Bir gazetede, “yap-işlet devret projelerinde kara delik” başlıklı haber vardı. Oysaki 2010 sonrasında Türkiye’de yapılan köprü, tünel, yol, gibi altyapı yatırımları yap-işlet devret modeli ile verilmedi. Kamu -özel işbirliği özel uygulama yoluyla verildi.
Gerçekte yap -işlet devret modeli, kamu özel işbirliği modeli içinde yer alır ve fakat risk paylaşımı ve finansman açısından çok farklıdır.
Risk paylaşımı; Yap-işlet -devret modelinde, bütün risk, kar ve zarar, kredi ve finansman bulma sorumluluğu, müteahhide aittir. Müteahhit projeyi gerçekleştirir. Bir süre işletir. Sonra devlete devreder. Projeden faydalanmayan, söz gelimi paralı yolu veya köprüyü kullanan parasını öder. Devlete, bütçeye ve kullanmayana bir maliyet çıkmaz.
Yap işlet ve devret ihalesinde, diğer şartlar aynı ise, işletmeyi en kısa sürede devlete devredecek olan teklif kabul edilir.
Özal döneminde yapılan bazı yatırımlar yap-işlet devret modeliyle yapılmıştı. Daha sonra 2002 yılında Göcek Tüneli yap-işlet- devret modeli ile ihale edildi. 2 Mayıs 2002'de yapılan ihale kapsamında, 2 yıl yapım artı 26 yıl işletme süresi şartıyla ihale edildi.
Kamu özel işbirliği yoluyla ihale edilen projelerde, kar müteahhidin zarar toplumundur.
Kamu özel işbirliği yolu ile yapılan tüm projelerde, müteahhitler için zarar söz konusu değildir. Çünkü devlet gelir garantisi vermiştir. Zarar bütçeden ödenir ve dolayısıyla vergiler yoluyla halka sosyalize edilmiş olur.
Söz gelimi, medyada yer alan bir habere göre; 2024 yılı için zafer hava alanına 1 milyon 317 bin 733 yolcu garantisi verildi. Ancak kullanan yolcu sayısı 32 bin 958 yolcu oldu.
Öte yandan, kamu özel işbirliği yolu ile yapılan yatırımlar için özel sektörün dış borçlanmasına hazine kefil oldu. 2024 Kamu finansman raporunda; ‘’2019 ve 2023 yılları arasında, Bakanlığımızın borçlu veya garantör olarak yer aldığı anlaşmalar kapsamında yıllık ortalama 6,1 milyar ABD doları tutarında dış finansman sağlanmıştır.’’ deniliyor.
Türkiye’de altyapı ve sağlık yatırımlarının kamu-özel işbirliği yoluyla verilme şeklinde aksaklıklar ve sorunlar var.
1.Eğer söz konusu projeleri devlet borçlanarak yapsaydı, hem finansmanı daha ucuz olurdu, hem de müteahhit karı olmazdı. En kötü olasılıkla yatırım maliyeti yüzde 20 daha düşük olurdu.
2.Kamu-özel işbirliği yoluyla yapılan yatırımların maliyeti, talep garantisi, bütçeden ne kadar para aktarıldığının, dönemler itibariyle ve rapor halinde yayınlanması gerekir. Şimdi ise talep garantisinin hangi fizibilite hesabına göre verildiği, halka ne kadar daha yük getireceği belirsizdir.
Hükümet KÖİ konusunda, yalnızca renkli grafikler ve yalnızca ansiklopedik bilgiler vermektedir.
Dahası KÖİ Sözleşmeleri Meclis ve Sayıştay denetimine alınmalıdır.
Vergi mükellefleri, vergilerin nerelerde harcandığını görmek ister. Aksi halde halkta vergiye karşı tepki oluşur.
3. Talep garantili KÖİ projelerinde, talep garanti farkı uzun süre bütçeden ödenecektir. Bu defa gelecek iktidarların elinde, yatırım yapmak için kaynak kalmayacaktır.
4. Köprü, alt geçit ve paralı yollar için geçiş ücretleri dünya ortalama fiyatlarının çok çok üstündedir.
Söz gelimi İstanbul Rumeli kesiminden İzmir’e gidiş dönüş ücreti; otomobillerde 4000 TL, tırlarda 12,500 liradır. Navlun maliyeti sebze-meyve fiyatlarına da yansıyor.
5. Halk memnun değil.
İstanbul Ekonomi Araştırma tarafından, 2-5 Şubat 2021 tarihlerinde Türkiye çapında yapılan anket sonuçlarına göre halkın çoğunluğu Kamu Özel İşbirliği anlaşmalarını yanlış buluyor.
Bu ankete katılanların;
- Yüzde 53,1'i yatırımlar için vatandaşın vergisinin yeterli olacağını ve özel sektör ile iş birliğine gerek olmadığını,
- Yüzde 55,1'i kamu özel sektör iş birliği projelerinin şeffaf yürütülmediğini,
- Yüzde 68,5'i KÖİ yoluyla bazı şirketlere haksız kazanç sağlandığını,
- Yüzde 62'si özel şirketlere altyapı projelerinde talep garantisi verilmesini doğru bulmadığını söylüyor.
Türkiye Raporu Kamuoyu Anketi (2022) anket sonuçlarına göre;
- Toplumun yüzde 63'ü, KÖİ projeleri hakkında olumsuz görüşlere sahiptir.
- Katılımcıların yüzde 56'sı, bu modelle yapılan mega projelerin vatandaşın sırtına daha çok vergi yükü bindirdiğini düşünmektedir.
- Katılımcıların yüzde 26'sı, Türkiye'nin kalkınması için yap-işlet-devret modelinin gerekli olduğunu belirtmiştir.
- Halkın yüzde 69'u, KÖİ projelerinin bazı şirketlere haksız kazanç sağladığını düşünmektedir.