Prof.Dr.Esfender KORKMAZ


Sosyal Devlet Anayasada askıda kaldı

Sosyal Devlet Anayasada askıda kaldı


Klasik iktisatçıların yaklaşımı olark ve kapitalist sistemde kamu hizmetleri yalnızca iç ve dış güvenlik ve adalet gibi hizmetleri gerçekleştirmekle sınırlıdır. 19 yüzyılda işçi sınıfı ağır sömürü koşullarında yaşadığı için ciddi sosyal sorunlar ortaya çıktı. Almanya da 1880’lerde Bismarck döneminde ilk kez işçi sigortaları, emeklilik ve sağlık sigortası gibi uygulamalar başlatıldı.

1929 Büyük Buhranı ve İkinci Dünya savaşı sonrasında piyasanın tam rekabeti sağlıyamayacağı, ayrıca ortaya çıkan yoksulluğu önlemek için devletin ekonomiye müdahale etmesi ve sosyal koruma önlemleri almasının gerekli olduğu anlaşıldı.

Devletler, İşsizlik sigortası, sağlık hizmetleri, eğitim ve sosyal yardımlar programı yapmaya başladı.

Türkiye de, 1982 Anayasası ikinci maddesinde devletin sosyal devlet olduğu yazılıdır. Birçok maddesi de sosyal devlet prensiplerini içermektedir.

Sosyal adaleti gözetmek,

Sosyal adalet, toplumda bireyler arasındaki hak, fırsat ve kaynak dağılımının adil ve dengeli olmasını ifade eden bir kavramdır. Başka bir deyişle, sosyal adalet; herkesin eğitim, sağlık, çalışma, barınma gibi temel haklardan eşit şekilde yararlanabilmesi, gelir ve servet dağılımında aşırı uçurumların önlenmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması demektir. Bunlardan bazı örnekler vermek gerekir.

Türkiye’de eğitimde fırsat eşitliği fiilen yoktur.

Öğrenciler istemedikleri halde, İmam-Hatip okullarına gitmeye mecbur kalıyor.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da okullaşma oranı, öğretmen başına düşen öğrenci sayısı, okul fiziki şartları Batı bölgelerine göre daha geridedir.

Üniversiteye giriş için özel ders, kurs eğitimi, yurt dışı kamplar, üst gelir gruplarına açıkken, alt gelir grubu çocukları bu avantajlardan mahrum kalıyor. Bu durum üniversite sınav sonuçlarına da yansıyor.

Parası olan daha düşük puanlarla vakıf üniversitelerinde veya yurt dışında okuyabiliyor.

Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve beşeri sermaye gücünü artırmak için, tüm eğitim sistemi parasız olmalıdır.

Gelir dağılımı aşırı bozuldu ve yoksulluk arttı.

Avrupa’da gelir dağılımı eşitsizliğinin en kötü olduğu ülke Türkiyedir.

AB İstatistik Ofisi Eurostat verilerine göre 2022 yılında AB’de Gini katsayısı 29,6 oldu.Türkiye’nin ise Gini katsayısı 42,6. (Gini katsayısının büyümesi, gelir dağılımının. bozulduğunu gösterir.) Türkiye bu değerle Avrupa’da 36 ülke içinde gelir dağılımı en bozuk ülkedir.

GİNİ KATSAYISINA GÖRE AVRUPADA EN BOZUKTAN EN İYİYE GELİR DAĞILIMI

grafik.jpg

Yoksulluğa gelince zaten yaşıyoruz. O kadar ki, çalışanların ev ve araba almaları imkansız hale geldi.

Kadın erkek eşitsizliği

Kadınların işgücüne katılım oranı daha düşüktür. Özellikle kayıt dışı çalışma ve ev içi ücretsiz emek, kadınların ekonomik bağımsızlığını kısıtlıyor.

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmekle, Türkiye de kadına karşı şiddetle mücadelede ,önemli bir uluslararası güvenceden çıkarıldı.

Son yıllarda bazı siyasi aktörler ve kanaat önderleri, kadınların toplumsal rollerini daha çok “annelik” ve “aile içi görevler” ile tanımlıyor. Bu, doğrudan yasaları değiştirmese de, kamuoyunda kadınların sosyal ve ekonomik hayattaki görünürlüğünü sınırlayan bir iklim yaratıyor.

Hukukun Üstünlüğü ve insan hakları

Hakimler ve savcıların atama ve terfi süreçlerinde yürütmenin etkisinin artması, yargı bağımsızlığına gölge düşürüyor. Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu raporlarında bu durum sıkça vurgulanıyor. Avrupa Birliği İlerleme Raporlarında, yargı ve temel haklar faslında sürekli gerilemeye dikkat çekiliyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Kararları: Türkiye’nin, AİHM kararlarını uygulama konusunda eksikleri bulunduğunu açıkladı. (örneğin Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala kararları).

Basın davaları ve siyasi yargılamalar dünyanın dikkatini çekmeye başladı. Gazetecilere, siyasetçilere ve sivil toplum temsilcilerine açılan davalar hukukun siyasallaştığını gösteriyor.

Türk vatandaşına AB vize vermiyor.

Ne yapmak gerekiyor;

En kısa sürede, yeniden parlamenter düzene geçmek gerekir. Devlette, kamu idaresinde, yargıda ve eğitimde çağdaş dünyaya uygun reformlar yapmak gerekir. Türk vatandaşının vize hakkına engel olduğu için tüm yabancı sığınmacıları, vatandaşlık dağıtılanları, kendi ülkelerine geri göndermek gerekir.