Konuk YAZAR

Tarih: 14.03.2025 00:09

Suriye’ye kim hükümdar oldu?

Facebook Twitter Linked-in

 

“Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz” sözü, kalleşçe öldürülen Rizeli eşkıya Sandıkçı Şükrü’ye yakılan bir türküden Zülfü Livaneli tarafından derlenmiş ancak daha çok Edip Akbayram tarafından seslendirilmiş ve onunla özdeşleşmiştir... Nur içinde yatsın.

 

Edip Akbayram’ın sesinden bu türküyü ne zaman duysam, “Gerçekten eşkıya dünyaya hükümdar olmaz ise bu dünyanın hali nedir?” diye düşündüm... Öyle ya dünya çeteler tarafından yönetilmiyor mu? Sadece uyuşturucu cirosu, trilyon dolarlar tutuyor.

 

Bir tarihte davetli olarak katıldığım bir Anayasa sempozyumunda, eski Özel Harp Dairesi Başkanı Sabri Yirmibeşoğlu, dünyada Londra'dan Tokyo'ya kadar bir uyuşturucu demokrasileri düzeni kurulduğunu söylemiş, asıl tartışılması gereken konunun, Anayasa değil, bu durum olduğunu belirtmişti. Cevap veren çıkmamıştı...

 

Türkü, son yılların siyasi ve sosyal ortamını çağrıştırdığı için çok tutuldu ama Barzani ve Talabani'nin Irak’ta, Taliban’ın Afganistan’da, HTŞ ve PKK’nın Suriye’de devlet olduğunu gördükten sonra ne demeliyiz?

 

***

 

Ben bugüne kadar Irak, Afganistan ve Suriye ile ilgili yazılarımda diyeceğimi dedim ama İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, son grup konuşmasında, eşkıyanın kurucu önderliğe nasıl yükseltildiği ve Suriye’ye nasıl hâkim kılındığı konularında önemli tespitler yaptı:

 

* “Beştepe-İmralı-Balgat hattında artık şaşıracak bir şey kalmamıştır. Eli kanlı, müebbetlik bebek katili, terörist başından ‘kurucu önder’ diye bahsedilebildiği bir aşamaya geldik. Türkiye böyle bir delirmişlikle ilk defa imtihan edilmektedir ve bu aşama içerisinde bir terör devleti doğurtulmaktadır. Bu nesebi gayrı sahih operasyonda, iktidardakiler ortaklarıyla ‘ebelik’ yarışındadır. Adı SDG, YPG, PYD yahut her ne haltsa; alfabede harf bırakmadılar; üç harf bulan önce terör örgütü kuruyor yeterince emperyaliste biat ettikten sonra devlet kurma hayaline kapılıyor.

 

*Bir zamanlar, Erdoğan’ın ‘bize teslim edin’ dediği terörist Mazlum, yine bir zamanların teröristi şimdi devlet başkanı muamelesi gören kod adı Colani, ki terör örgütü aşamasından devlet aşamasına geçenler, kod ismini bırakıp, nüfus ismine geçiyorlar; yeni ismiyle El Şara, ikisi beraber iyi hal indirimi almak için kravatlarını takıp anlaşma imzalıyorlar. Anlaşmadan hemen önce ise ne hikmetse bu Apo mahdumu, ABD’li komutan ile oturuyor, anlaşmayı imzalamaya da ABD’nin helikopteriyle götürülüyor.

 

*Orada yeni bir teröristan yapılanması ismen, cismen, resmen ya da fiilen, sahip olduğu askeri gücü bir şekilde koruyarak tüzel kişiliğe kavuştuğunda artık sınırdan geçmek için sınır ötesi operasyon değil, savaş tezkeresi çıkartmak zorunda kalacağız. Bakınız, ateşkes ve barış laflarının içi işte böyle doldurulmaktadır.

 

*PKK, Türkiye içerisinde eritilirken, YPG ise Suriye içerisinde kuruculuk kazanmaktadır. Altını çiziyorum. Terör örgütleri ve liderleri, takım elbise giydirilerek devlet adamı yapılmakta, terör ise devletleştirilmektedir. ‘Ömür boyu başkanlık’ ihtirasıyla yanıp tutuşan iktidar ve varlığını bu iktidarın varlığına armağan etmiş ortaklarının, Türkiye Cumhuriyetine, Türk Devletine-Türk milletine karşı giriştikleri kalkışmanın neticesi budur. Ortaklaşan menfaatlerinin kirli masası, Anayasa pazarlığı, af pazarlığı, at pazarlığı bu yüzden yapılmaktadır.

 

*İmralı’daki müebbetlik teröristbaşı, bu süreçte sadece bir kukladır. Terör hükümlüsünden barış güvercini yaratmaya çalışıp, üniter yapımızı tartışmaya açıp, içeride başkanlığı alıp, güneyimizde terörün devletleşmesine aracı olup, tüm bunları da tarihi fırsat diye sunmak, teslimiyetlerini örtmek çabalarıdır.

 

*Türkiye Cumhurbaşkanlığı sistemiyle artık sadece kötü yönetilmiyor. Türkiye, bu sistemle, artık rehin alınmıştır. Türkiye, tefecilerin sermayesine çevrilmiştir. Vatandaşlığı üç kuruşa satılmaktadır, vatanımız arsa olarak görülmektedir. İşte bu kalkışmaya karşıysanız düşman hukukuna göre muamele görüyorsunuz. Teröristlerin makbul, vatandaşlarınsa terörist sayıldığı bu deliliğe son vermek zorundayız.”

 

***

 

Uluslararası hukuk ve demokrasi, eşkıyayı Irak ve Afganistan’dan sonra ve Suriye’ye de hükümdar ermiştir. Bu işin içinde hukuk ve demokrasi kavramları, sadece Türkleri aldatmak ve oyalamak için kullanılmaktadır. Türkler, tarih yapan bir millettir ve tarihin her döneminde kendi hukukunu korumayı bilmiştir ama 1500 yıl önce Çin esaretine düşmesine sebep olan olaylarda olduğu gibi yine içerden vurulmuştur!

 

Milletin, gerçek durumu algılamasında hâlâ sorunlar vardır. Yoksa kimse bu kadar ileri gidemezdi...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arslan BÜLÜT(Yeniçağ)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —