Son anda değişiklik olmazsa zeytinliklerin madencilere peşkeş çekilmesine ilişkin yasa değişikliği bu hafta TBMM Genel Kurulu’na gelecek. Geçen hafta Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda 26 saatlik maratondan sonra iktidarın durdurulamaz inadıyla kabul edilen değişlikler ilk deneme değil.
AKP iktidarı döneminde tam 10 kez zeytinliklerin imara, madene açılması için Meclis eliyle saldırı düzenlendi. Başta zeytin üreticilerinin direnci olmak üzere, muhalefet partilerinin de çabasıyla engellendi.
Şimdi 11. denemeyi yapıyorlar.
Yap-mayın... Bu talanın Meclis’ten geçmesine parmak kaldır-mayın!
Muhalefet partileri üzerine düşeni yapacaklar. Ancak iktidar milletvekillerinin elini vicdanına koyup aralarında bin yaşını geçmiş ağaçların olduğu zeytinliklere balta kaldırmamalarını gerekir!
***
İktidarın icatlarından biri olan torba yasanın içine konan zeytinlik kıyımı o kadar pervasızca ki bu kadarına pes!
Örneğin, zeytin alanlarında maden arayacak firma ruhsat için gerekli başvuruyu yaptığında dört ay içinde yanıt verilmezse izin verilmiş sayılacak!
Yani iktidar diyor ki merak etmeyin biz gerektiğinde devletin elini kolunu bağlarız! Kusura bakmayın ama bir kamu kurumu dört ay içinde yanıt vermezse bunun “ruhsata evet” demek olduğunu bilip de yanıt vermiyorsa, iktidar da böyle bir düzenlemeye cesaret ediyorsa, bunun adı “ruhsat” olmaz şu olur:
Ruh sat!
Örneğin, izin için başvurulacak makam Orman Genel Müdürlüğü idi. Değişiklikle bu izin Maden Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne (MAPEG) veriliyor.
Yani iktidar diyor ki tavukların güvenliğinden tilkiler sorumludur! İlgili kurumlar alınmasın ama işin özü bu!
Bugün bu yasa geçsin diye balta, affedersiniz parmak kaldıracak olan milletvekillerine sesleniyoruz...
Zeytin ağacı altın yumurtlayan tavuk değildir, altın akıtan musluktur! Zeytin ağacından atık diye bir şey çıkmaz, zeytinyağından öte geri kalan tüm maddeler de işe yarar.
Maden maden diyorsunuz, gerçek maden toprağın altında değil, üstünde!
Zeytin diyarlarında bir söz vardır, derler ki:
Ömrün zeytin ağacı kadar uzun, zeytin taneleri kadar bereketli, zeytinyağı kadar sağlıklı olsun!
Bu sözü şöyle bir derinlemesine düşünün! Yüzyılların yaşam birikiminden süzülüp gelmiş.
Antik dönemlerde ilk filozofların Ege’den çıkmasını iki şeye bağlarlar:
Zeytin ve incir!
Madenciliği talan ruhuyla yapanlara, bunu yasasına uyduranlara maşallah diyoruz! Filozofları geçmişler tam bir hilezof olmuşlar!
***
Sayın milletvekilleri,
İnanın bu yasanın toprağımıza vereceği zararı hiçbir savaş vermez!
Elbet sofranızda kahvaltıdaki zeytinden salatadaki zeytinyağına kadar bu ağaca ilişkin bereketler olmuştur. Onların ağız tadını düşünün? Bir de bir avuç kömür madenini sofranızda düşünün!
Anlıyorum hepsinin yeri ayrı diyeceksiniz ama acaba hangisi önemli?
Bir önerim var; iş edinin, bir zeytin ağacına dokunun! Ruhunuzu başkasına teslim etmedinizse mutlaka etkileneceksiniz. Yazı aramızda resim yeteneğim olsa “zeytin gövdeleri ressamı” olmak isterdim. Her biri doğanın bize sunduğu doğal heykeller gibi... O gövdedeki yumrulardan birini alıp dikseniz yeşerir. Zira o yumru, ağacın bebeği!
Bir zeytin ağacına kıyarak sadece yüzlerce yıl yaşama olasılığı olan bir canlıyı yok etmiyorsunuz, doğmamış fidanların katili oluyorsunuz!
Değer mi?
Bir zeytin ağacına değin...
Değmediğini göreceksiniz!