Prof.Dr.Esfender KORKMAZ


Vergide Ceberrüt Devlet!..

Vergide Ceberrüt Devlet!..


Mehmet Şimşek'in geldiği 2023 Mayıs’ından bu yana , Mali disiplin dedi ama bütçe açıkları devam etti. Vergi kayıp ve kaçağını önleyeceğim dedi, ama yasaları zorlayarak ,mevcut vergi mükelleflerini hırpaladı. O kadar ki Ocak-Ağustos dönemi vergi gelirlerinde artış enflasyonu ikiye katladı, yüzde 56 oldu.

Hazine ve Maliye Bakanı, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi dedi. Ama 2023 yılında önce zengin ve fakirin aynı oranda ödediği KDV ve ÖTV oranlarını artırdı.

  • Temmuz 2023 te yüzde 18 olan KDV oranı yüzde 20’ye yükseltildi.
  • Yüzde 8 olan KDV oranı yüzde 10 oldu.

Normal vatandaş için araba almak imkansızlaştı.

  • Motorlu taşıtlardan toplanan ÖTV geliri son 4 yılda yüzde 675 artış oldu.

Tasarruflar ve üretimde vergi artışları, yatırımları engelledi. Üretim daralması oldu. İthal tüketim mallarında artış oldu.

  • Genel kurumlar vergisi oranı yüzde 20’den yüzde 25’e çıkarıldı.
  • Bankacılık/finans sektörü için kurumlar vergisi uygulamaları da bazı düzenlemelerde kurumlar vergisi yüzde 30’a çıkarıldı.
  • Yatırım fon ve ortaklıklarının, gayrimenkul yatırım ortaklıklarının kazanç istisnaları daraltıldı.
  • Kısa vadeli mevduatların stopajı artırıldı.
  • Yurt dışına çıkış harcı artırıldı.

Türkiye için vergi politikası yapmak gerekir. Ama vergi politikası rasyonel olmalıdır. Zira vergi iki tarafı kesen bıçak gibidir. Eğer sosyal fayda ve sosyal maliyetini hesap etmeden rastgele vergi artışı yaparsanız aşırı vergi yükü ortaya çıkar ve ekonomik istikrarı ve gelir dağılımı bozulur.

Verginin ortaya çıkardığı olumsuz etkiler nedeniyle, verginin ekonomi üzerindeki yükü, mükelleflerin yaptıkları vergi ödemesini aşıyorsa, o zaman aşırı bir yük var demektir.

Aşırı vergi yükü teknik anlamda hesaplanan vergi yükünden daha farklıdır. Vergi sadece kamu harcamalarının finansman aracı değildir. Dediğim gibi, aynı zamanda iktisadi ve sosyal yapı üzerinde de etkileri vardır. Üretim ve tüketim kararlarını etkiler. Üretim ve tüketimde veya üretim ve tüketim arasında, marjinal ikame oranlarını değiştirir. Yani, vergiler aynı zamanda maliye politikası aracıdır.

Kriz şartlarında aşırı vergi yükünün ekonomik ve sosyal maliyeti yüksek olur.

Söz gelimi; gelir ve kurumlar vergisi büyük oranda tasarruflardan ödenir. Vergi artışı daha fazla tasarrufu, daha çok kamu harcamasına dönüştürmek demektir. Türkiye’de etkin kullanılmayan, yatırımlara gitmeyen, kamu harcamalarının talep artırıcı etkisi yüksektir. Bu nedenle enflasyonla mücadele zorlaşmıştır.

Gerek enflasyonla mücadele ve gerekse güven sorunu nedeni ile ekonomi daralma trendindedir.

Bu şartlarda reel sektör üstünde vergi yükünü artırmak, daralmayı hızlandırmıştır. Konkordato talepleri artmıştır.

Yine 2020 sonrası çalışanların son vergi diliminde oran yüzde 40’a çıkarıldı. Bu durum kayıt dışı istihdamı artırdı. Vergi aşırı yük yarattı.

Vergi mükellefinde tepki oluştu.

Anayasamıza göre vatandaşın vergi ödevi var… Buna karşılık devletin de kamu hizmeti yapmak ödevi var… Falan vergi falan hizmetin karşılığı değildir… Harçlar ise bir hizmet karşılığıdır… Ancak genel anlamda toplum vergi verir… Devlet de topladığı vergi ile hizmet yapar…

Eğer vergi mükellefi, kamu hizmetlerinin doğru yapılmadığını, bütçe kaynaklarının, lüks ve şatafata gittiğini, devlet imkanlarının seçim popülizminde kullanıldığını görürse, vergiye tepkili olur. Vergi bilinci zedelenir. Vergi kayıp ve kaçağı artar.

OECD ülkeleri içinde en fazla kayıt dışı ekonomi oranı en yüksek ülke Türkiye dir. Maliye kümesteki kazları yolmak yerine kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almaya ağırlık vermelidir.