Mustafa BALBAY


Korku, öfke, umut!

Korku, öfke, umut!


 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik saldırı sonrası yeni bir siyasi iklimi şekillendirme girişimi hızlı ilerliyor! İktidarda uzun süredir devam eden iki “özlem” yeniden uç verdi:

 

 

1- Ekrem İmamoğlu ile Özgür Özel’in arasını açma!

 

2- Özgür Özel’i yeniden 31 Mart 2025 yerel seçimleri sonrasındaki havaya sokma!

 

İktidar medyasına göre CHP lideri saldırıdan sonra tam bir devlet adamı tavrı ile hareket etti! Çok sağduyulu demeçler verdi! Öve öve bitiremediler!

 

Bu değerlendirmeyi yapanlar hemen arkasından şöyle devam ettiler:

 

İmamoğlu her zamanki gibi kutuplaştırıcı... Bir saldırıdan bile siyaset üretmeye girişti!

 

Özel bu tür arayışlara prim vermeyeceğini açıkça ortaya koydu ama iktidarın bu yönde siyaset üretme şansını zorlayacağı görülüyor!

 

Özel üstüne basa basa saldırıdaki hedefi açıkladı:

 

- Bize vazgeç diyorlar! Asla. Mücadeleye devam edeceğiz!

 

***

 

4 Mayıs’ta başlayan CHP’nin yükselişini durdurmaya yönelik yeni siyaset mühendisliğinin harcı ne olacak?

 

Sorunun yanıtına girmeden önce seçmenin sandığa gitmesinde etken olan üç ana duygunun altını çizelim:

 

Korku, öfke, umut!

 

Bir bilgisayarın varsa, bu oyun mutlaka sahip olman gereken bir oyun

Büyüleyici bir fantezi rol yapma oyunu. O kadar güzel ki sadece görmek için bile yüklemeye değer

Raid: Shadow Legends

Soru şöyle de formüle edilebilir:

 

İktidar bu üç duygudan hangisine sarılarak seçmeden oy isteyecek?

 

Umut üretme gücü kalmadı. Erdoğan’ın son konuşmalarından hiçbiri bu yönde bir ışık yakmıyor. Geçmiş yıllardaki kırılma anlarında verdiği sözleri tutamadığı gibi her şey daha geriye gitti.

 

Enflasyon tek haneye inecek dedi, her haneye indi. İş insanları bile mutsuz. Enflasyonu indirmek bir yana enflasyonun enflasyonu var! Yılın dördüncü ayında yıllık hedef on kez değişti!

 

Faizi düşüreceğiz dedi, faizin düşmediği yer yok. Her kesim yakınıyor. Faizin de enflasyonu var!

 

Avrupa’ya vizesiz gideceğiz vaadine ne demeli? Değil vizesiz gidiş, vize almak üzere büyükelçiliğe gidiş randevusu bile vermiyorlar!

 

Öfke baldan tatlıdır, öfkeyi büyütüp oy almak daha da tatlıdır. Ancak öfke malzemesi de kalmadı. Cehape zihniyeti ülkeyi bölecek deseler, olmayacak. Cehape kalkınmanın önünde engel deseler, kendileri varken başka engele gerek yok!

 

Cehapeyi terör sevici demenin de zemini kalmadı!

 

Son saldırganın, “Özgür Özel Türkiye’yi dışarıya şikâyet ediyor, çok kızdım, vurdum” ifadesi de kimler nelerden medet umacak kadar küçülmüş, sorusunu sorduruyor!

 

Elde var korku!

 

 

Çok etkili. Öyle böyle değil... Millete, “Aman eldekinden de olmayalım. Azıcık aşım, dertsiz başım” dedirttin mi, tamam!

 

“Ben gidersem felaket olur, yardımlar kesilir, maaşlar ödenmez” gibi söylemler de artık tutmuyor. Milletin karnı aç ama bu sözlere tok!

 

Beka korkusunu işleme zeminleri de öfke kısmında aktardığımız gibi ortadan kalktı!

 

***

 

İşte bütün bu gerçeklerin ışığında iktidar, çıkış arıyor!

 

Karanlık yollar çıkış olabilir mi?

 

Olmasa da en azından “Bizden başka seçenek yok” sözünü halka söyletmenin yollarını arıyorlar. Ankara’daki iktidar bürokrasisinin iki ana duygusunu bütün bunların altına koyalım.

 

Kendilerine şu soruyu soruyorlar:

 

- İktidar değişecekse devleti niye ele geçirdik?

 

Üzerine kitap yazılacak bir soru!

 

Bu sorunun getirdiği tedirginlikle şöyle bir çıkış yolu akıllarına geliyor:

 

- Altımızdaki devlet bürokrasisinin kesinlikle bizim gidebileceğimiz duygusuna kapılmaması gerekir!

 

 

Etrafınıza böyle bir yapı ördünüz mü ya da etrafınızı böyle bir yapı sardı mı...

 

Gitmek isteseniz bile...