Bahçeli, "Dünyaya meydan okuyan ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı akla, diplomasiye, siyasetin ruhuna, coğrafi şartlara ve yeni yüzyılın stratejik ortamına en uygun seçenek 'TRÇ' ittifakının inşa ve ihya edilmesidir" dedi ve ekledi:
"TRÇ ittifakının da Türkiye, Rusya ve Çin'den müteşekkil olması arzu ve önerimizdir."
Eğer bu söz, ABD ve batıya yönelik pazarlık stratejisini oluşturmak için söylendiyse, karşımızdakiler bu amacı anlayacak kapasitedeler. Tehdit gibi algılanır ve ters teper.
Dahası fiilen Türkiye’ye zarar verdi ve verecektir.
Savunma; Türkiye savunma sistemi NATO standartlarına göre düzenlenmiştir. Ayrıca bu durumda NATO’dan silah, teknoloji ve istihbarat desteği kesilebilir. Rusya-Çin’in Türkiye’ye bakışı her zaman ve diğer ülkelere olduğu gibi “eşit ortaklık” yerine “jeopolitik çıkar” çerçevesinde olmuştur.
Türkiye, 18 Şubat 1952’de NATO’ya resmen üye oldu. II.Dünya Savaşı sonrası Sovyetler Birliği, Türkiye üzerinde yoğun baskı kurdu. Özellikle Boğazlar üzerinde denetim ve Doğu Anadolu’da toprak talepleri Türkiye’yi güvenlik arayışına itti.1946’da Stalin’in bu talepleri, Türkiye’yi Batı’ya yöneltti.
Türkiye NATO’dan Çıkarsa, Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Orta Doğu’daki dengeleyici rolünü kaybeder. Ne Rusya ne Çin, NATO’nun sunduğu türde kolektif güvenlik ve teknoloji paylaşımı sağlayabilir.
Kaldı ki Türkiye NATO’nun asıl unsurlarındandır. ABD ve İsrail’e tepki için NATO’dan çıkmasına neden olacak bir yanlışı neden yapsın? Trump ve Netenyahu gider, ABD daha normal bir devlet olarak devam eder.
Siyasi ve jeopolitik açıdan bakılınca, Filistin meselesi insani meseledir. Bütün Dünya ve özellikle İsrail içinde de Netenyahu protesto edilmektedir. Dahası İngiltere, Kanada, Avusturalya, Filistin’i tanıma kararı aldı. Yine ABD ve İsrail Filistinlileri öldürerek insanlık suçu işliyor. Ama Rusya’da Ukrayna da aynı suçu işliyor. ABD -İsrail şer koalisyonu da, Rusya ve Balerusya değil mi? Meseleye dini ideolojiden değil, insanlık açısından bakmalıyız.
Uluslararası insan hakları örgütlerinin açıklamasına göre; (Amnesty, Human Rights Watch) ve BM raporlarına göre yüz binlerce, hatta milyonlarca Uygur ve diğer Müslüman azınlıklar (Kazak, Kırgız vb.) “mesleki eğitim merkezi” adı altında kamplara kapatıldı. Burada zorla “siyasi eğitim”, dil asimilasyonu ve kültürel asimilasyon yapıldı.
Zorunlu Kültürel Asimilasyon yapılıyor. Uygur dili ve kültürü kamusal alanda kısıtlanıyor; çocuklar Mandarin eğitimine yönlendiriliyor, camiler kapatılıyor veya sıkı kontrol altında tutuluyor.
Rusya fırsatçı bir devlettir. Toprak İlhakı peşindedir. 2014’te Kırımı ilhak etti. 2022’den itibaren Ukrayna’nın doğusunda Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Herson bölgelerinin ilhak girişimleri devam ediyor. Gürcistan’a 2008 yılında müdahale etti.
Rusya, eski Sovyet coğrafyasını (Ukrayna, Belarus, Orta Asya, Kafkasya) “etki alanı” olarak tanımlıyor ve Batı’nın buradaki etkisini tehdit sayıyor.
Ekonomik açıdan bakarsak, Türkiye de yabancı yatırımların çoğu batı sermayesinindir. Doğrudan yatırım sermayesi sırasıyla, Hollanda, ABD, Norveç, İngiltere, Almanya’dan geldi. Yine ihracatımızın yarısını batıya yapıyoruz ve dış ticaret fazlası veriyoruz. İhracatımızın yüzde 3’ünü Rusya ve Çine’ yapıyoruz. Dış ticaret açığının yüzde 80’ini bu iki ülkeye karşı, yılda yaklaşık 80-90 milyar dolar dış ticaret açığı veriyoruz.
AB ve ABD ile ilişkiler bozulursa; yaptırımlar ve sermaye çıkışları gündeme gelebilir.
Demokrasi sosyal refahın teminatıdır. Otokrasi ile toplumsal refah sağlayamazsınız. Çin’de demokrasi yok tek parti diktası var ve fakat devlet güvencesi olduğu için ve ücretler düşük olduğu için yabancı sermaye girişi oldu ve bir yere kadar gelişti. Ama aynı zamanda komünist ülke olmasına rağmen gelir dağılımı aşırı bozuldu. Dahası artık eski kalkınma hızı yok. Çin bir yerde tıkanacak.
Rusya’ya gelince, doğal imkanlarına rağmen yalnızca Putin’e yakın olan oligarklar çok zenginleşti. Halkın gelir seviyesi ortanın altındadır.
Türkiye iki diktatörle ortak olursa, demokrasiye eyvallah demek gerekir.
Siyasilerin dikkat etmesi gereken üç husus var;
- Birincisi, siyasilerin önerdiklerinin ülkeye getireceği fayda ve maliyeti iyi ölçmeleri gerekir. Çünkü gerçekleşmese dahi algıyı değiştirir ülkeye zarar verebilir.
- İkincisi, ülkenin eksen değiştirmesine siyasi iktidar veya ortakları karar veremez. Halk oylaması gerekir.
- Üçüncüsü, biz Filistin sorununu iç politikaya alet edersek, sağlıklı karar veremeyiz. Hem Filistin halkına hem de Türk halkına zarar vermiş oluruz