Osman DOST


Parlamenter Sisteme Dönüş Çalışmaları: Strateji mi, Hayal mi?

Parlamenter Sisteme Dönüş Çalışmaları: Strateji mi, Hayal mi?


 

Türkiye siyasetinde son yılların en hararetli tartışmalarından biri, parlamenter sisteme dönüş meselesi… “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” adıyla duyurulan bu çalışma, yalnızca nostaljik bir geri dönüş talebi değil; tam tersine, daha demokratik, daha dengeli ve daha denetlenebilir bir yönetim modelinin inşası iddiasını taşıyor. Fakat bu hedef, bugünün siyasi ikliminde ne kadar gerçekçi? Bir strateji mi, yoksa ulaşılması güç bir hayal mi?

 

Altılı Masa’nın Uzun Yolculuğu

 

CHP, İYİ Parti, DEVA, Saadet Partisi, Demokrat Parti ve Gelecek Partisi’nin oluşturduğu ve kamuoyunda “Altılı Masa” olarak bilinen yapı, Türkiye’nin yeniden parlamenter sisteme geçişi için belki de bugüne dek yapılmış en kapsamlı teknik çalışmaya imza attı. Çeşitli hukukçu ekiplerin, anayasa uzmanlarının, siyaset bilimcilerin ve partilerin kurmaylarının hazırladığı raporlar; yasamadan yürütmeye, yargıdan temel hak ve özgürlüklere kadar geniş bir çerçeveyi kapsıyor.

 

Hazırlanan 48 sayfalık ortak mutabakat metni, eski sistemin birebir kopyası yerine, koalisyon yönetimlerini daha istikrarlı hâle getirecek düzenlemeler içeriyor. Örneğin “yapıcı güvensizlik oyu” gibi mekanizmalar; hükümetin bir günde düşüp, ülkenin haftalarca hükümetsiz kalmasının önüne geçmeyi hedefliyor.

 

Keza Meclis’in denetim gücünü artıran düzenlemeler, güçlü etik komisyonları, tarafsız ve bağımsız yargının yeniden tesis edilmesi gibi başlıklar da taslağın ana omurgasını oluşturuyor.

 

Bu yönüyle bakıldığında muhalefet partilerinin ortaya koyduğu çaba, bir niyet beyanından fazlası; teknik olarak hazırlanmış, arşivlenmiş, tamamlanmış kitlesel bir yol haritası niteliğinde.

 

İktidarın Eleştirileri ve Siyasi Gerçeklik

 

Elbette Türkiye’de herhangi bir sistem değişikliği konuşulduğu anda, politika sahnesi doğal olarak ikiye ayrılıyor. AK Parti ve MHP başta olmak üzere Cumhur İttifakı bileşenleri, bu projeyi “eskiye dönüş” olarak niteliyor ve 2017’deki referandumla kabul edilen başkanlık sisteminin istikrar getirdiğini savunuyor.

 

Bu noktada göz ardı edilmemesi gereken gerçek şu:

Anayasa değişikliği olmadan sistem değişmez.

Bu da Meclis’te nitelikli çoğunluk gerektirir. Nitelikli çoğunluk ise ancak geniş ve kalıcı bir siyasi uzlaşmayla sağlanabilir. Yani muhalefet partilerinin hazırladığı taslak ne kadar teknik olarak doğru olursa olsun, siyasi tablo değişmeden bu taslağın hayata geçmesi mümkün görünmüyor.

 

Altılı Masa’nın geçmiş seçimlerde uzun yol almasına rağmen son aşamada yaşadığı dağılma süreci de bu zorluğun bir göstergesi. Her ne kadar partiler büyük oranda ortak vizyonda buluşmuş olsa da, siyaset çoğu zaman teknik raporlardan değil, duygulardan, güç dengelerinden ve toplumsal dalgalanmalardan besleniyor.

 

Halkın Beklentisi: Umut, Netlik ve Yol Haritası

 

Bugün Türkiye’de ekonomik sıkıntılar, yüksek hayat pahalılığı, işsizlik, güvensizlik ve sürekli gündem değiştiren siyasal iklim; toplumun tüm kesimlerinde ciddi bir bıkkınlık yaratmış durumda. Artık yalnızca eleştirilere değil, geleceğe dair somut ve umut veren projelere ihtiyaç var.

 

Sadece seçim dönemlerinde değil, her fırsatta halkın karşısına net bir vizyonla çıkmak gerekiyor. Çünkü toplum şu anda:

 

“Ne zaman düzelecek?”

 

“Kim nasıl düzeltecek?”

 

“Alternatif nedir?”

 

“Yeni sistem ne getiriyor?”

 

sorularının cevaplarını bekliyor.

 

Evet, mevcut sistem yürütülüyor ama ciddi aksaklıklarla…

Evet, değişim talebi büyüyor ama değişimin nasıl olacağı konusunda geniş kitlelere anlatılmış bir yol haritası henüz yok.

 

İşte tam bu nedenle muhalefet partilerinin hazırladıkları parlamenter sistem çalışmaları yalnızca kendi arşivlerinde kalmamalı; halkın anlayacağı sade bir dille anlatılmalı. Siyasal iletişimde başarı, sadece doğru çalışmayı üretmekle değil, o çalışmayı doğru anlatmakla mümkündür.

 

Gerçekçi Bir Değerlendirme: Strateji de Var, Hayal de…

 

Parlamenter sisteme dönüş çalışmaları bugün için hem stratejik bir hazırlık hem de siyasi dengeler nedeniyle kısmen bir hayal görünümünde. Stratejik, çünkü:

 

Teknik olarak kapsamlı bir hazırlık tamamlanmış durumda.

 

Demokratik standartlara uygun bir model ortaya konmuş.

 

Kamuoyunun büyük kısmı değişime açık.

 

Ama aynı zamanda hayal, çünkü:

 

Anayasa değişikliği için gerekli çoğunluk yok.

 

Siyasi uzlaşma zemini oldukça zayıf.

 

Muhalefetin kendi içinde yaşadığı kırılganlıklar henüz tam olarak giderilmiş değil.

 

Fakat siyaset, dünün imkânsız görünen ihtimallerinin yarın gerçekleştiği bir alan. Bugünün çıkmazları, yarının fırsatlarına dönüşebilir. Önemli olan, toplumun karşısına sağlam bir irade ve net bir vizyonla çıkmak.

 

Sonuç: Gelecek Kararlılık İstiyor

 

Türkiye bugün siyasal, ekonomik ve toplumsal açıdan zor bir süreçten geçiyor. 86 milyonluk bir ülkenin bu kadar yorgun ve umutsuz hissetmesi, siyasetin üzerine büyük bir sorumluluk yüklüyor. Halk artık sadece sorunları konuşmaktan değil, çözümü görmekten yana.

 

Bu nedenle muhalefet partileri:

 

Hazırladıkları projeleri sırayla, net bir dille halka anlatmalı,

 

Somut takvimler ve uygulanabilir reform paketleri açıklamalı,

 

Kendi aralarındaki iletişim ve koordinasyonu güçlendirmeli,

 

Topluma gerçekçi ama umut veren bir gelecek resmi sunmalı.

 

Parlamenter sistem çalışmaları, doğru kullanıldığında bir dönüm noktası olabilir. Ancak bunun gerçekleşmesi, sadece hazırlanan metinlere değil; liderliğe, kararlılığa ve topluma güven verecek güçlü bir iradeye bağlı.