumhurbaşkanı seçimleri yapıldı. AKP-MHP iktidarının onca dayatmasına, korkutmasına karşın seçmenin yüzde 65’i, “Sana katılmıyorum” dedi. Sizin sevmediğiniz sözcüklerin başında karamsarlık gelir. KKTC seçimleri, kendini mutlak güç sanan dayatmacıların millet iradesi karşısında bir hükmünün olmadığını bir kez daha gösterdi.

 

Proace City Cargoİşinizi bambaşka yere taşır!Toyota Türkiye

 

Kıbrıs ne yazık ki mafyadan kaçakçılığa pek çok olumsuzlukla anılır oldu. Daha kötüsü bu işlere karışanların kendilerini Ankara’daki iktidar kadar güçlü hissetmeleri.

 

Seçimler her şeye yanıt oldu.

 

Sevgili Kışlalı,

 

İktidarın Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) bir parçası olarak takındığı tutum, Atatürk’ün doğruluğu defalarca kanıtlanmış “çevre ülkeler” politikasına ters. Bunun acı sonuçlarını yaşıyoruz. Arap coğrafyasının, İslam dünyasının “seyirci” tutumu, Trump’ın “Gelin, barış dağıtacağım” deyip İsrail’i cesaretlendirmesi, bölgede bu ikiyüzlülüğe tanıklık eden liderlerin çıkması nasıl tarif edilebilir?

 

Toroslardaki şu söz uygun sanki:

 

Kurtla bir olup kuzuyu yemek, koyunla bir olup kuzuya ağlamak!

 

Sevgili Kışlalı,

 

Sizin 1990’lı yıllardaki Yugoslavya’nın parçalanması sürecine sık yaptığınız bir vurgu vardı:

 

Bir ülkede ayrılıkları öne çıkartırsanız işte Yugoslavya, ortak yanları öne çıkartırsanız işte Atatürk’ün Türkiye’si!

 

Bugünlerde hepimizin ortak özlemi olan terörsüz Türkiye için sürdürülen çalışmaların arkasında yeni bir anayasa yattığını dillendirmeye başladılar. Ortak paydaları gevşetmek için “yurttaşlık” kavramını sulandırıp içini boşaltmanın yollarını arıyorlar. Tam sizin konunuz!

 

***

 

Sevgili Kışlalı,

 

Bülent Ecevit’in önerisiyle siyasete girmenizin ardından çok kısa süre yaptığınız Kültür Bakanlığı’ndaki izleriniz hâlâ duruyor. Safranbolu’ya ilk büyük dokunuşu yapmanızdan Âşık Veysel’in Sivrialan’daki evini satın alıp müzeleştirmenize kadar...

 

İzmir milletvekilliği, bakanlık yaptığınız partiniz CHP ise hem büyük bir saldırı altında hem büyük bir hamle içinde.

 

Daha dün İmamoğlu hakkındaki onlarca davadan biri Silivri’de görülmedi. Görülecekti, hukuku gören olmadı! Bu hafta İmamoğlu ve CHP hakkında dört dava birden var.

 

1990’lı yıllar Cumhuriyetin 75. yılını kutlama süreciydi. 75 yılı defalarca anlattınız, CHP’nin sorumluluklarını zaman zaman partinin önde gelenleriyle ters düşme pahasına vurguladınız.

 

Tarih CHP’yi yine çağırıyor.

 

Türkiye’yi daha demokratik yapacağız diye iktidara gelenleri o günlerde meşrulaştıran ikinci cumhuriyetçiler de aymış görünüyor.

 

Sonuçta siz haklı çıktınız...

 

Cumhuriyet yenilmeyecek... Atatürk, saldırıldıkça güçlenecek!