Mustafa BALBAY


Sıradaki İran...

Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) en zorlu ayaklarından birine dokunuldu. İsrail dün 03.00 sıralarında kendisine destek verecek ama sessiz kalacak ülkelere haber vererek İran’a saldırdı.


 

Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) en zorlu ayaklarından birine dokunuldu. İsrail dün 03.00 sıralarında kendisine destek verecek ama sessiz kalacak ülkelere haber vererek İran’a saldırdı.

 

İsrail, en güçlü unsurunu, istihbarat gücünü İran’a ve bütün dünyaya göstererek işe başladı. İran’ın genelkurmay başkanı dahil 20’ye yakın üst düzey askeri yöneticisini en mahrem yerde toplantı yaparken öldürdü.

 

Bunun için öncelikle içeriden bilgi alma gücü gerek! Askeri güç teferruat!

 

İsrail bunu daha önce de yapmış, İran’ın sadece askeri değil, bilgi gücünü de hedef alan nokta atışlı operasyonlar düzenlemişti.

 

İsrail’in bu gücünü bütün bölge ülkelerinde de yükselttiğini tahmin etmek için uzman olmaya gerek yok!

 

***

 

İsrail’in saldırısından hemen sonra Trump’tan şu değerlendirme geldi:

 

- ABD, bu operasyonun içinde değil!

 

Bizce de içinde değil, arkasında!

 

Aynışeyi hemen hemen bütün Avrupa ülkeleri için söylemek mümkün!

 

Aylardır İran’a saldırı konusunda Netanyahu ile Trump arasındaki bakış farkı iki ülke medyasına da yansımıştı. Hedef aynı ama yöntem farklı.

 

Trump diyor ki:

 

“İran bize Arap dünyasını parçalı tutmak için çok lazım. Rejim kalsın, biraz törpüleyelim, uysallaştıralım, yeter!”

 

Netanyahu diyor ki:

 

“İran’daki rejimi tamamen çökertelim. Yerine Suriye’deki gibi bize biat edecek rejim getirelim...”

 

İran halkı açısından kırk katır mı kırk satır mı, ikilemi!

 

Dünkü tablo iki bakışın ortasında bir yola girilmiş olabileceğini gösteriyor; Trumpyahu!

 

İran intikam bayrağını çektim dedi ama “intikam” bayrakla alınacak bir şey değil!

 

Rejimini ihraç etmeyi anayasasına temel maddelerden biri olarak koyan İran, şimdi rejimini koruma mücadelesiyle baş başa!

 

ABD’nin stratejisi doğrultusunda İsrail’in İran’da dini liderleri hedef almadığının da altını çizmek gerek.

 

İran’da molla rejimi çöker mi?

 

Son seçimlere katılımın yüzde 50’nin altına düşmesinden her gösterinin olağanüstüşiddetle bastırılmasına kadar bir dizi gösterge rejimin bittiğini ortaya koyuyor.

 

Gelenekleri güçlü, birikimi yüksek, devlet yapısı köklü İran yeni bir gelecek inşa edebilir mi?

 

Molla rejimi bütün bunları erozyona uğrattığı için çökenin altından çıkacak olanı şu aşamada kestirmek zor.

 

Kaldı ki cephe işlevini İsrail’in üstlendiği küresel yapı buna izin verecek noktada değil.

 

***

 

Gelişmeler ister istemez Türkiye’yi de etkileyecek. Hangi gelişme etkilemiyor ki!

 

NATO’nun küresel ölçüde yaptığı risk haritalarında sorunlu noktaların üçte ikisi Türkiye’nin etrafında. Ukrayna, Suriye’mizden sonra bir de İran’ımız oldu!

 

Böylesi durumlarda aklın yolu şudur:

 

Önce kendini koru, sonra ne yapabileceğini düşün! İran’la sınırımız 1639 Kasrışirin Antlaşması’ndan beri değişmedi. Ama sinirlerimiz çok değişti. Molla rejiminin Çin, Rusya, ABD üçgeninde hangi pazarlıkların içinde olduğu da bilinemez!

 

İsrail’in burnunun dibine değil, kalbinin aort damarında kadar girdiği bir ülkede, üst düzey yöneticilerin kimin adına ne yönettiği de bilinemez!

 

Nasıl sürekli bal demekle ağız tatlanmazsa sürekli kardeşlik demekle de kardeşlik olmaz!

 

İç barışşart!

 

Seçim için değil, geçim için!