ABD Başkanı Trump’ın siyasi ve ekonomik kararları, dünyayı sarstı. Trump, Gazze’ye, Panama’ya, Grönland’a hatta Kanada’ya el koymak hedeflerini açıkladıktan sonra, liberal ekonomik düzeni tamamen ortadan kaldıracak şekilde bütün dünya ülkelerine farklı oranlarda gümrük vergisi duvarları çekti...
Bu kararlar, ABD ekonomisini de sıkıntıya soktu ama önümüzdeki süreçte neler olacağı kestirilemiyor...
***
Bütün bunların sebebi, ABD’nin küresel liderliği Çin’e kaptırmamak ve bütün dünyaya hâkim bir Amerikan imparatorluğu kurmaktır.
ABD’nin böyle bir hedefi olduğu benim kişisel bir tespitim değildir...
2003 yılında Genelkurmay Başkanlığı'nın stratejik araştırma kurumu olan SAREM'in İstanbul’da Harp Akademileri Komutanlığı salonlarında düzenlediği “Küreselleşme ve Uluslararası Güvenlik Sempozyumu”na ben de Yeniçağ adına Behiç Kılıç ile birlikte gazeteci olarak davetliydim.
Birinci oturumda Hollandalı Prof. Dr. Peter Volten, ABD'yi gücün verdiği kibirle yukardan bakmak ve kendi düzenini güç kullanarak dayatmakla suçlamıştı. ABD’den katılan Prof. Dr. Justin McCarthy ise uluslararası hukuk kurallarının değiştirilene kadar hep ihlal edildiğini, küreselleşmenin önünde direnmenin ise 100 kilometre hızla gelen bir kamyonun önüne çıkmak gibi olduğunu söylemişti.
McCarthy, “Kamyonun önünde durursanız ezilirsiniz. Sonra belki orada bir daha kaza olmasın diye yola bir ikaz tabelası koyarlar” demiş ve dünyanın önünde üç seçenek bulunduğunu öne sürmüştü. McCarthy, “Bütün dünyanın aynı politikalarda uzlaşması ideal seçenektir. Ancak sermaye hareketlerinin düzenlenmesi bu şekilde mümkün olmaz, dolayısıyla en güçlü alternatif Amerikan imparatorluğudur. Bu düzen, bölünmüş güçlerden daha faydalı olacaktır. Bunun da alternatifi iki ya da üçlü güç bloğudur.” demişti.
***
Oturum Başkanı Emekli Büyükelçi Gündüz Aktan ise konuşmasına milliyetçi bir çizgide başlamış ama Amerikan imparatorluğu fikrini benimsediğini açıklayarak izleyenleri şok etmişti. Aktan, küreselleşmenin ulusal egemenlikleri ortadan kaldırdığını, milli kimlikleri çözdüğünü, devleti yıprattığını anlattıktan sonra, Justin Mc Carthy'nin “Amerikan imparatorluğu en önemli alternatiftir” şeklindeki görüşlerine katıldığını ve Pax Americana'yı Pax Civitas haline getirmek gerektiğini söylemişti! Yani bütün dünya Amerikan vatandaşı olsun demeye getirmişti...
Salonda buz gibi bir hava estiren bu sözlerden sonra tartışma bölümünde söz alan dinleyicilerden Prof. Dr. Tolga Yarman, Gündüz Aktan'ı kastederek, siyasi tercihlerle bilimsel yaklaşımların karıştırılmaması gerektiğini bunun erdemli bir davranış olmadığın belirtmiş ve “Hiçbir ulusa bu kadar bağlı olmamak gerekiyor. Hâkimiyet kayıtsız şartsız bütün dünya uluslarınındır” diye konuşmuştu.
Tekrar söz alan Makovsky, Washington’da “Amerikan imparatorluğu”ndan bahsedilmediğini, öncelikle istikrarın desteklenmesi ve değerlerin yaygınlaştırılmasının konuşulduğunu belirtmek zorunda kalmıştı.
***
Bu sırada ben de söz alarak, küreselleşmeden söz edilirken IMF ve Dünya Bankası kararlarına vurgu yapılmakla birlikte bu iki kuruluşun üzerindeki karar mekanizmalarından, sivil toplum gibi gösterilen kuruluşların istihbarat örgütlerinin güdümünde olmasından kimsenin söz etmediğini hatırlatmıştım. Bütün dünyanın tartıştığı küreselleşmenin, İnternet gibi teknolojik örnekler verilerek kendiliğinden gelişen bir süreç olduğunun propaganda edildiğini ve kimsenin bu kavramın sahipliğini üstlenmediğini, kimsenin bu projenin sahibinin kim olduğunu söylemediğini, sahibinin de kendi adıyla ortaya çıkmaya cesaret edemediğini anlatmış ve “Küreselleşme gayrimeşru bir çocuk gibi ortada kalmıştır. Küreselleşme bir süreç değil, öncelikle bir projedir. 100 kilometre hızla gelen bir kamyon değil, bir örümcek ağıdır. Dünyadaki an zayıf örgütlenme şeması örümcek ağıdır, bir ucundan çekerseniz çözülür gider. Ulus devletler, milli kimlikler yaşayacak ve insanlık onuru, köleleleştirmek demek olan bu örümcek ağını çözecektir!” demiştim.
Oturum Başkanı Gündüz Aktan, benim konuşmamdan sonra küreselleşmenin bir proje değil, bir süreç olduğunda ısrar etmiş, Prof. Dr. Justin McCarthy de bana cevaben kamyon örneğini yeniden anlatarak küreselleşmekten kaçmanın mümkün olmadığını tekrarlamıştı!
Doç. Dr. Hüner Tuncer, "Küreselleşmenin, ulus devleti, dolayısıyla Atatürk ilkelerini ortadan kaldırmaya çalıştığını biliyoruz. Burada sorun şudur: Türkiye'yi yönetenler bu ilkelere sahip çıkacak mıdır, çıkmayacak mıdır? Yönetim sahip çıkmayacaksa, iş Türk aydınlarına ve Türk halkına düşüyor..." demişti. İşte bugün o noktadayız...
***
Şimdi Trump, Makowski’nin gizlemeye çalıştığı “Amerikan İmparatorluğu” hedefini gizlemiyor, aksine bütün dünyaya ilan ediyor.
Bu kararlar, ABD’nin sonunu getirebilir. Çünkü bütün insanlık köleleşmeye razı olmaz...
Arslan BULUT(Yeniçağ)