Murat AĞIREL


Norveç mi Türkiye mi?

Norveç mi Türkiye mi?


 

Sayıştay raporları açıklandı. Müteahhitlere, özel harcamalara, temsil giderlerine, koruma giderlerine milyarlarca lira harcandığı ortaya çıktı.

 

218 adet rapor Meclis’e sunuldu. Ayrıca 349 adet belediye ve bağlı idare, 14 adet il özel idaresi ve 78 adet belediye iştiraki olmak üzere toplam 441 adet Sayıştay denetim raporu da yetkili organlarında görüşülmek üzere ilgili kamu idarelerine gönderilecek. 7 adet yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığına ilişkin Sayıştay denetim raporu ise İçişleri Bakanlığı’na ve ilgili valiliklere gönderilecek.

 

AĞIR DENETİM

Peki, bu raporlar bize ne söylüyor? Bu raporlara bakarsak Türkiye, “süper güç” olmuş bir ülke gibi gözüküyor. Raporlar bize halkı refah içerisindeki bir ülkenin liderlerinin, kamu kurumlarının da büyük bir zenginlikle tüm imkânlara sahip olduğunu söylüyor. Mükemmel bir vergi sistemiyle çok kazanandan çok vergi, az kazanandan az vergi alındığını söylüyor. Türkiye’nin günlük güneşlik yaşayan adeta bir Norveç, bir Kanada, bir İsviçre gibi kazanan ülke olduğunu söylüyor.

 

Gelin görün ki ne Norveç ne Kanada ne de İsviçre böylesine savura savura para harcamıyor. Tam aksine kamu kurumlarına ağır bir denetim uyguluyor.

 

Bugün Norveç Varlık Fonu, dünyanın en büyük ve en zengin devlet fonlarından biri olarak biliniyor.

 

Ülkenin sahip olduğu petrol ve doğalgaz gelirleri akıllı bir şekilde bu fona aktarılıyor ve fon, küresel ölçekte hisse senetleri, tahviller ve gayrimenkul yatırımlarına dağıtılarak değerlendiriliyor. Bugün fonun büyüklüğü trilyon dolar seviyesini aşmış durumda; bu da Norveç vatandaşları için kişi başına yüz binlerce dolar servet anlamına geliyor.

 

 

Click here for more information

betboo069.com

 

Fonun gücü öyle büyük ki dünyanın birçok dev şirketinde hissesi bulunuyor; örneğin Apple, Microsoft, Nestlé, Amazon gibi markalarda pay sahibi.

 

Yani sıradan bir Norveçli’nin refahı sadece kendi ülkesindeki ekonomiden değil, dünyanın dört bir yanındaki yatırımlardan da besleniyor. Bu durum, Norveç’in ekonomik güvenliğini garanti altına alırken aynı zamanda gelecek nesillere de büyük bir finansal güvence sağlıyor. Şöyle anlatayım hani 1 dolar bugün 41 lira ya, 1 Norveç kronu 0.10 dolara denk geliyor.

 

Norveç Varlık Fonu’nun da “varlığı” 1.8 trilyon dolar seviyelerine ulaşmış durumda. Bu ne demek biliyor musunuz? Her bir Norveç vatandaşının bugün yaklaşık 322 bin dolarlık yatırımı var demek.

 

Türkiye Varlık Fonu ise 360 milyar dolar büyüklüğünde. Fakat her bir Türk vatandaşına sadece 3 bin 644 dolar düşüyor.

 

Peki, bir Norveç vatandaşıyla bir Türkün yatırım varlığı arasındaki 318 milyar dolarlık fark nerede? Sayıştay raporlarını okuyanlar bu farkı açık açık görebilirler. Gelin bir örnek vereyim.

 

Cumhurbaşkanlığı Sayıştay raporuna baktığımızda, 2024 yılı bütçesi kapsamında yıl içerisinde 228 milyon lira TL (5.6 milyon dolar) bütçe geliri elde edilmiş, buna karşılık 12.5 milyar TL (306 milyon dolar) bütçe gideri yapılmış.

 

Bu bütçenin dışında koruma giderleri de var. 2024 yılında bu kalem için 2.2 milyar Türk lirası (56 milyon dolar) harcama yapılmış.

 

Böylece 2024 yılı Cumhurbaşkanlığı giderleri toplamı 14 milyar 863 milyon Türk Lirası (362 milyon dolar) olmuş.

 

 

 

Günlük ortalama harcama ise bize tablonun ne kadar korkutucu olduğunu açıklıyor. Cumhurbaşkanlığı günlük 40 milyon Türk Lirası, yani günde 1 milyon dolar para harcıyor.

 

Düşünün ki Türkiye’nin herhangi bir yerinde her gün 1 milyon dolarlık yatırım yapılsın. Sadece bir yılın sonunda bile nasıl bir tesisleşme, istihdam imkânı, altyapı yatırımı yapılabilir hayal edin.

 

Tabiki Cumhurbaşkanlığı’nın bir gideri olacak fakat Çankaya Köşkü kullanılsa iki üç araba korumayla gezilse, yurtdışına her bakan ayrı uçakla değil de tek uçakla gidilse olmaz mıydı? Betona, jet yakıtına, deri döşemeli koltuklara, gösterişe harcama yapmak yerine toprağa yatırım yapılsaydı daha güzel olmaz mıydı?

 

Sevgili okur, üzülerek söylüyorum ki bu rakamlara gizli ödenekten harcanan rakamlar dahil değil.

 

Tüm bunlar yaşanırken ülkemizde vatandaşımız yüksek enflasyon, kurdaki dalgalanmalar ve artan işsizlik oranlarıyla boğuşuyor. Bu boğuşmayı, maaşının tamamını kiraya, faturaya vererek yaşıyor. Kasaptan et almaya çalışırken yaşıyor. Tatile gitmek istediğinde yaşıyor. Borcu borçla kapatmaya, kredi kartlarını birbirine takla attırmaya çalışarak yaşıyor.

 

GÖSTERİŞİN ARDI BORÇ

Toplumun büyük bir çoğunluğu yeni araba alamıyor, ev alamıyor, kazancından tasarruf edip de basit yatırımlar yapamıyor. Sosyal medyada herkes gösteriş peşinde koşarken arkasından büyük bir borç yüküyle yürüdüğünü kimse kimseye söyleyemiyor.

 

 

 

Özetle, yöneticilerin ve onlara yakın sınıfların zenginliği artarken halkın yüzde 90’nı bu zenginliği faiz yoluyla finanse etmek için çalışıyor.

 

Kendi boğazından kısıp yukarıya vergi diye veriyor. Bunu da Sayıştay raporlarından kanıtlayabilirim. Geçen yıl 7.3 trilyon lira (178 milyar 329 milyon dolar) vergi toplandı. Bu günlük 20 milyar TL, saatte de 833 milyon TL vergi toplandığı anlamına geliyor. Üstelik bu toplanan vergilerin 1.7 trilyon lirası doğrudan faize harcanıyor.

 

İktidarın tek gelir kalemi vergiler. Devlet bütçesinin yüzde 76’sı halktan alınan vergilerden oluşuyor. Bu inanılmaz bir oran.

 

Daha kötüsünü yazıp bitireyim. 2025’e devreden Hazine garantili borç tutarı 787 milyar TL...