Osman DOST


"Türk milleti, etle kemik gibi birbirine kenetlenmiş, ayrılmaz bir bütündür."

"Türk milleti, etle kemik gibi birbirine kenetlenmiş, ayrılmaz bir bütündür."


 

 

Her ülkenin vatandaşları, o ülkenin kimliğini taşır. Örneğin İngiltere vatandaşına "İngiliz", Fransa vatandaşına "Fransız", Almanya vatandaşına ise "Alman" denir. Aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan her vatandaş da "Türk" olarak kabul edilir. Ancak bazı insanlar bilinçli ya da farkında olmadan "Türkiyeli" gibi ifadeler kullanmakta ve bu şekilde kendilerini "Türk" kimliğinden ayırmaktadır. Oysa bu ifade, “Ben Türk değilim, sadece burada yaşıyorum” anlamı taşır. Bu yaklaşım, hem ulusal bütünlüğe zarar verir hem de toplumsal kimlik bilincini zedeler.

 

Avrupa’da yaşayan, eski sömürgelerden gelen insanlar kendilerini Fransız ya da İngiliz olarak tanımlarken, Türkiye’de kökeni farklı olan bazı bireylerin kendini "Türk" olarak görmemesi, ülke vatandaşlığı bilinciyle çelişmektedir. Oysaki Türkiye; geçmişte İspanya, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinden kovulan Yahudilere kapılarını açmış; gelenleri İstanbul’da büyük bir törenle karşılamıştır. Bunun yanı sıra Rum, Ermeni, Gürcü, Arnavut, Boşnak, Kürt, Çerkes, Arap, Laz ve daha pek çok etnik kökenden insan yüzyıllardır Türkiye’de barış içinde yaşamaktadır. Gürcüce, Rumca, Kürtçe, Arapça, Çerkesçe gibi diller, özellikle bazı bölgelerde hâlâ konuşulmaktadır.

 

Türk halkı, son derece köklü ve zengin bir kültüre sahip olduğu gibi, hoşgörüsü ve misafirperverliğiyle de tanınır. Bu özellikler yalnızca Doğu Anadolu’da değil, Ege, Akdeniz, Karadeniz ve Trakya bölgelerinde de güçlü şekilde yaşatılmaktadır. Anadolu insanı, misafirine kapısını her zaman sonuna kadar açar.

 

Ne yazık ki Osmanlı’nın son dönemlerinde bazı yabancı misyonerlerin, aşiret liderleri ve dini gruplarla temas kurarak, “Siz aslında Türk değilsiniz” gibi ayrıştırıcı fikirler yaydıkları tarihsel bir gerçektir. Bu tür yaklaşımlar, zaman içinde bazı tarikat ve cemaatlerin millî değerlere ve demokrasiye karşı durmalarına neden olmuştur. Günümüzde ise bu yapıların bir kısmı, destekledikleri siyasi partilere oy kazandırmakta fakat aynı zamanda sürekli taleplerde bulunarak siyasal yapıya etki etmeye çalışmaktadırlar. Talepleri karşılanmadığında ise ülke aleyhine faaliyet yürütmekten çekinmeyen, hatta zaman zaman dış güçlerle iş birliği yapan gruplar bile olmuştur.

 

Tüm bunlara rağmen Türk halkının hoşgörüsü, birlik duygusu ve misafirperverliği tarih boyunca olduğu gibi bugün de sapasağlam ayaktadır. Türkiye, çok çeşitli kökenlerden gelen insanların bir arada huzur içinde yaşadığı, güçlü bir toplumsal yapıya sahiptir. Bu nedenle bir insanı değerlendirmek için onun etnik kökenine değil, bağlı olduğu vatandaşlık bağına bakmak gerekir. Unutulmamalıdır ki Türk halkı, farklı kültürlerle barış içinde yaşamayı bilen, köklü bir medeniyetin mirasçısıdır.