Önceki akşam Gazze’deki en hafif anlatımla “soykırım” denebilecek felaketin sona erebileceği umuduyla Trump-Netanyahu görüşmesini bekledik. Doğrusu güvenilmez ikilinin vereceği haberlere dayanıp akan kanın hemen durması gibi güçlü bir beklentimiz yoktu ama yine de umut.
Aklımızdan şu da geçti:
Mademki Gazze’de barış planı açıklanacak, belki Hamas’la dolaylı da olsa temas kuruldu. Oradan da çerçeve bir “olur” alındı.
Böyle bir durumda beklenen barışın gelme olasılığı daha yüksek olabilirdi!
İkili geçti kameraların karşısına... Sanki aylardır süren şiddette hiç payları yok. Sanki Netanyahu’nun her gelişinde Amerikan kurumları ona tam destek vermediler, dakikalarca alkışlamadılar. Sanki Trump Netanyahu’yu kahraman ilan etmedi.
Onlar sadece bir melek. Gazze’de kanın durması için büyük özveri gösterip plan hazırlamışlar, dünyaya ilan ediyorlar. Hamas’a da süre veriyorlar!
***
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, düşüncelerini bilge kral Aliya İzzetbegoviç’in sözleriyle özetledi:
“Bu kötü bir barış ama savaştan iyidir!”
Biz de gerçekten kanın durmasını, ne olursa olsun Gazze’nin nefes almasını arzu ediyoruz.
Ancak güvenilmez ikilinin duruşu, satır aralarında söyledikleri bizde şu olasılıkları çağrıştırdı:
- Yoksa İsrail iyice köşeye sıkıştı da asıl nefes almaya Netanyahu’nun mu ihtiyacı var? Netanyahu, “Bakın ben barış isteyen tarafım, büyük bir özveriyle Trump’ın hazırladığı planı da kabul ettim. Üstüme gelmeyin artık” mı demek istiyor?
- Yoksa Trump İngiltere’den Fransa’ya Avrupa’nın Filistin’i tanımasına, İsrail’e cephe almasına karşılık olarak “Durun, bakın işte İsrail barıştan yana. Netanyahu’yu ikna ettik. Bir adım geri çekilin. Şimdi okları Hamas’a yöneltin. Bu planı kabul etmezse suçlu o demektir” gibi bir cümle kurmak için mi bu yola girdi?
- Yoksa Netanyahu, Hamas’ın planı reddedeceğine dair bir güvence içinde mi?
- Yoksa Trump ülkesinde ağırladığı Arap ve İslam ülkeleri devlet başkanlarına, “Bakın bir plan hazırlıyorum. Size maddeleri tam söylemeyeceğim ama kabul edeceğinizi söyleyin. Bunun karşılığında size eşi benzeri olmayan bir meşruiyet armağan edeceğim” mi dedi?
- ABD’nin 2001’deki Afganistan operasyonunun adı şuydu:
Sonsuz özgürlük!
Sonucu gördük...
Gazze planının adı da şu: Sonsuz barış! Yoksa barış çubuğunun ucunda “bitiresiye savaş” butonu mu var? -Güvenilmez ikilinin buluşmasından hemen önce Suriyeli yetkililer, “Biz İsrail’in güvenliğini tehdit eden bir ülke olmak istemiyoruz” açıklamasını yaptı. İsrail, Suriye’yi büyük ölçüde Ürdünleştirmiş görünüyor. Yoksa Gazze planının arkasında İran’a yönelik orta vadeli başka bir plan mı var?
***
Yukarıdaki kuşkularımızın boşuna olmasını diliyoruz. 20 maddelik anlaşmanın ilk yarısı savaşı bitirmeye, ikinci yarısı Hamas’ı bitirmeye yönelik. Karşılıklı temas noktaları bulunarak yeni bir sürecin başlamasını diliyoruz.
Savunma bakanlığının adını savaş bakanlığı olarak değiştiren Trump’ın Nobel barış ödülü alma hevesinin geçici olmamasını diliyoruz.
Bölgedeki Arap ülkelerinin, İslam dünyasının bu gidişe karşı, “Trump’ın barış planını çok sevdik” açıklamasının bir adım ötesine geçebilmesini diliyoruz.
Aksi halde İslam ülkelerindeki liderlerin büyük bölümü Amerika’dan aldığı meşruiyetle ayakta kalmanın bedelini ödemek için her türlü ödünü verecek. Zaten veriyor ama böyle giderse bugünü çoktan aşan bir süreç başlayabilir. Bu olası sürecin sadece başlığını paylaşalım:
Amer-İslam!