Mustafa BALBAY


Yönsüzlük!

Yönsüzlük!


 

İktidarın büyük başarılarından biri, başarısızlığı ters çevirip başarı gibi sunabilmesi!

 

 

Dış politikada geldiğimiz noktanın özeti bu!

 

Hemen her alanda izlediği politika iflas etmiş bir iktidar kendisini şöyle sunabiliyor:

 

Dünyada Türkiye’yi bir tek Erdoğan temsil edebilir. Başka yok ki!

 

Oysa dış politikada geldiğimiz nokta hüsran. Son örnek şu:

 

ABD’de iki Temsilciler Meclisi üyesi Dışişleri Bakanlığı’nda Türkiye’nin Avrupa-Avrasya Bürosundan Yakın Doğu Bürosuna aktarılması için yasa tasarısı hazırladı.

 

Bundan böyle Türkiye, İran, Irak, Suriye’nin de içinde olduğu Ortadoğu ülkeleriyle birlikte değerlendirilecek. Yasalaşır yasalaşmaz ayrı konu, Türkiye’ye bakışın bu noktaya gelmesi AKP’nin eseri!

 

***

 

AKP iktidarı Cumhuriyetin sadece ekonomik kazanımlarını, devrim birikimlerini tüketmedi, Türkiye’nin uluslararası alandaki kabulünü de dibe çekti.

 

2000’lerin başında beklentilerden biri AB’ye tam üyelikti. Toplumun yüzde 70’i buna inanıyordu. AKP bunu çok iyi kullandı. AB’ye girme umudunu kalkan yapıp meşruiyetini yükseltti. Buradan alabilecekleri bitince işler değişti. Şimdi AB, Türkiye’nin bir tek göçmen deposu olmasıyla ilgileniyor.

 

Trump’ın Avrupa’nın güvenliğine ilişkin artık harcama yapmayacağını açıklamasından sonra AB telaşlandı. Bizimki şaşkınlığı görünce, “Ordunuz benden” dedi. Bu durum elbette Türkiye’nin yararına fırsatlar getirebilir ama kullanmada diplomasi yok. Daha baştan, “Aman bir yerlerinizde olayım” kabulü var.

 

AdAkbank

25.000 TL Taksitli Avans Fırsatından Yararlanmak İçin Hemen Başvurun

Anında Onaylı Axess Kredi Kartı

İlk Kez Axess'e Başvur, %0 Faizli Taksitli Avans Fırsatını Kaçırma

25.000 TL Taksitli Avansı Hemen İnceleyin

%0 Faizli 25.000 TL'ye Varan Taksitli Avans İçin Axess'e Başvurun

İlk Kez Axess'e Başvur, %0 Faizli Taksitli Avans Fırsatını Kaçırma.

Devam edelim... AB yoksa Şanghay var diye düşündüler. Sandılar ki kapıyı çalınca Şanghay, diyecek hay hay! “Doluyuz” dediler. O yoksa BRİCS var dediler. Onlar da nazik olmayan bir dille, “Herkesi almıyoruz” dediler.

 

Arap dünyası ve İslam ülkeleriyle tarihimizin en inişli çıkışlı ilişkiler dönemini yaşıyoruz. İslam dünyasındaki siyasal hareketler içinde taraf tutmak kimi ülkeler için Türkiye’yi adeta düşmanlaştırdı.

 

En sıcak durum Suriye’de... 2011’de yanlış iliklenen düğmenin devamı yaşanıyor. SDG-HTŞ Amerika’nın oluşturduğu zeminde, onun şemsiyesi altında uzlaştırıldı. İktidar nasıl bakacağını kestirmekte zorlanıyor. Zira bölgede Amerika demek büyük ölçüde İsrail demek. İsrail canı istedikçe Suriye’yi bombalıyor, işgal sahasını genişletiyor, ses yok!

 

Bu gidişin sonu, üç ay sonra Trump, Netanyahu, Şahsım buluşması!

 

***

 

Oysa Türkiye, dörtte üçünü AKP ile geçirdiği son 35 yılı çok iyi değerlendirip güçlü bir merkez ülke olabilirdi.

 

Soğuk Savaş’ın bitiminden sonraki fırsatları dönemin iktidarları gördü ama yarım değerlendirdi. Orta Asya Ülkeleri Devlet Başkanları zirveleri, Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) zirveleri, Balkan Ülkeleri Devlet Başkanları zirveleri güzel başlangıçlardı.

 

 

AKP bunları ciddiye almadı. Orta Asya’ya 2010’lardan sonra bir nebze uyandı. Sonuç mu? Kazakistan Kıbrıs’a büyükelçi atadı ama KKTC’ye değil, Rum Kesimi’ne!

 

KEİ’de gidelim-gelelim toplantıları yapılıyor.

 

 

Balkanlar yönünü Avrupa’ya döndü.

 

AKP, uygun olan her yere yanaşayım derken yanaşma bile olamadı. Oysa tüm bağlantıları, Cumhuriyetin dış politika birikimi zemininde güçlendirse herkes Türkiye’ye yanaşmaya çalışırdı.

 

AKP iyi bir orkestrasyon yerine yaylı çalgılarla vurmalı çalgıları birbirine karıştırdı, davul tokmağıyla keman çalmaya girişti.

 

Şimdi vize almak bir yana vize için randevu almanın bile güç olduğu Avrupa’ya sesleniyor:

 

Ordunuz biz olalım!

 

İnsanın biraz hüzünle, biraz öfkeyle haykırası geliyor:

 

Yıktınız ülkeyi eylediniz viran...

 

Sandık gelse de dönse devran!