Hasan ŞAHİN


OKULLARDA  NELER OLUYOR?

OKULLARDA  NELER OLUYOR?


                                  

Emekli bir öğretmen olarak, son zamanlarda basına yansıyan olaylar kan dondurucu…Gerçekten üzücü , şaşırtıcı ve düşündürücü… Neler oluyor okullarda?

Bilindiği gibi bizim milli ve dini davranış ölçülerimiz, Hz. Ali’nin ‘Bana bir harf öğretenin  kölesi olurum’ sözü ile Fatihin İstanbul’u fethi sırasında hocasının atından sıçrayan çamur nedeni ile sarfettiği ‘Hocamın atının ayaklarından sıçrayan çamur bana en büyük şereftir’ sözü ile özetlenir ve özdeşleşir.

Bu anlayış tarihimiz boyunca, hiç tereddütsüz devam etmiş, bu sayede büyük ve köklü medeniyetlere ecdadımız imza atmıştır. Başka türlüsü zaten çıkmaz sokaktır ve asla düşünülemez. Zira toplumların yükselmesi ve hayatiyetlerini devam ettirmeleri, bu hoca-talebe ilişkisinin sıhhatli bir şekilde kurulmasına bağlıdır. Aksi takdirde toplumlar, insanı mutsuz kılan CEHALET çemberinden çıkamaz.

Büyüklerimizin Beka  meselesi diye anlatmaya çalıştığı olgu tamda budur.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de “Milletleri kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir” sözü, bu gerçeği anlatmaktadır.

******

Peki eğitim-öğretim yönünden şimdiki durum nedir?

Yazımın başında belirttiğim gibi gerçekten çok acı, çok şaşırtıcı ve çok üzücü bir tablo ile karşı karşıyayız. Düşünebiliyor musunuz? Bir okulda bu memleketin eğitimine  50 yılını vermiş bir öğretmen ile öğrenciler aşağılık sözlerle alay ediyorlar. Bir okul müdürüne, 12 yaşındaki bir öğrenci silahla ateş ediyor. Okullarımızın bir çoğunda ‘Akran zorbalığı’ almış başını gidiyor. Kız çocukları bile arkadaşlarının evlerini basarak zorbalık kullanır hale gelmişler…

Bir eğitimci olarak bu durumu izah etmek, gerçekten zorların en zoru…

Nerede yanlışlık yaptık acaba? Beynim zonklarcasına düşünüyorum. Fakat işin içinden çıkamıyorum.

Ben, öğretmen okulunu yatılı olarak okumuş  biriyim. Elbette disiplinli bir öğrencilik hayatımız oldu. Ancak Öğrenci-Öğretmen ilişkilerimiz, her zaman olması gereken seviyede idi. Öğretmenlerimizi sever, sayardık. Toplumumuzda öğretmenleri baş tacı ederdi.

Şimdi bakıyorum da öğrenci velisi, tüfeğini çocuğuna vererek öğretmene ateş ettiriyor. Küçük bir disiplin kurmaya  çalışılan olay, savcılıkta bitiyor.

*******

Ben şunu görüyor ve hissediyorum: Atatürk’ün deyimi ile ‘İlmi hür, fikri hür, vicdanı hür’ bilincini vermek için okula gitmesi gereken öğretmenler, şimdilerde can güvenliği korkusu ve aşağılanacakları hissi ile sınıflarına girmek zorunda kalıyorlar.

Türkiye’nin en büyük bütçesinin ayrıldığı eğitimi, bu şekle sokmaya hiç kimsenin hakkı olmadığını düşünerek,  okullardaki disiplin konularına bu bakımdan da yaklaşılmasının zaruretine inanıyorum.

Maalesef velinin müdür, müdürün veli,  öğrencinin öğretmen, öğretmenin de öğrenci  olduğu bir eğitim-öğretim döneminden geçiyoruz. Bu gidişat devam ederse, sanırım yaşadıklarımız, yaşamak zorunda kalacaklarımızın yanında hiç kalır.

Bu durumun devam etmesi durumunda  gelecek için çok endişeleniyor, çok  korkuyorum. (Bu kötü  durumun devam etmesi durumunda bugünlerin iyi günler olduğunu düşünüyorum). Halkımızda çok korkmalı ve ivedilikle etkili tedbirler alınmalı.

Bu tedbirlerde; Kesinlikle yıllarını çocuklara ve gençlere harcamış eğitici ve öğreticiler tarafından gerçekleştirilmelidir.