Prof.Dr.Esfender KORKMAZ


Yeniden kronik enflasyon dönemi

Yeniden kronik enflasyon dönemi


TÜİK Şubat ayı aylık Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) oranı yüzde 2,27 ve yıllık TÜFE oranı yüzde 39,05 oldu. Yurt İçi Üretici Fiyatları endeksi de (Yİ-ÜFE) aylık yüzde 2,12 ve yıllık yüzde 25,21 oldu.

Şubat ayında İstanbul Ticaret Odası (İTO), İstanbul geçinme endeksi de aylık yüzde 3,19 ve yıllık yüzde 45,35 oldu.

metin, ekran görüntüsü, sayı, numara, yazı tipi içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

1.İTO yıllık enflasyonu, TÜİK TÜFE’den 6,3 yüzdelik puan daha yüksektir.

İTO Şubat 2025 ten itibaren enflasyon endeksini yeniledi. Yenilemeden önce bu fark 10 yüzdelik puan ve üstü kadar daha yüksek çıkıyordu. Bu iki endeks arasında bir gariplik var. Çünkü 2018 yılına kadar TÜİK, TÜFE endeksi daha yüksekti. Söz gelimi 2018 yılında;

  • İTO geçinme endeksi 17,68 iken,
  • TÜİK, TÜFE oranı daha yüksek 20,3 idi.

2019 da TÜİK Başkanı değişti. Bu defa TÜFE daha düşük çıkmaya başladı.

  • 2019 yılında İTO geçinme endeksi yüzde 14,4
  • TÜİK TÜFE oranı daha düşük yüzde 11,84 oldu.

ekran görüntüsü, öykü gelişim çizgisi; kumpas; grafiğini çıkarma, metin, çizgi içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

2. Son yıllarda dünyada ciddi bir enflasyon sorunu olmadı. Türkiye Dünyadan ayrıştı.

1975 ve sonrası yıllarda dünyada ciddi bir enflasyon sorunu vardı. Günümüzde böyle bir sorun olmadı. Dünya ortalaması çift rakamlardaydı. Günümüzde ABD de enflasyon oranı 2022 sonunda ve 2023 başında yüzde 9 seviyesine çıktı ve fakat FED faizleri artırdı, reel faize geçti, TÜFE oranı da yüzde 3’e geriledi.

AB’de en yüksek enflasyon Ekim 2022 de yüzde 5,8 oldu. AB Merkez Bankası da reel faize geçti ve şimdi yüzde 2,6’dır.

Arjantin kriz yaşadı. Ama istikrar programı yaptı. Arjantin’de 2024 Ocak ayı TÜFE oranı bizden düşük yüzde 2,2 oldu. Bizde 5,03 olmuştu.

Rusya savaşta ve fakat yıllık enflasyonu 9,9’dur.

metin, ekran görüntüsü, sayı, numara, yazı tipi içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

3.Enflasyon kronikleşecek.

Yİ- ÜFE oranı ve çekirdek enflasyon (B) TÜFE’den daha düşük olduğu için, eğer ani bir sıcak para çıkışı yaşamazsak, bir kur şoku yaşamazsak, hükümet yeni bir hata yapmazsa, enflasyon trendi iniş yönündedir. Nereye kadar iner? Benim tahminim yüzde 10 ile yüzde 20 arasında enflasyon yeniden kronikleşir. 2003 -2018 arasında, Türkiye de yüzde 10 dolayında kronik bir enflasyon vardı. Kur şokları TL krizi yarattı.

Enflasyon neden kronikleşecek?

Bir akademisyen, “Kendi haline de bıraksaydık, Türkiye’de enflasyon düşerdi” diyor. Bu yanlıştır. Türkiye şartlarında kendi haline bırakılan enflasyon hiper enflasyona dönüşür. Ekonomi yönetiminin eksik de kalsa önlem alması hiper enflasyonu önledi. Ancak bu önlemlerin bir ayağı topal kaldı.

İstikrar programı yapılmadı. Rutin 3 yıllık orta vadeli program ile olağanüstü dönemler için yapılacak istikrar programı farklıdır. Güven oluşturmak için istikrar programı yapmak gerekirdi.

Ekonomi yönetimi, enflasyonla mücadele için parasalcı politikalar

Uyguladı. Parasal sıkılaştırma, faiz oranlarının artırılması, kredi daralması gibi.

Dünyada bütün ülkelerde Merkez Bankaları, enflasyon üstünde reel faiz verdiler. Türkiye reel faiz vermedi. Söz gelimi Şubat enflasyonu yüzde 39,05 ama, büyük bankaların verdiği kırık vadeli bir aylık nominal faizden ele geçen faiz oranı yüzde 32,11’dir. Kurlar TÜFE’nin altında kalmaz veya TÜFE kadar artarsa, TL’den kaçış artacaktır.

Mali disiplin de lafta kaldı. Bütçede tasarruf yapılamadı. Kamu-özel işbirliği gibi maliyeti yüksek ve bir kısmı atıl kalan yatırımlar, kamu harcamalarında etkinliği düşürdü. Bütçeler ipotek altına girdi.

Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde istikrar için para ve maliye politikası yetmiyor. Çünkü yapısal sorunlar da var. Bu sorunlar;

Ekonomi aşırı kırılgandır. Oligopol piyasa yapısı var. Sermaye piyasasında spekülasyon yüksektir. Kayıt dışı ekonomi oranı yüksektir. Türkiye şartlarında, tüketici ve üretici güveni düşüktür. Sermaye çıkışı ve beyin göçü yaşıyoruz. Erken sanayisizleşme var. Bu nedenle sektörel denge bozuktur. Faktör verimliliği ve kapasite kullanım oranı düşüktür. Bunlar birim maliyetleri ve fiyatları artırır. Bu aynı zamanda kurlar yanında dış rekabet gücümüzü de negatif etkiler.

Türkiye de bu sorunlar hükümetlerin gündemine hiç gelmedi ve gelme olasılığı da yoktur. Bu nedenle enflasyonun kronik yapı kazanması kaçınılmazdır.