Konuk YAZAR

Tarih: 01.11.2025 00:09

“Ankara kriterlerimiz!”

Facebook Twitter Linked-in

 

Almanya Başbakanı Friedrich Merz ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın düzenlediği basın toplantısında, bir Alman gazeteci, tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun durumunun AB üyeliği için gerekli olan Kopenhag Kriterleri'ne uygunluğunu sordu.

 

Merz, soruya, “AB'ye giden yol, Kopenhag Kriterleri'nin yerine getirilmesinden geçer. Türkiye'de Avrupa perspektifinden gördüğümüz şekliyle hukuk devleti ve demokrasiyi henüz yeterince karşılamayan kararlar alındı. Buna ilişkin bir diyalog süreci var ve bu devam edecek" diye cevap verdi.

 

Almanya Başbakanı "Ve böyle bir perspektif, Avrupa Komisyonu'nun da hazırladığı ilgili raporlarla bağlantılıdır. Bu yalnızca Alman federal hükümetinin bir değerlendirmesi değil, tüm AB'nin yapması gereken ortak bir değerlendirmedir. Bu diyaloğu da elbette birbirimizle sürdüreceğiz. Bu konuyu kapsamlı şekilde görüştük ve örneğin yargının bağımsızlığıyla ilgili bazı hususların bizim beklentilerimize uymadığını dile getirerek kaygılarımı da ifade ettim.” dedi.

 

***

 

Alman gazetecinin Kopenhag kriterleri sorusuna Erdoğan şöyle cevap verdi.

 

“Öncelikle şu an itibariyle Türkiye'de biz yaklaşım noktasında rahatız, huzurluyuz. Çünkü biz Kopenhag kriterleri noktasında hep şunu söyledik: Kopenhag Kriterleri bizim için olumsuz bir yaklaşım süreci değil. Eğer Kopenhag Kriterleri noktasında Türkiye'ye yaklaşılıyorsa, bizim de bunun karşısında Ankara kriterlerimiz vardır. Ankara kriterleriyle biz Avrupa'ya ve dünyaya açılırız. Çünkü Türkiye sıradan bir Avrupa veya Asya ülkesi değil.”

 

Erdoğan, İmamoğlu ile ilgili olarak da şunları kaydetti:

 

"Kim hangi makamda olursa olsun bir hukuk devletinde hukuku ayaklar altına alamazsınız. Hangi makamda olursanız olun eğer hukuku ayaklar altına alırsanız yargı makamları da ne gerekiyorsa onu yapmak zorundadır. Eğer yapmazlarsa bu defa yolsuzluk, hırsızlık her tür yanlış alır başını gider. Nitekim İstanbul'daki süreç böyle işlemiştir."

 

***

 

Alman DW kanalı, konuyla ilgili haberi verirken, “Merz'in ziyareti, Türkiye'de ana muhalefet partisi CHP'ye yönelik baskıların artması sebebiyle Almanya'da sosyal demokrat siyasetçilerin ve insan hakları örgütlerinin eleştirilerinin odağındaydı. Merz'in Ankara programında muhalefet partileriyle görüşmeye yer vermemesi tepkilere yol açmıştı.” yorumu yaptı.

 

Merz’in bahsettiği Avrupa Komisyonu raporlarının sonucu, AB’nin İnternet sayfasında yansıtıldı. odatv’nin haberine göre Avrupa Birliği resmi internet sitesinde “2025 güncel durum” başlığıyla bir açıklama yapıldı ve birliğin genişleme sürecine ilişkin bilgi verildi. Buna göre yeni üye adayları Arnavutluk, Bosna-Hersek, Gürcistan, Moldova, Karadağ, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Ukrayna ve Türkiye olarak sıralandı. Türkiye’nin, AB adayları haritasında “kırmızıya alınan tek ülke” olması dikkat çekti. Avrupa Birliği, Türkiye için “adaylık süreci durduruldu” dedi. Açıklamada “Demokrasi ve hukukta gerileme” vurgusu yapılırken, müzakerelerin yakın dönemde başlamayacağı belirtildi.

 

***

 

Tabii Almanya’nın veya genel olarak AB’nin, Gazze’de soykırım yapan İsrail’e destek vermesi, hiçbir kriterle uyumlu değildir ama bu çelişkili ve ikiyüzlü tutum, Avrupa’nın genel karakteridir.

 

Yalnız, Erdoğan’ın bahsettiği Ankara kriterlerinin, Türkiye içinde nasıl uygulandığını da her gün örnekleriyle yaşıyoruz.

 

Meselâ, son dönemde, seçilmiş belediye başkanlarını tutuklamak, belediye meclis üyelerini transfer ederek, belediye başkan vekili atamak, Ankara kriteri haline geldi?

 

Bir televizyon kanalının genel yayın müdürünü, casusluk suçlamasıyla gözaltına alırken, savunma bile istemeden kanala el koymak, kayyım atamak ve yayın akışına müdahale etmek de Ankara kriterlerinin sonucu olsa gerek. Muhalif kanallara ceza yağdırmak, program durdurmak ve gazetecileri tutuklamak da Ankara kriterlerindendi ama iktidarı kesmedi. Doğrudan kanala çökme aşamasına geldiler...

 

***

 

Terör örgütüyle aleni pazarlık yürüten iktidarın, seçimlerde yapılan “kent uzlaşısı” sebebiyle terör örgütüyle işbirliğinden tutukladığı belediye başkanlarını, mecbur kalıp bu “suç”tan tahliye ettirmeden önce, haklarında uydurma yolsuzluk soruşturmaları başlatması ve “yedek tutuklama kararı” çıkarması da artık bir Ankara kriteridir.

 

Genel olarak iktidarın, devlet kadrolarındaki atamalarda ve bütün eylemlerinde, ehliyet ve liyakati değil yandaşlığı esas alması da bir Ankara kriteridir.

 

Siyasi rakiplerine ve muhaliflere, Alman hukukçu Günther Jakobs’un teorisini yazdığı “düşman ceza hukuku”nu uygulamak, artık bir Ankara kriteridir!

 

Aslında “Ankara kriterlerimiz” diye sadece başlıklarıyla bir liste yapacak olsak, bu sütun değil, gazete sayfaları yetmez...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arslan BULUT(Yeniçağ)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —