Mustafa BALBAY

Tarih: 09.09.2025 07:45

Sıfır muhalefet... Tam otokrasi!

Facebook Twitter Linked-in

CHP İstanbul il binasına yönelik polis ablukası ve devamında binanın biber gazıyla ele geçirilmesi ancak olağanüstü durumlarda, darbe günlerinde meydana gelebilecek bir durum. Önceki geceden itibaren sadece CHP değil, demokrasimiz açısından karanlık saatler yaşandı.

 

 

 

Gelinen noktada iktidarın ana hedefi şöyle özetlenebilir:

 

Sıfır muhalefet, tam otokrasi!

 

CHP’nin işlevini şu noktaya indirgemeye çalışıyorlar:

 

İktidarın muhalefet kolu!

 

Partinin, kuruluşunun bürokratik işleyişe göre 102. yılını, toplumsal mücadeleyi örgütleme sürecine göre Sivas Kongresi bağlamında 106. yılının kutladığı bir süreçte belediyelerden kongrelere çapraz ateşe alınması iki sonuç doğurur:

 

1- Pes etmek

 

2- Direnmek

 

Tablo direnileceğini gösteriyor.

 

***

 

Dünü şöyle özetleyebiliriz:

 

1- Gürsel Tekin 2 Eylül sonrası, “Ben baba ocağına polis eşliğinde girmem. Amacım partiyi adliye koridorlarından kurtarmak” demişti. Tekin hem polisle girdi hem partiyi polis ablukasına aldırdı.

 

e-Faturanın En Avantajlısı

70.000'den Fazla Mikro İşletmenin e-Fatura ve Ön Muhasebe Tercihi

Logo İşbaşı

 

2- Tekin, polisin biber gazı da kullanarak CHP binasını ele geçirmesinin ardından içeri girdi. Böyle bir giriş aynı zamanda CHP üyelerinin neredeyse yüzde 100’ünün gönlünden çıkış demektir.

 

3- Tekin, parti binası önünde yaptığı açıklamada kendisi aleyhine slogan atanlar için, “Bunların hiçbiri CHP’li değil” dedi. Bu sözün ardından amacının parti içi barış olduğunu vurguladı. Açıklamalarındaki buna benzer çelişkiler, mevcut yönetime karşı bir önyargı ile yola çıktığı izlenimini öne çıkardı.

 

4- Kendisinin kayyum olmadığını, çağrı heyeti olduğunu söyledi ama sözleri ve eylemleri bunu doğrulamıyor. Olağanüstü kurultay kararını uygulayacak mısınız sorusuna, duruma bakarım diye özetlenebilecek bir yanıt verdi. Şunu dese bir nebze inandırıcı olurdu:

 

“Benim tek işim İstanbul kongresini yapıp çekilmek.”

 

Bunun yerine Özgür Özel’le oturup konuşacağını, hangi sorunlar var, nasıl çözülür değerlendireceğini söyledi.

 

5- Tekin sıklıkla, “Gelinen noktada hiçbir şeyin sorumlusu ben değilim. Bu sürecin hiçbir aşamasında yokum” diyor. Dün itibarıyla yaşanan sorunların ana unsurlarından biri Tekin olmuştur. Tekin her ne pahasına olursa olsun “görevini” yapacağını ilan etti. Kemal Kılıçdaroğlu da aynı anlayışa sahip görünüyor. Ancak Kemal Bey ve çevresinin Tekin’in İstanbul sürecini iyi yönetemediği düşüncesinde olduğu söyleniyor.

 

***

 

 

 

Bundan sonrası nasıl seyreder?

 

Dün için en vahim tablo şu olabilirdi:

 

İstanbul’un 39 ilçesinden 8-10’u CHP ilçe başkanı Tekin’in yanında olsaydı. Onlar, “Biz partiyi bu durumdan Tekin’in çıkaracağına inanıyoruz” deseydi. Bu CHP’de “yarılma” diye tanımlayabileceğimiz bir duruma neden olurdu.

 

Zira bunun arkasından yönetimlerin kaçı nerede sorusu başlardı. Doğru yanlış her türlü olasılık ortaya atılırdı. Ardından 15 Eylül bir başka şekilde konuşulurdu.

 

Öyle olmadı. CHP bütünlüğünü koruyor.

 

Özgür Özel’in 19 Mart’ın ardından 2 Eylül’de başlayan 15 Eylül’e kadar uzanacak olan yeni süreci de yönetebileceği görülüyor. Bugün CHP’nin kuruluş yıldönümü. İlk durak Anıtkabir. Saat 08.30’dan itibaren başkentteki partililerin katılımı konusunda çalışma yapıldı. Yarın 53. miting Kadıköy’de yapılacak. 54. miting 14 Eylül Pazar günü Ankara’da.

 

Ankara mitingi 15 Eylül öncesinde başkentte bir direniş gösterisi olacak.

 

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’le dün telefonla konuştuk. “Direnişe devam” diyor, başka bir şey demiyordu.

 

Zamanın ruhu mücadelenin yeni kahramanlarını da yetiştiriyor!

 

 

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —