Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Azerbaycan dönüşünde “SDG-Şam ilişkilerinde gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu şöyle cevaplandırdı:
-Suriye'nin toprak bütünlüğü, üniter yapısı ve milli birliğinin mutlaka korunması lazım. Varılan mutabakatı olumlu karşıladığımızı daha önce ifade etmiştik. Ama görüyoruz ki Suriye Demokratik Güçleri hala oyalama taktiklerine devam ediyor. Bundan vazgeçmeleri şart... Alınan kararların uygulamasını çok yakından takip ediyoruz. Aslolan sözlerin mutabakattaki takvime uygun şekilde hayata geçirilmesidir. Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Ahmed Şara ile görüşmelerimiz bu yönde oldu. Terörsüz Türkiye sürecinde hamdolsun sorun, sıkıntı görünmüyor. Gelişmeler güzel, olumlu istikamette devam ediyor. Birkaç çatlak sese rağmen, verilen mesajlar gayet makul, müspet ve yapıcı. Tabii her yeni aşamada umutlarımızla birlikte yükümüz de artmakta. Arkadaşlarımızın Suriye ile görüşmeleri de devam ediyor. Süreci zehirlemek isteyenlere karşı dikkatliyiz.
***
Görüldüğü gibi Erdoğan, artık PKK’nın Suriye kolu olan PYD/YPG’ye ABD’nin verdiği adı kullanmaya başlamış durumda; “Suriye Demokratik Güçleri” diyor. ABD, bu tanımlamayı, PKK’nın Suriye kolunu terör örgütü değil, demokratik güç hatta “Bölgedeki kara kuvvetleri” olarak kabul ederek dünyayı kandırmak için kullanmıştır. Şimdi ne değişti de Erdoğan, Suriye PKK’sını, “Suriye Demokratik Güçleri diye kabul ediyor?
Yılmaz Özdil, Suriye’deki durumu anlatırken, “ABD NATO planlamasıyla teröristlere kravat takma operasyonu uyguluyor, Şara denilen adam, aslına bakarsan CIA’nın Afganistan'da kurduğu El Kaide'nin uzantısı olan IŞİD olarak Irak’ta karşımıza çıktı. Bu arkadaş 7 kişilik çekirdek kadrosuyla örgütü Suriye'ye taşıdı. Önce El Nusra'ya sonra Heyet Tahrir el Şam'a dönüştü, şimdi de kravatı taktırdılar cumhurbaşkanı oldu ve Amerika Birleşik Devletleri başkanıyla, Suudi prensinin yanında fotoğraf verdi. Yarın öbür gün Abdullah Öcalan'ı da böyle bir fotoğrafta görmeyeceğimizin garantisini kimse veremez...” dedi.
***
Biz SDG oyunu ile ilgili bir uyarıyı da 29 Ağustos 2029’da yapmış ve ABD'nin, muhataplarını ahmak yerine koyan uygulamalarını, ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas’ın, 2018’de Aspen Enstitüsünün Colorado eyaletinde gerçekleştirilen yıllık güvenlik toplantısında itiraf ettiğini hatırlatmıştık..
PKK/PYD ile yakın çalıştığını anlatan Thomas, o toplantıda şunları söylemişti:
"Bir keresinde onlarla (YPG) doğrudan muhatap olmuştum. Bu adamlarla ilişkilerin oluşum safhasında yer aldım. Kendilerine önceden YPG diyorlardı. Türkler onların PKK ile bir olduklarını söyleyecekti ve diyeceklerdi ki 'Benim terörist bir düşmanımla muhatap oluyorsun. Bunu nasıl yapabilirsin, müttefikim?' Bu nedenle, onlara tam anlamıyla cevap verdik, 'Markanızı değiştirmeniz lazım. Kendinizi YPG haricinde nasıl adlandırmak istersiniz' dedik ve neredeyse bir günlük bir bildirimle, kendilerinin Suriye Demokratik Güçleri olduğunu ilan ettiler. 'Demokrasi'yi (demokrasi kelimesini) oralara bir yere koymanın dâhice bir fikir olduğunu düşünmüştüm."
Bu açıklamalar yapıldığı sıralarda ABD'li yetkililer, SDG'nin PKK ile ilgisinin olmadığını iddia ediyordu.
Hatta birçok Amerikalı yetkili, "SDG'nin PKK olduğuna dair bir kanıt" istiyordu. Türk Genelkurmay Başkanlığı ile Pentagon arasında 2018’de yapılan bir toplantıda Orgeneral Raymond Thomas’ın konuşması gündeme getirilmişti. Türk askerleri tarafından gündeme getirilen videoda, bu ifadelerin bir itiraf olduğu, ABD'nin göz göre göre yalan söylediği belirtilerek, bu konuda gerekli açıklamaların yapılması istenmişti.
Amerikan tarafının, konu hakkında ikna edici ifadeler kullanamamıştı.
***
Şimdi, Türkiye, Erdoğan’ın “Suriye Demokratik Güçleri” tanımını kullanmasıyla, fiili durumu meşrulaştırmış oluyor. Kaldı ki, Türkiye, PYD de silah bırakmalı derken, PYD/YPG’nin Suriye ordusuna katılmasını kast ediyor. PYD ise “Öcalan’ın çağrısı biz bağlamaz” diyor.
Şimdi Suriye ordusu denilen HTŞ’nin 24 bin hafif silahlı adamı var. PYD/YPG’nin ise ABD desteğiyle kurduğu 80-100 bin kişilik ağır silahları olan eğitimli bir ordusu var. Bu durumda kim kime katılmış olacak? PYD/YPG, Suriye ordusuna katılırsa, bu, PKK’nın Suriye ordusu olması değil midir?
Açılımın ilk hedeflerinden biri bu muydu yoksa?
Arslan BULUT(Yeniçağ)